İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partililerine seslendi. İzmir depremi ve ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a seslenerek,  "Buradan Damat Bakan’ı uyarıyorum: Merkez Bankası Başkanı’na çaycın gibi davranmaktan vazgeç.” dedi. 

“YURDUMUZUN, BİR DEPREM KUŞAĞI ÜZERİNDE OLDUĞUNU BİLİYORUZ”

Akşener, İzmir depreminde hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı dileyerek şunları söyledi. “Afetten etkilenen vatandaşlarımıza, yanlarında olduğumuzu hissettirmek, yürütülen çalışmaları gözlemleyerek, İyi Parti olarak hangi konularda destek olabiliriz, anlamak için, cumartesi günü İzmir’deydik. Başta AFAD olmak üzere, devletimizin tüm birimlerinin,  belediyelerimizin, özel arama kurtarma ekiplerimizin, sağlık ordumuzun ve vatandaşlarımızın, canla başla mücadele ettiklerini gördüm.

Yurdumuzun, bir deprem kuşağı üzerinde olduğunu biliyoruz.  Atılacak her adımın, bu gerçeğe uygun olması gerektiğini de biliyoruz. Ancak, bunları bilmek maalesef yetmiyor gerçeğe uygun adımları atabilme aklını ve izanını, göstermemiz gerekiyor. Maalesef, depremi yaşadıktan sonra, bir süre konuşup,  sonrasında sanki hiçbir şey olmamış gibi davranılması, - vatandaşlarımızı, daha büyük tehlikelerle, baş başa bırakıyor. Metropolleri çeyrek asır, ülkeyi de 18 yıl yönetip, sizden, benden, daha çok şikâyetçi olan zihniyeti gördükçe,  Türk siyaseti adına utanıyorum. Milletimiz acıyı topyekûn yaşarken, partisinin il kongresini iptal etmeyip,  bir de, sanki hiç sorumlulukları yokmuş gibi,  sadece geçmiş idareleri suçlayan, siyasi rantçıları gördükçe, utanıyorum.

Yapılan ihbarlara rağmen, parmağını kıpırdatmayan bakanlıkları gördükçe, 21 yıldır toplanan deprem vergilerine rağmen,  meselede ciddi bir yol alamayan yönetim anlayışını izledikçe, koltuk meraklılarının, yandaş müteahhitleriyle el ele verip,  vatandaşlarımızın hayatını hiçe saymalarına şahit oldukça, isyan ediyorum. Bugüne kadar, depreme hazırlık konusunda verilen, tüm önergeleri reddeden hastalıklı kafaya, kentsel dönüşümü ranta, fırsatçılığa dönüştürenlere, imar barışı adı altında, çürük binaları yasallaştıranlara, o binalarda kolon kesecek kadar, gözünü para bürümüşlere, isyan ediyorum. Yarından tezi yok, meclisimizde bu konuda yeniden adımlar atacağız. Daha önce attığımız adımları tekrarlayıp, daha ısrarcı olacağız.”

“BURADAN DAMAT BAKAN’I UYARIYORUM”

Ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Maalesef devlet idaresinde akıl-fikir olmadığı gibi, artık ciddiyet de kalmadı. Döviz artıyor. Dövizin artması, hemen her ürünün fiyatının artmasına yol açıyor. Ama maalesef, Damat Bakan oralı değil. Atadıkları, sözüm ona bağımsız, Merkez Bankası Başkanı da diyor ki:  'Bizim bir döviz kuru hedefimiz yok. ‘Hale bakar mısınız? Dolar 8.43 lira olmuş. Ekonomiden sorumlu olanlar, 'Ekonomi bizim umurumuzda değil.' diyorlar. Milletin refahından sorumlu olanlar, 'Millet bizim umurumuzda değil.' diyorlar.

Merkez Bankası’nın görevi nedir? Merkez Bankası’nın görevi, fiyat istikrarı sağlamaktır. Bunu ben söylemiyorum. Merkez Bankası’nın web sitesinde yazıyor. Peki sizce Merkez Bankası neden bağımsız? Merkez Bankası; para politikası, siyasi rant uğruna kullanılmasın diye bağımsız. Siyasi çalkantılar, ekonomik çalkantılara sebep olmasın diye bağımsız.- Bu işi en iyi bilen insanlar, Merkez Bankası çatısı altında olduğu için bağımsız. Buradan Damat Bakan’ı uyarıyorum: Merkez Bankası Başkanı’na çaycın gibi davranmaktan vazgeç.

