Nar, bilimsel adıyla Punica granatum, nar ağacının meyvesidir. Nar, orta büyüklükte, genellikle kırmızımsı bir renge sahip ve derin bir içeriğe sahip bir meyve olarak bilinir. Bu meyve, dünya genelinde yetiştirilen ve tüketilen antik dönemlerden beri bilinen eski bir meyvedir. Narın dış kabuğu sert ve kalındır; ancak iç kısmı, sulu, tatlı ve ekşi bir meyve etine sahiptir. Meyve içinde bulunan tohumlar, küçük, sert ve genellikle yenmezdir. 

Çocuklarda bahar aylarında görülen alerjik nezlenin 10 belirtisi! Çocuklarda bahar aylarında görülen alerjik nezlenin 10 belirtisi!

Narın besin değeri oldukça yüksektir ve çeşitli sağlık faydaları bulunmaktadır. İçeriğinde C vitamini, K vitamini, folat, potasyum, antioksidanlar ve lif gibi besin maddelerini barındırır. Nar, antioksidan bakımından zengin olmasıyla dikkat çeker ve bu özelliği vücuttaki serbest radikallerle savaşarak hücresel hasarı azaltabilir. 

Sağlık açısından faydaları arasında kalp sağlığını destekleme, anti-inflamatuar özellikler sergileme, bağışıklık sistemini güçlendirme, sindirimi iyileştirme, cilt sağlığını destekleme ve kanser riskini azaltmada rol oynama gibi pek çok etkisi olduğu bilinmektedir. 

Nar, taze olarak tüketilebildiği gibi meyve suyu, salata, tatlılar, soslar ve çeşitli yemeklerde kullanılarak farklı şekillerde de değerlendirilebilir. 

Nar Kanser Riskini Azaltıyor! 

Bazı araştırmalar narın kanser riskini azaltabileceğini göstermektedir. Narın içerdiği yüksek miktarda antioksidanlar, fitokimyasallar ve diğer besin maddeleri kanserle mücadelede potansiyel olarak etkili olabilir. 

Narın içerdiği antioksidanlar serbest radikallerle savaşarak hücresel hasarı azaltabilir ve bu da kanser riskini azaltabilir. Antioksidanlar, kansere neden olabilecek DNA hasarını engelleyebilir ve kanser hücrelerinin büyümesini kontrol altında tutabilir. 

Özellikle bazı çalışmalar, nar özütü veya nar suyu tüketiminin bazı kanser tipleri üzerinde koruyucu etkilere sahip olabileceğini öne sürmektedir. Narın içerdiği fitokimyasalların, kanser hücrelerinin büyümesini engelleyebileceği ve apoptozis adı verilen hücresel ölüm sürecini teşvik edebileceği düşünülmektedir.

Kaynak: Haber Merkezi