Gelişen teknoloji ile kimi teknolojik zararlardan korunmanın yollarını da aramaya başladı insanoğlu. Bunlardan birisi de tarihi 1920’lere dayanan medya okuryazarlığı kavramı. 

Türkiye’de de b konuda çalışmalar yürütülüyor. Öyle ki https://www.medyaokuryazarligi.gov.tr/ diye internet sitesi dahi hazırlandı.

İnternet sitesinde yazan bilgilere göre medya okuryazarlığı; çeşitli türden (görsel, işitsel, basılı, vb.) medya mesajlarına erişebilme, erişilen medyaları eleştirel bakış açısıyla çözümleyip değerlendirebilme ve kendi medya iletilerini üretebilme becerisi olarak tanımlanıyor. 

Medyanın çocukların etkisi üzerindeki etkisine de değinen siteye göre yapılan araştırmalar özellikle çocukların hayatlarında medyanın zaman ve mekân olarak yerinin arttığı belirtiliyor. Öte yandan medya iletilerinin kendine özgü yapısının, dilinin ve uygulamalarının olduğu ve bunların sürekli değişmekte, gelişmekte olduğu da aşikârdır. Bireylerin bu mecraları daha verimli kullanmaları ve bunu yaparken maruz kalınabilecek bazı riskler karşısında farkındalık geliştirebilmeleri için, medya iletileri ve yöntemleri konusunda bilgi sahibi olmaları gerekmektedir. Dolayısıyla bu durum, çocukların medya konusunda eğitim almalarının önemini ve verilecek eğitimin de mütemadiyen güncellenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Alandaki öncü ülkelerde sürdürülen bu çalışmalar, "medya okuryazarlığı" eğitimi olarak adlandırılmaktadır. 

“İlköğretim Seçmeli Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretim Programı” 31 Ağustos 2006 tarihinde MEB Talim ve Terbiye Kurulunda görüşülerek kabul edildi. Bu doğrultuda, 2006-2007 öğretim yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen beş pilot ilde medya okuryazarlığı dersi okutulmaya başlandı, 2007-2008 eğitim-öğretim yılından itibaren ilköğretim okullarının 6. 7. ve 8. Sınıflarında seçmeli ders olarak okutulmaya başlandı.

Halbuki olması gereken medya okuryazarlığı dersinin zorunlu olması. Çünkü medya yetişkinler için bile içinden çıkılmaz bir hale geldiyse birde çocukların maruz kaldığı enformasyonu düşünmek gerekiyor. İyiyle kötüyü bile ayırt etmeleri zorken… 

Medya okuryazarlığı eğitimine ilişkin hedeflenenler şunlar. Birde zorunlu olduğunu düşünün:

* Gereksinim duyulan her türlü bilginin yer aldığı, fakat doğru/güvenilir bilgiye ulaşmanın güçleştiği medya karşısında çocukların bilinçlendirilmesi,

* Çocukların izledikleri filmler, diziler, reklamlar, takip ettikleri bilgisayar oyunları ve İnternet siteleri gibi medya içeriklerinin sorgulanabilir, eleştirilebilir olduğunu fark etmeleri,

* İstek-ihtiyaçların birbirine karışmasına neden olan medya içerikleri konusunda çocuklarda farkındalık oluşturulması,

* Çocukların sağlığını tehdit eden obezite ve İnternet bağımlılığı gibi rahatsızlıklar, şiddet eğilimli medya içeriği ve bazı medya alanlarında yer alabilecek pornografik içerik karşısında korunabilmeleri,

* Yaş sınırına uygun olarak sosyal medyayı kullanmaya başlayacak olan çocukların, bu mecralardaki hak ve sorumluluklarını, siber zorbalık karşısında nasıl davranacaklarını bilmeleri, bu mecralarda medya iletileri üretirken kendilerinin ve arkadaşlarının kişisel güvenliğini, Türkçe’nin doğru ve kurallarına uygun kullanılmasını, evrensel ve yerel değerleri gözetmeleri, medya içerikleri ile ilgili yurttaş denetiminin aktif bir parçası olmaları 

Çocuklarımızı medyanın kötülüklerinden korumak istiyorsak kesinlikle medya okuryazarlığı dersinin zorunlu olması ve bu dersin işin ehli kişilere verilmesini desteklememiz gerekiyor. Geleceğimiz için…