Çankaya Belediyesi’nin okul öncesi eğitimine dair maili, posta kutusuna düştüğünde, kendi kreş anılarıma döndüm. Unutmaya da pek fırsat vermediğim, Ayrancı’nın güzel köşelerinden birinde yer alan anılarımı, ne zaman Şili Meydanı’na ya da Tunalı’ya gidecek olsam, yolumu mutlaka kreşimin önünden geçirir, sıklıkla yad ederim.

Biz o yıllarda en fazla kreşin bahçesinde oyun oynayarak geçirirdik etkinliklerden ve hiç sevmediğim öğle uykularından arta kalan vaktimizi. Çiçeği, böceği, toprağı, ağacı ya bahçemizde görebildiklerimizden ya da fotoğraflardan mı görebilirdik diye düşündüm gelen mailin ardından, çünkü doğa yürüyüşlerinden pek bir şey kalmamış kreşe dair hatırımda. 

Oysa şimdi mailden gördüğüm kadarıyla, Çankaya Belediyesi’nin kreşlerine giden minikler, doğa, ekosistem, toprak, su ve hava kavramlarını yaşayarak, hissederek ve eğlenerek öğreniyorlarmış. Moni Bostan’a gidip birkaç saatlerini orada geçiren çocuklar, bitki üretim tekniklerini yakından görüp uygulayarak öğreniyor, bostanda özgürce eğlenip, oyunlar oynayıp, atölyelerde ve seralarda da tarımın önemini ve sürdürülebilirliğini yakından tanıyorlarmış.

Doğayla, bilimle, teknolojiyle, sanatla erken yaşta tanışan çocuklar, dünyanın geleceği için oldukça önemli ve umut verici. Ne ekersen onu biçersin şiarıyla, bilimle, sanatla, doğayla iç içe anılar biriktirerek özgürce ve neşeyle büyüyen çocukların artması dileğiyle.

Umutla…