Kayınpederinle birlikte geliştirdiğin, tarihteki tüm ekonomistleri mezarlarında ters döndüren, o meşhur, 'faiz sebep, enflasyon sonuçtur.' teorinizi uygulamaktan artık vazgeç.

Buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum; ben bir şey söylüyorsam, devletin ve milletin yararına olduğu içindir. Ülkeyi düşünmeyip, kendi istikbalimi düşünsem, Senin önerdiğin gibi, “Keyif çayımı” koyar, olanları izlerim. Âmâ bu, benim siyaset anlayışıma yakışmaz. Bu, benim devlet insanlığı düsturuma yakışmaz. Siyasi rant uğruna, milletimin çektiği acıya seyirci kalmak, İyi Parti’ye yakışmaz. Milletimizin yaşadığı zorlukları gördükçe, sen keyifleniyor olabilirsin ama,  benim uykularım kaçıyor.

İlk iş, Merkez Bankası’nın üzerinden elinizi çekin.  Geç alınan her kararın, maliyetinin daha ağır olduğunu unutma…Kurumlarla, muhalefet partileri de dahil, toplumun tüm kesimleriyle istişareye açık ol. Damadına söyle, beyanatlarına dikkat etsin, güveni bozan, yatırımcıyı tedirgin eden, gülünç ve sorumsuz sözler söylemesin.

Şeffaf olun, açtığınız kara delikleri kapatın.  Kamu özel iş birliği projelerini, varlık fonu operasyonlarını,  devletin harcamalarını ve büyük müteahhitlere yapılan ödemeleri,  çok açık bir biçimde ve milletin menfaatleri çerçevesinde yürütün. Borçlanma stratejinizi değiştirin.  Dövize dayalı borçlanmayı, daha fazla arttırmayın. Damadının, 2021 yılı program hedefleri ve bütçe büyüklükleri anlamını yitirdi.  Program ve bütçeyi, Damat Bakan’ı sürecin dışında tutarak revize edin. Sağlıklı rakamlar üzerinden değerlendirme yapılmasına imkan verin,  Ülkeye daha fazla itibar kaybettirmeyin.”

“SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN, TÜM VERİLERİ AÇIK, EKSİKSİZ VE GÜNCEL OLARAK PAYLAŞMASI GEREKİYOR”

Pandemiye ilişkin de konuşan Akşener sözlerine şöyle devam etti: “Buradan iktidarı uyarıyorum; Pandemiyle mücadeleyi, Sağlık Bakanı’nın iletişim çalışmalarından ibaret saymak, milletimize pahalıya mal olur. Tarihteki örneklerden ve Avrupa’da yaşananlardan anlıyoruz ki; pandemide ikinci dalga daha tehlikeli oluyor. Bu kez daha erken davranmak, hemen harekete geçmek ve  vaka sayıları zirve yapmadan, etkili önlemleri hemen devreye almak zorundayız.

Bunun için ise; işi ciddiye almak ve salgına karşı atılacak adımları planlayıp, aynı ciddiyet ve kararlılıkla uygulamak gerekiyor. İktidar olmak bunu gerektirir. Milletin verdiği sorumluluk bunu gerektirir.

Milletimizin huzurunda iktidara seslenmek istiyorum; Türkiye genelinde, verilerin doğru analizini yapabilmek için, şeffaflık şart.  Sağlık Bakanlığı’nın, tüm verileri açık, eksiksiz ve güncel olarak paylaşması gerekiyor.

Öncelikle ülkemizde kaç vaka olduğunu,  Covid sebebiyle kaç can kaybımızın olduğunu,  dürüstçe ve açıklıkla ortaya koymamız gerekiyor. “Hasta sayısı ile vaka sayısı aynı değildir.” gibi bir açıklama,  maalesef ciddiyetle bağdaşmıyor. Bu ciddiyetsizlik, toplumun salgını ciddiye almamasına neden oluyor.”

(Eren GÜVENDİK)

Editör: TE Bilisim