Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Başkanı Fehmi Kiraz, Covid-19 ile birlikte tarımın önemli bir sektör olduğu fikrinin bir kez daha ortaya çıktığını söyledi. Bu fikirle birlikte insanların tarım arazilerine yöneldiğini belirten Kiraz, “Doğru politikalar uygulayarak, genç çiftçilere bu konuda pozitif destekler sunarak bu durumu fırsata çevirmeliyiz. Gençlerimizin köyde kalmasını kalıcılaştırabiliriz” diye konuştu. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği noktasında, Gayri Safi Yurt İçi Hâsılattan(GSYİH) tarımın aldığı payın mutlaka artırılması gerektiğinin altını çizen Kiraz “Bu pay artarsa kırsalda yaşanabilirlik ve yatırımlar da artmış olacaktır. Bu şekilde işletme mantığına götürecek yeni alanların büyütülmesi de hedeflenmiş olur. İnsanlarımızın ve gençlerimizin köyde kalmasını ve gıda güvencemizi sağlayacak tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini istiyorsak, tarım kesimindeki üreticilerimizi gelir pastasından daha fazla yararlandırmamız gerekir. Çünkü kırsal alanda kişi başına düşen gelir doların üçte biri oranındadır. Bu sürdürülebilir bir yaşamı olanaklı kılmıyor” dedi. "Covid-19 Sürecinde Türkiye'de Tarım Sektörü" başlıklı bir panel düzenleyen Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölüm Başkanı Prof.Dr.Erdoğan Güneş ile Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Başkanı Fehmi Kiraz, sektörde yaşanan  son gelişmeleri masaya yatırdılar. Sanal ortamda gerçekleşen panelde tarım konusunda atılabilecek adımlardan bahsedildi. “TARIM STRATEJİK BİR SEKTÖRDÜR” 1980’li yıllarda tarımın tabiri yerindeyse kaka şeklinde gösterilmeye başlandığını hatırlatan Kiraz, “Hatta o zamanın yöneticileri; ‘geri kalmış bir tarım toplumumu olacağız yoksa gelişmiş sanayi toplumumu olacağız’ dediler. Bunu bütün insanlara maalesef deklare ettiler. Yani tarımın itibarını düşürmeye başladılar. O yıllardan beri bu devam edip geldi. 90’lı yıllarda ise iktisatçılarımız şunu söylüyordu; tarım ekonominin üzerinde bir kamburdur bu kamburdan kurtulmamız gerekir.’ Ama biz her zaman şunu söyledik; tarım çok çok önemlidir. Tarım stratejik bir sektördür, savunma sanayi kadar önemli bir sektördür. Araba olmadan, telefon olmadan olur ama yiyecek olmadan olmaz. Bütün insanımız virüs ile bunu anladı. Bu hastalık geçtikten sonra insanlarımız bunu yine unutmaya başlayacak” şeklinde konuştu. “VİRÜS İLE DÜNYANIN MİLLİLEŞTİĞİNİ GÖRÜYORUZ” Bu virüs ile dünyanın millileştiğini belirten Kiraz, “Rusya, ben buğdayımı satmam diyor. Fransa ve Almanya tarım işçisi getiriyor. Kendi gıda güvencesini sağlamak için bir şeyler yapıyorlar. Önümüze bir fırsat düştü milli tarım politikamızı paydaşlarımızla oturarak işi ciddi bir şekilde planlamamız ve milli tarım politikamızı oluşturmamız gerekir. Buradaki esas amaç tarımsal üretim ve gıdalarda kendi kendimize yetmektir. Bunu başarabilmemiz ve yapabilmemiz lazım. Tarım alanlarımız son yıllarda 27 milyon hektardan maalesef 23 milyon hektara düştü. Artık tarım alanının dışına atacağımız bir metre kara bile toprağımız yok. Eğer biz gerçekten buna stratejik sektör diyorsak bu tarım alanlarımızı korumamız gerekiyor. Elbette Türkiye coğrafi koşulları itibariyle biyolojik çeşitliliği çok yüksek, tarihsel olarak potansiyeli yüksek bir yer. Bu potansiyelimizi belli bir miktarda kullanabiliyoruz. Çok iyi çalışan bir Tarım Bakanlığımız var ama bazı eksikleri de söylememiz gerekir. Ülkemizi daha iyiye götürmek için çalışıyoruz. Bazı ürünlerde, buğdayda bildiğiniz üzere kendi kendimize ancak yetebiliyoruz. Buğday en stratejik üründür. Çünkü en doyurucu temel besin maddesidir. Yıllık 20 milyon ton buğday ihtiyacımız var. Nüfusumuz 115 milyonlara çıktığında buğday ihtiyacımız 35 milyon tona çıkıyor. Mevcut Ar-Ge hızımız buna maalesef yetişemiyor. Buğday üretimimizi artırmamız gerekir” diye