‘’MERHAMET TAMAMEN BİTMİŞ’’
Başlarına gelen hikayeleri bizimle paylaşan Köklü, sahiplenilmiş hayvanların sokağa bırakılmasına tepki göstererek, ‘’İnsanlar tavırlarını çok kötü buluyorum. Gerçekten kötü insanlar var. Maalesef merhamet tamamen bitmiş, vicdan yok. İnançlı insanların merhametli olması gerekiyor. Bazı kesimler önce insan diyerek, insandan başka bir şey düşünemez hale geliyorlar. Bazıları için de yalnızca kendi hayvanı değerli oluyor ve dışarıda yaşayan hayvana karşı duyarsız kalıyor. Bu yüzden de bu zavallılar insanlardan çok çekiyorlar. Şu anda tecavüze uğrayan köpeğimiz var. Bunun dışında yaralama vakaları var, kafasına ve vücuduna darbe alanlar var. Kazanın dışında birçok olay var. Son yaşadığım olayı anlatayım; Birisi bir köpeğe çarpmış, hayvanı veteriner kliniğinin önüne bırakmış ve ücret ödemesi gerektiği için oradan uzaklaşmış. Veteriner de görmediği için o hayvan yaralı bir şekilde geceyi dışarıda geçirmek zorunda kalmış. Bu bahsettiğim köpek cins bir köpek. Yani sahibi sokağa bırakmış. Bu nedenle ona çarpandan daha fazla önce sahiplenip daha sonra terk eden suçlu. Yani seviyoruz diyerek çok fazla zarar veriyoruz. Önce eve alıyorlar, sonrasında sokağa bırakıyorlar. Hayvan eve alışınca dışarıdaki hayatı öğrenemiyor. Böyle olunca hem insandan hem de hayvandan zarar görüyor. Çünkü hayvanlar arasında da üstünlük kurma eğilimi var. Yani kendinden güçsüz gördüğü hayvana zarar veriyor. 3 yaşındaki bir çocuğu sokağa bırakmakla sahiplenilen hayvanı sokağa bırakmak arasında bir fark yok’’ ifadelerini kullandı.
BELEDİYELERE GÜNDE 60 İHBAR GİDİYOR
Bir kaza anında hayvanın veterinere götürülüp tedavisine başlanması gerektiğinin altını çizen Köklü, belediyelere bu konuda yardımcı olunması gerektiğini hatırlatarak, ‘’Bir kaza anında hayvanı mutlaka veterinere götürmeleri gerekiyor. Yani o hayvanı veterinere götürünce zaten trafik sigortası hayvanın tedavisini karşılıyor. Gerçekten raporlarını tutturup, durumu takip ettirirlerse sigorta şirketinden ödedikleri paralarını alabiliyorlar. Diyelim ki sigorta parasını ödemiyor ama bu durumda da verdiği zararı zaten ödemek zorunda. Ben hiç anlamıyorum diyen varsa Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ambulansları bu konuda çok iyi çalışıyor. Gerçekten alıp fakülteye götürüp tedavisine başlıyorlar. Ama onlara da yüklenmememiz gerekiyor. Çünkü günde en az 50-60 ihbar gidiyor onlara. Yetişemiyorlar ben de görüyorum. O yüzden yardımcı olmamız gerekiyor’’ dedi.
‘’SOKAĞA BIRAKMIYORUZ, KENDİMİZ BAKIYORUZ’’
Tedavilerini üstlendikleri hayvanları tekrar sokağa bırakmadıklarını dile getiren Köklü, ‘’Kurtardığımız hayvanları tekrar sokağa bırakamayınca ve yuva da bulamayınca evde yığılma oldu. Hayvan sahiplenmek isteyenler de yavru kedi, köpek istiyorlar. Sahiplendirecek birilerine de ulaşamadık. Hal böyle olunca ilk etapta arsa kiraladık. Sayı çoğaldıkça biz de arsayı değiştirmeye, büyütmeye başladık. Şuanda Çayyolu Dodurga’dayız. Şuan ki arsamızda ise geneli engelli olmak üzere 450 tane baktığımız köpeğimiz var. Köpeklerimiz genelde 3 bacaklı, kör, kanser tedavisi gören köpekler. İyileşmiş görünenlerin hepsinin bacaklarında, kollarında platinler var. Veya bebekken bulunan ve öldürücü hastalıkları atlatmış köpeklerimiz de bizimle beraberler. Yaşadığı badireleri atlattıktan sonra sağlığına kavuşturduğumuz köpekleri o süreçten sonra sokağa bırakmak olmaz. Çünkü bu o hayvanı terk etmektir. Yuva arıyoruz, yuva bulamıyorsak da sokağa bırakmak yerine kendimiz bakıyoruz, onlara da o sözü verdik zaten. Hastayken, yaralıyken onların gözlerine baktıkça da yaşadıkları acıları anlamak çok kolay ve unutması çok zor. O esnada verdiğimiz sözleri de onları sokağa bırakmayarak unutmuyoruz’’ şeklinde konuştu.
