Türk edebiyatının psikolojik derinliğiyle öne çıkan eserlerinden biri olan Kıskanmak, Nahid Sırrı Örik tarafından 1937 yılında kaleme alınmıştır. Roman, kıskançlık, yalnızlık ve bastırılmış duyguların bir kadının hayatını nasıl mahvettiğini çarpıcı bir şekilde anlatır. Zonguldak’ta geçen hikâye, Mükerrem, Halit ve Seniha üçgeninde gelişen olaylarla ilerlerken, finalinde okuyucuyu beklenmedik bir trajediyle baş başa bırakır.

Romanın merkezinde yer alan Seniha, toplumun güzellik ve kadınlık normlarına uymayan, çirkin olarak tanımlanan, evde kalmış bir kadındır. Kardeşi Halit’in hayatına adanmış bir yaşam süren Seniha, onun evlenmesiyle birlikte tüm öfkesini Halit’in eşi Mükerrem’e yöneltir. Mükerrem’in genç ve yakışıklı Nüzhet ile yaşadığı gizli ilişkiyi fark eden Seniha, bu durumu Halit’e bildirerek intikamını alır.

Romanın sonunda, Seniha’nın içindeki kıskançlık ve nefret duyguları öyle bir noktaya ulaşır ki, sadece Mükerrem ve Halit’in hayatlarını değil, kendi yaşamını da mahveder. Halit, Mükerrem’in ihanetini öğrendiğinde büyük bir yıkım yaşar. Seniha’nın bu ihaneti ortaya çıkarma motivasyonu, kardeşine duyduğu sevgi değil, onu kaybetme korkusu ve Mükerrem’e duyduğu kıskançlıktır. Bu durum, Halit’in Seniha’ya karşı nefret duygularını körükler ve aralarındaki bağ tamamen kopar.

Sonuç olarak, Kıskanmak romanı, kıskançlığın insan ruhunda nasıl bir yıkım yaratabileceğini gösteren güçlü bir edebi örnektir. Seniha’nın trajik sonu, okuyucuya sadece bir karakterin değil, bir ruhun çöküşünü sunar.



