Mücadelelerimiz sonucunda çeşitli statülere kavuşuyoruz. Kimi insan kolayca statüye kavuşurken kimi insan ise neredeyse hayatını veriyor. Alınan statü ile iyi bir hayat yaşamayı arzularken bazen de toplum tarafından bu şekilde kabul edilmeyi bekliyoruz. Bir şekilde bir statüye kavuşuyoruz. Bu bazen önlük giyerek, bazen cüppe giyerek bazen de şapka takarak oluyor. Bu şekilde kişi toplum içerisinde kendisine bahşedilen statüsünü layıkıyla yerine getirmeye çalışıyor. Fakat yerine getirirken mesleğinin kurallarına ne kadar önem veriyor ne kadar etik davranıyor ve ne kadar insanları mutlu edebiliyor bu da apayrı bir konu. İster doktor olsun ister avukat olsun, isterse bambaşka bir mesleği olsun…

Yukarıda yazdıklarım esasında hepimiz için geçerli. Bize bahşedilen statülerimizi ne denli yerine getirebiliyoruz? Dürüst olmak gerekirse çoğu zaman getiremiyoruz. Kendi hırslarımız, bazen egomuz, bazen başka faktörler mesleki etik değerlerin önüne geçebiliyor. Böyle durumlarda ben yaptırım uygulanması gerektiğine inanıyorum ki başkaları tarafından o hatalar tekrarlanmasın. Tam da bu konuyla ilgili şu kısası sizlerle paylaşmak istiyorum:

“Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman dervişi hemen huzuruna çağırtır ve ona sorar;

Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?”

Derviş kendini şöyle savunur:
Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı

Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve şöyle der:
“Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun

Kuş’un kendini savunması Hz. Süleyman’ı da şaşırtır:
Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.”

Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister. “Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder.

Ancak bu emre Kuş itiraz eder: “Efendim, sakın böyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır.

Neden” diye sorar Hz. Süleyman.

Kuş nedenini şöyle açıklar: “Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi bunun üzerindeki derviş elbisesini çıkartın. Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.“

Kısasta da görüldüğü üzere hukuk görevini kötüye kullanan kişilerin üzerindeki ‘elbise’yi alarak gereken cezayı vermediği sürece bu devran böyle sürer gider.