‘’SAHİPLENECEK KİŞİLER KONUSUNDA SEÇİCİYİZ’’
Barınaklarından hayvan sahiplendirirken seçtikleri kişilere fazlasıyla dikkat ettiklerini söyleyen Köklü, ‘’Baktığımız hayvanları sahiplenmek isteyen çok kişi oluyor; ama biz herkese sahiplendirme yapmıyoruz. Sahiplenecek kişiyi seçerken çok dikkat ediyoruz. Çünkü belli bölgelerde sevse dahi çevre barındırmıyor. Örneğin Keçiören, Mamak gibi bölgelerde mahalle baskısı oluyor ve sahiplenen kişi bize geri vermek zorunda kalıyor. Veya başka yerlere götürmek zorunda kalıyorlar. O yüzden çok seçici davranıyor, sahiplenecek kişinin tecrübeli olmasını istiyoruz. Hayvan sahiplenecek kişi öncelikle en az 13 yıl boyunca o hayvanın onlarla yaşayacağını hesaplamalıdır. Bekarlara, gençlere de bu anlamda sahiplendirme yapmıyoruz. Ancak çok referanslı olursa, ailesi çocuğumuz istiyor; ama sonrasında bir sorun çıkarsa biz bakarız sözünü veriyorsa sahiplendirme yapıyoruz bu şartlarda. Tüm bunları göz önünde tutarak riski en aza indirerek sahiplendirme yapıyoruz. Eğer bırakmak istiyorlarsa onlara bize geri getirin diyoruz. Gelenler de oldu hatta 1 yıl sonra dönenler oldu’’ dedi.
‘’İNSANLAR KENDİLERİNİ PARA CEZASIYLA KURTARIYORLAR’’
İnsanların merhametli olması gerekiyor. Sevmeyenler de sevenler de bizim gibi insanları desteklemeliler. Sevenler, seviyoruz diyerek zarar vermeye çalışmasınlar. Vahşete dur demek için 5199 sayılı kanunumuz var. Bir canlıyı, bir hayvanı öldürmekle kapalı alanda sigara içmenin cezası kabahatler kanununda aynı. Maalesef insanlar kendilerini para cezasıyla kurtarıyorlar. 5199 aslında hayvan koruma kanunu olarak gayet güzel bir kanun. Oradan sadece suç işleyenleri ayırıp onları Suç ve Ceza Kanunu ile yargılamak gerekiyor. Örneğin bir insanı bıçaklayınca ne ceza alınıyorsa, bir insana arabayla çarpınca ne yapılıyorsa şeklinde gidilmeli. Çünkü canlı bunlar ve bizlere beddua ediyorlar.
‘’ELİMİZDEN GELENİN FAZLASINI YAPMAK ZORUNDAYIZ’’
İnsanlara da hayvanlara da karşı duyarlı olmak gerekiyor. Ayırt edemezsiniz, hiçbir canlı zarar görmemeli. Hayvanlar dertlerini anlatamıyorlar. Böyle bir dezavantajları var. Mesela bir adama araba çarparsa orada yüzlerce kişi durur. Ama bir köpeğe çarpınca günlerce o hayvanı orada bırakıyorlar, kimse dönüp bakmıyor. Hayvan anlatamıyor, beni kurtarın diyemiyor. Yine yaşadığım bir olay; 2 kolu kırık bir Kangal cinsi köpek sadece bakıyor inleme bile yapmıyor. Hayvan paramparça olmuş sesi bile çıkmıyor. Herkes elinden geleni yapsa bunların hiçbiri yaşanmaz. Belediye neden yapmıyor, devlet neden yapmıyor diye suçlayıp duruyoruz. Bu kurumlar yapmıyorlarsa bizler yapmalıyız. Elimizden gelenin fazlasını yapmak zorundayız. (Rozita Merve HAMİDİ)
Muhabir: TE Bilisim