İnsanlar haberleşmenin önemi kavradıktan sonra medya da hayatlarına hızlı bir şekilde girmiş. Tabi salta haberleşme olarak bakmamak lazım medyaya. En büyük etkilerinden birisi de reklam. Reklamın da kıymeti fark edildikten sonra medyaya olan ilgi daha artmış.
Medya araçları ise he geçen gün çeşitleniyor. Teknoloji ile aynı doğrultuda gelişim gösteren medya araçları insanların hayatına da yön veriyor. İnsanlar medyayı yönetmiyor, medya insanları yönetiyor.
Medyanın hedef kitlesi üzerinde muazzam bir etkisi vardır. Kitle iletişim araçlarını yönetenler ise bu gücünü bildiğinden dolayı hem kitleleri etkileme yoluna gider hem de onlara herhangi bir konu ile ilgili propaganda yapar. Bu çoğu zaman reklam da olabilir.
Siyasi propaganda için de medya muazzam bir araçtır. Günümüzde siyasilerin kendilerini anlatmak, propagandalarını yapmak için medyanın en büyük araçları olduğunu söylemek abartı olmaz.

İletişim ve kitle iletişim araçlarının toplum üzerinde büyük rol oynaması ve son teknolojik gelişmelerle birlikte medya gücünü hala insanlara hissettiriyor. Birkaç yıldır sosyal medya geleneksel medyanın önüne geçmiş olsa da bu amaç sosyal medya üzerinden hala devam ediyor.

Medya insanların ne yemesi gerektiğinden nerede gezmeleri gerektiğine kadar karar verecek güce ve potansiyele sahip. İnsanların alışkanlarını değiştiriyor ve kendince insanları biçimlendiriyor.

İletişim kuramları üzerine yapılan araştırmalar da bunu gösteriyor.

Özellikle 1900’lerden sonraki toplumsal olaylarda (savaş, göç vs.) medya kitleleri etkileme konusunda oldukça başarı elde ediyor.

Türkiye’de medyanın yerine şöyle bir bakacak olursak 1952 yılında Türkiye’de cinayetlerin artması ile birlikte konuyla alakalı birçok kurum kafa kafaya vererek bunun nedenlerini araştırmaya başlıyor. Sonrası ise şöyle devam ediyor:

“İstanbul'da yılın ilk aylarında işlenen cinayetlerde ciddi bir artış tespit edildi. Bunun üzerine nedenlerini araştırmak ve önleyici tedbirler alınmasını sağlamak amacıyla günü ilmi bir heyet toplandı. Vali ve Belediye Başkanı Fahrettin Gökay başkanlığında yapılan toplantıya uzman doktor, hukukçu, krimonoloji uzmanları katıldı. Toplantıda konuşmacılar cinayetlerin artışında film ve gazete haberlerinin de rol oynadığını, bunların bazı cahil kişileri özendirdiğini ileri sürdü. Bazı konuşmacılar cezaların arttırılmasını, bazıları da eğitime önem verilmesini istediler.”

Gördüğünüz gibi 1952 yılının Türkiye’sinde bile medya böyle bir etki bırakmış. O yılları düşünecek olursak her evde radyo bile bulmak neredeyse imkansızdı. Yazılı basınsa daha çok revaçtaydı.

Bütün bu şartlara rağmen medya insanları etkilemişti. Tabi o dönem bu tespitte (bence) hata yapılarak konu sadece ‘cahil insanları’ etkilemiş olmasına bağlansa da bu etki yadsınamaz vaziyettedir. Ve toplumun her kesimini eğitim durumuna bakmaksızın etkileme potansiyeline sahiptir.

Şu dönem ise yeni medya araçları içinde yer alan sosyal medya için bunu söylemek mümkün.

Medyayı takip etmek, yeni teknolojiye ayak uydurmak güzel tabi ama benden tavsiye kendinizi medyanın hapsetmesine izin vermeyin. İşinize yarayacak kısmı alın, geri kalanı çöpe atın.

Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle…