Küçük şehirler, küçük kasabalar, küçük yerleşkeler insanı her zaman daha motive edici şekilde tasarlanıyor. Tasarım söz konusu mudur bilmiyorum ama insanlar doğallığı tasarı gibi de görüyor olabilir. Sıradanlık, sadelik, doğallık acaba şatafattan çok daha önemli olabilir mi böyle şeyler? Herkes muhteşem şehirlere ilgi duyuyor, oralarda yaşamak istiyor ama küçük bir şehre gidince de ‘huzur doldum’ diyor. Demek ki mesele hareket ve gösterişte değil. İnsanlık doğasına geri dönmek istiyor. Ereğli de bunun en güzel örneklerinden birisi. Kendi halinde deyiminin tam anlamıyla karşılığı… Koşuşturmaca yok, telaş yok, trafik yok, stres altında insanların öfkesi yok… Kafa dinlemek istiyorsanız, bunun yanında biraz da hareketlilik olsun diyorsanız Ereğli tam olarak öyle bir yer. Günü birlik bile vakit geçirmek için ideal… Ben yaptım, çok da memnun kaldım. Otobüs terminali ile sahilin karşı karşıya olduğu bir yerleşkeden kötülük bekleyebilir misiniz? Ereğli’nin sloganı Sevgi, Barış ve Dostluk olarak geçiyor. Bu üç güzel değerin birleştiği yer yani. Ereğli’de esnaf kültürü hala devam ediyor. Yapılan AVM’leri insanlar fazla tercih etmiyor ve kabul etmiyorlar. Onun yerine sahile yaz aylarında kurulan Pazar çok daha fazla ilgi çekiyor. Sahil boyunca teyzelerin, amcaların el işi olarak yaptığı takılar, ürünler çok daha ilgi çekici oluyor. Ereğli tarihte de önemli bir yere sahip. Mitolojiye ilgisi olanlar için kesinlikle görülmesi gereken bir yer. Yunan mitolojisinin en bilindik hikayelerinden biri de Herkül efsanesi… ’Herkül'ün (Herakles) Cehennemin kapısını bekleyen üç başlı canavar köpek Kerberos'u yakalaması öyküsü de Ereğli'de geçmektedir. Hikayesi ise şöyle anlatılıyor, ‘’Yunan mitolojisine göre, Cehennemağzı Ereğli'dedir. Bu mitolojik açıklamadan binlerce yıl sonra, 1829'da yanan taşların ya da maden kömürünün Ereğli'de bulunması cehennem çağrışımı açısından ilginçtir. Ereğli, adını Herkül'den almıştır. Heracles'in ölüler ülkesi'ne indiği zaman karşısına çıkan Kerberos ise ölüler ülkesinin bekçisidir. Yaşayanların içeri girmesini engeller, ölü ruhların da dışarı çıkmasına izin vermez. Herkül, Kerberos'u yeryüzüne çıkardığında salyasının toprağa düştüğü yerlerde zehirli bir bitki olan Akonit (haşhaş) yetişmeye başladığı söylenir. Kimileri bu otu Kaplanboğan olarak isimlendirir. Ancak Olimpos tanrıları Athena ve Hermeias, Hades'ten çaldıkları görünmezlik maskını Herakles'e vererek ölüler ülkesine görünmeden girmesini sağlarlar. Olympos tanrıları dünyayı bölüştüğünde Homeros, İlyada'da şu satırlara yer verir. Posedion konuşur; "Dünya üçe bölündü, üçümüz de aldık payımızı, kura çekildi, köpüklü deniz düştü bana… Sisli karanlıklar ülkesi düştü Hades'in payına.." Hades, ölüler ülkesinin tanrısıdır. İsmi görünmez anlamına gelir. Hades, ülkesinden hiçbir zaman dışarı çıkmaz ve diğer tanrılar gibi eğlencelere katılmaz. Yalnız yılda bir sağlığını kontrol ettirmek için Olimpos dağına Paian tanrıya gider... Argonautlar seferine katılan yarı tanrı Heracles, Acheron'a geldiğinde; Theseus'u kurtarmak için ölüler ülkesi'ne girer ve arkadaşını kurtararak Kerberosu da yeryüzüne çıkarır. Homeros'tan yaklaşık yüz yıl sonra dünyaya gelen (M.Ö.8.yy) antikçağın ilk şairi Hesiodos ise Kerberos'u; "Ekidna azgın bir canavar daha doğurmuş, Adı dile alınmaz Kerberos'u Hades'in o tunç sesli, elli başlı O aman vermez yırtıcı köpeğini" Sözün özü huzurlu bir gün geçirmek isteyen herkesin uğraması gereken bir yer olan Ereğli eminim ki sizleri de güzelliklerle karşılayacaktır.

Editör: TE Bilisim