Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Konuşmasının çoğunu meydana gelen  İzmir depremine ayıran CHP lideri, 1999 yılında yaşanan Gölcük depreminin ardından gelen vergileri anımsatarak ,” O günlerden itibaren toplanan deprem vergileri nerede?” sorusunu yöneltti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Bir deprem gerçeği yaşıyoruz diyen Kılıçdaroğlu, “Eğer biz deprem gerçeğini kabul ediyorsak gerekli önlemleri almak için çaba harcamalıyız” ifadesini kullandı.

Toplantısının açılışında İzmir depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımız için saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşunun ardından kürsüye gelen CHP lideri Kılıçdaroğlu şunları dile getirdi:

“Zor bir haftanın içindeyiz. İnsanoğlunun özelliği bürün acılara katlanmış olmasıdır. Ama başka bir özelliği daha var; benzer olayların yaşanmaması için aklını kullanmak. Hala enkazlar kaldırılmadı. 65 saat sonra elif, 91 saat sonra ise Ayda enkazdan sağ kurtuldu. Oraya gittiğimde de ifade etmiştim. AFAD’ın jandarmanın büyükşehir belediyemizin Kızılay’ın arama kurtarma ekiplerine teşekkür etmek bizim görevimizdi.”

“Genelde genel başkan kendi partisine teşekkür etmez ama ben İzmir’de yaşanan deprem dolayısıyla bütün CHP üyelerine teşekkür etmek isterim. Depremin olduğu andan itibaren bir seferberlik içinde İzmir’e gittiler. Her enkazın başında 24 saat milletvekillerimiz beklediler.”

“BELEDİYELERİMİZ TARAFINDAN 2 BİN 588 ÇADIR KURULDU”

“Çadırların tümü ziyaret edildi ve şu soru soruldu. Bizim bir eksiğimiz var mı, sizin bir eksiğiniz var mı?

Çadırlarımız kuruldu ve hiçbir sorunun olmamasına özen gösterildi. Verdiğimiz mücadele, gösterdiğimiz çaba, sadece İzmirliler için değildi. 2 bin 588 çadır kuruldu bizim belediyelerimiz tarafından. Isıtıcı, maske dağıtıldı. Arama kurtarma ekipleri görev yaptı.

Bir yerde sorun varsa sorunun çözümü için her yola gidildi. Psikolojik destek isteyenlere de yardım edildi. Şu anda İzmir’de kimse aç ve açıkta değil. Bunlar CHP’li belediyelerin çabaları. Ayrıca Kızılay ve AFAD’ın çabaları da var, onlara da teşekkür ederiz.”

KILIÇDAROĞLU: DEVLET BU 3 SORUNUN CEVABINI BULMALIDIR

Bir deprem gerçeği yaşıyoruz diyen Kılıçdaroğlu, “Eğer biz deprem gerçeğini kabul ediyorsak gerekli önlemleri almak için çaba harcamalıyız. Hayatını kaybedenlerin arkasından Fatiha okuyoruz, gözyaşı döküyoruz.

Ya sonra ne yapıyoruz, asıl soru bu. Aynı şeyleri yapmaya devam ediyoruz, bunun değişmesi lazım. Deprem olduğunda nasıl can kaybını minimize edebiliriz ya da hiç olmaz. Mal kaybını nasıl önleyebiliriz, yaralı olmasını nasıl olmasını önleyebiliriz? Devlet bu 3 sorunun cevabını bulmalıdır. AFAD’ın internet sitesine girdiğinizde evinizin fay hattında olup olmadığını görebiliyorsunuz. Bilim bu noktaya geldi. Yasalar çıkardık ama yasaların kendi içinde iç tutarlılığı yok. Önce 1959’da bir kanun çıktı. Erzincan depreminde 1992’de bakılar ki bu yasa artık yanıt vermiyor ve yeni bir kanun çıkardılar ama geçici madde. Arkasından 1999 depremini yaşıyoruz. 10 binlerce kişinin hayatını kaybettiği büyük bir deprem yaşadık” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ek vergiler çıkarıldı, deprem sigortası kanunu çıkarılıyor. Sonra kentsel dönüşümle ilgili de güzel bir kanun çıkarılıyor. İstenirse Parlamento gerekli düzenlemeler yapılabiliniyor. Sonra 2012 afet riski taşıyan yapıların dönüşümü için kanun çıkarıldı. Aslında güzel bir kanun. Ama riskli alanı kim belirleyecek. Bugüne kadar nerede, ne kadar riskli alan belirlendi? Ben merak ediyorum.”

“Riskli alan belirlendikten sonra oradaki binaların yıkımı gerekiyor. Peki yıkıma kim karar verecek? Belediyeler belirleyemiyor. Valilik, bakanlığa bildirecek, onaylarsa belediye gidip yıkımını yapacak. Yasaların bu kadar dağınık olması aslında deprem riskiyle mücadelede bürokrasiyi de zorluyor.”

“DEPREMDEN SONRASINI BİLİYORUZ DA DEPREM İÇİN NEDEN ÖNLEM ALMIYORUZ?”

Kılıçdaroğlu:  Deprem konusunda biz ne yaptık? Biz ana muhalefet partisiyiz. Özellikle bu bölümü CHP’de hep eleştirir diyen vatandaşlarım dinlesin. Bürokrasisi gelişmiş, vatandaşların bilgilendirildiği ülkelerde depremle mücadele 2 aşamalıdır. Birinci aşama afeti nasıl önleyebiliriz. Yani depreme dayanıklı yapılar yaparsınız. Riskli alanda öyle yapılar yapacaksınız ki yapılar depreme dayanıklı olacak. İkinci aşaması ise depremin oluşması halinde oluşması gereken riski nasıl önleyebiliriz. “

Birincisi yapılmıyor. İstanbul’daki konutların büyük bir kısmı depreme dayanıksız. Bunu hepimiz biliyoruz ama önlem alınmıyor. Deprem oluyor, çocuklarımız kurtuluyor, hepimiz seviniyoruz. Peki, depremden sonrasını biliyoruz da deprem için neden önlem almıyoruz?

“EN KALİTELİ RAPORU BİZ VERDİK”

Bilim insanlarının dilinde tüy bitti diyen Kılıçdaroğlu, “ Sivil toplum kuruluşları, üniversiteler de üzerine düşeni yaptılar. Yayınlar, toplantılar yaptılar. Meslek kuruluşlarının onlarca, yüzlerce raporu var. Peki muhalefet olarak biz görevimizi yaptık mı? Şunu açıkça söyleyebilirim. Deprem konusunda, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en kaliteli raporu sunup hükümete veren bir parti var o da CHP’dir” dedi.

Kılıçdaroğlu: Devletin depreme karşı insanı korumak gibi bir görevi var mı? Anayasa’nın 57. Maddesi var konut hakkı. Tedbirlerin hiçbiri alınmadı. Deprem gerçeği var herkes söylüyor. Evi boşaltacak ama nereye gidecek bu adam? Sosyal devlet "işte o vatandaşa sen git şuraya taşın biz buraya park yapacağız" der. Depremde en çok fakirler zarar görüyor. Sosyal devletin vatandaşına sahip çıkması lazım. 

(Kadir GÜRHAN)

Editör: TE Bilisim