15 Kasım 1983'te kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 39. yılını kutluyor. KKTC'nin kuruluşu, Kıbrıs Türk halkının Ada'daki siyasi yaşamını dünyaya ilan ettiği önemli bir dönüm noktası oldu.

1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Türklere karşı saldırılar artarak devam etmiş ve Yunanistan'ın Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios'u devirmesi üzerine Türkiye harekete geçmişti. 20 Temmuz 1974 tarihinde atılan adımlar çerçevesinde Kıbrıs Harekatı başladı ve 15 Kasım 1983 tarihinde KKTC kuruluşunu tam anlamıyla gerçekleştirerek bağımsızlığını ilan etti.

Kıbrıs Harekâtı sonrasında 1976'da Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. 15 Kasım 1983'te Kıbrıs Türk Federe Devleti meclisi Self-determinasyon hakkını kullanarak oy birliği ile aldığı bir kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan etti. KKTC'nin kuruluş bildirgesini kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş okudu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulması, Kıbrıs Cumhuriyeti, Yunanistan’ın ve pek çok devletin yanı sıra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin de tepkisini çekti. Güvenlik Konseyi, 18 Kasım’da aldığı bir kararla bağımsızlık kararını kınadı. 13 Mayıs 1984’te de Güvenlik Konseyi 550 sayılı kararı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanını ayrılıkçı bir hareket olarak tanımladı.

Kıbrıs Sorunu, dünyanın gündemine girdiğinden beri başta Birleşmiş Milletler bünyesindeki çalışmalar olmak üzere adanın birleştirilmesi gayesi ile birçok faaliyet yürütüldü. Fakat bunlardan bir sonuç alınamadı. Bunlardan biri olan 2004 Annan Planı referandumu da Kıbrıslı Türklerin “kabulü” ve Rumların “hayırı” ile gerçekleşmedi. 1 Mayıs 2004’te Kıbrıs Cumhuriyeti tüm adayı temsilen Avrupa Birliği’ne girdi.

"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne Giden Yol" belgesel filminin tanıtım töreninde konuşan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, ise şunları söyledi: "Bu noktada bugün artık şu gerçek ayan beyan bir şekilde ortaya çıkmıştır ki Kıbrıs’ta çözüm ancak eşit ve egemen iki devlet ile mümkün olacaktır. Bu yoldan dönmeyeceğiz. Ada’nın asli unsuru olan Kıbrıs Türkü’nün kendi vatanında azınlık yapılmasına hiçbir zaman izin vermeyeceğiz. Kıbrıs Türk halkının Kıbrıslı Rumlar kadar egemen eşit olduğunu bütün dünyaya kabul ettireceğiz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da birçok farklı platformda tekrarla altını çizdiği üzere artık bizim için Kuzey Kıbrıs, Güney Kıbrıs yoktur, sadece ve sadece bağımsız, eşit ve egemen devletler vardır." Şentop, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatında (TDT) gözlemci üye statüsü elde etmesinin uluslararası bir teşkilatın parçası olması anlamına geldiğini kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu, haklı davamızda muzafferiyetimiz için milat niteliğinde bir aşamanın geçilmesi anlamına geliyor. Bu karar bizim KKTC'nin tanınması için sürdürdüğümüz çabalarımızda motivasyonumuzu arttıracaktır. Artık Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adına Ada’nın gerçekliklerini izah eden Türk milletinin her bir ferdi, daha güçlü, daha yüksek sesle ve daha özgüvenli bir şekilde konuşacaktır. Ayrıca herkes şu gerçeği de açık bir şekilde bilmeli ve her daim hatırlamalıdır ki Kıbrıs davasının sahibi Türk milletinin tamamıdır, Türk milletinin her bir ferdidir."

Şentop, konuşmasının son bölümünde KKTC'nin egemenlik ve özgürlük mücadelesinin öncü isimleri merhum Doktor Fazıl Küçük ve kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ı anarak, "Bu davayı kazanmak artık bizim için bir onur meselesi olmuştur. Büyük Türk milletinin kanını taşıyan biz yüz binlerce Türk ne bugün ne de yarın atıldığımız ve ant içtiğimiz bu zorlu uğraştan gerileyecek değiliz." ifadelerini kullandı.