konuştu. “300 BİN TON ET AÇIĞIMIZI KAPATABİLİRİZ” Kırmızı ette yüzde 30’lük bir açığımızın olduğunu vurgulayan Kiraz, “1 milyon 300 bin ton tüketimimiz, 1 milyon ton üretimimiz var. 300 bin ton kalan kırmızı et açığını kapatmak için 1 milyon kesimlik büyükbaş hayvana ihtiyacımız var. Bunun formüllerini Tarım Bakanlığımıza üç yıl önce iletmiştik. Bu bir milyonluk büyükbaş hayvanı elde etmek için, 2 milyon adet damızlık hayvana ihtiyaç var. Matematik çok basit. Bu 2 milyon adet damızlığı ahırı olan, bu işi bilen insanlarımıza dağıtmamız gerektiğini büyük hibelerle dağıtmak gerektiğini o zaman söyledik. Bu uygulanmaya başlandı ama 300 bin liralık bir ipotek istendiği için üreticilerimiz uzak durdu. Meyve ve sebze de herhangi bir sıkıntımız yok. Ülkemizde yeteri kadar temel meyve ve sebzelerimizi üretiyoruz hatta dışarıya ihraç ediyoruz. Pazarlamaya önem vermemiz gerekir. Genel manada üretimiz bize yeterli. Bazı ürünlerimizde sıkıntılarımız var. Bunları da giderebiliriz” ifadelerini kullandı. “GSYİH’TAN TARIM SEKTÖRÜNÜN ALDIĞI PAYI MUTLAKA ARTTIRMAMIZ GEREKİR” Toprakların özelikle su ile buluşturulması gerektiğini ifade eden Kiraz, “Sulamada kullanılan tarımsal elektrik için bir destek sağlanması gerekir” dedi.  Kiraz konuşmasına şu şekilde devam etti: “950 bin çiftçi vefat etmiş ama arazileri daha paylaşılmamış. Bu şekilde nasıl işletme olunabilir. 5 kardeşe, 3 kardeşe kalıyor. Miras hukukunda çok çalıştık. Miras kredisine ulaşılabilsin. Babanın arazisi bir tane ehil çocuğuna kalsın. Hazine arazilerinin 2,5 milyon hektar olanı kullanılmıyor. Bu arazilere ne yetiştirecekse ona göre üretime açılabilir. Bu arazileri almak isteyenlere avantaj sağlamak gerekir. Gerçekten bu işi yapmak isteyen insanlara bu arazileri vermeniz gerekir. Avrupa’da tarımsal hasılat açısından birinci sıradayız. Dünyada ilk 10’a giriyoruz. Gerçekten önemli bir ülkeyiz. Üç tane sektörümüz var; tarım, sanayi ve hizmet. Tarım sektörüne ve sanayi sektörüne önem vermeliyiz. Üretip satacağız ki ekonomimiz büyüsün. İnsanlarımızın refahı da ancak böyle artar. Tarımsal ürünlerde 13 milyar dolarlık ithalatımız var, 18 milyar dolarlık ihracatımız var. 18 milyar dolara takılıp kaldık. Bunu bir türlü 20 milyar doların üzerine çıkartamadık. Bunu yatırımlarla, sulama ve diğer yatırımlarla çok değil 2 yıl içerisinde 30-35 milyara çıkarabilir. Dünya da sıralamamız bir anda değişir. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği noktasında, Gayri Safi Yurtiçi Hasılattan tarımın aldığı payın mutlaka artırılması gerekir. Bu pay artarsa kırsalda yaşanabilirliğin de artacağını, kırsalda yatırımlarında artacağını, işletme mantığına götürecek yeni alanların büyütülmesi de hedeflenmiş olur. Çünkü refah artacak. Çok önemli olan da arzın güvenliğini sağlamak. İnsanlarımızın ve gençlerimizin köyde kalmasını istiyorsak, gıda güvencemizi sağlayacak tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini istiyorsak, tarım kesimindeki üreticilerimizi gelir pastasından daha fazla yararlandırmamız gerekir. Çünkü kırsal alanda kişi başına düşen gelir doların üçte biri oranındadır. Bu sürdürülebilir bir yaşamı olanaklı kılmıyor.” “GENÇ ÇİFTÇİLER TEŞVİK EDİLMELİ” Kiraz, “Birçok Avrupa Birliği ülkesinde genç çiftçilere özelikle artı kayırıcı destekler var. Biz de bazı destekler yapıyoruz. Ama bunu çok daha belirgin bir şekilde yapmamız gerekir. İnanın 5-10 sene sonra satıcılar listesi oluşmuş olacak. Ölen insanların çocukları dönmek istemeyecek. O araziler satılacak. Bizim endişemiz bu arazilerin büyük tröstlerin eline geçmesin. Bu durum gıda güvencesi ve fiyatlar anlamında çok büyük sıkıntılar oluşturacaktır. En azından 5-10 yıl üretimi oturmak için gençlere pozitif destekler vermemiz gerekir. Gençlere prim desteklerinde yüzde 30 daha fazla destek verelim. Yapabiliriz bunları” dedi. Haber: Kadir GÜRHAN