Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da katıldığı toplantıda gündemi değerlendiren Kılıçdaroğlu’nun hedefinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu vardı. Bakan Soylu’ya seslenerek “Ekrem İmamoğlu’nun tırnağı bile olamazsın” diyen Kılıçdaroğlu, “İmamoğlu ile baba oğul gibiyiz” dedi.

Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezasına ilişkin konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Önce düzmece bir dava açtılar. Sonra saray bu mahkemeye müdahale etti. Asla çıkarılamayacak bir kararı bu mahkemeden çıkardılar. Her şeyi alenen yaptılar. 85 milyonun önünde adaleti açıkça katlettiler. Bir bakıyoruz o da cesaretlenmiş. Neymiş, 16 milyon insanın sevgilisini görevden alacakmış, sen kimsin, Ekrem İmamoğlu kim?” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının satır başları şu şekilde:

Demokrasinin olmadığını gösteren temel bir olay. Bir partinin genel başkanı (HDP) İstanbul’da Kadıköy’de kendi ilçe binasına giremiyor. Talimat verilmiş. Altı milyon oy alan bir siyasi partinin genel başkanı kendi ilçe binasına giremiyor. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Onlar şeytanlar ve bunu yapıyorlar ve bizler beraber mücadele edeceğiz. Polis arkadaşları asla suçlamıyorum onlara talimat verenler sorumlusu. Talimat verenin kim olduğunu, gücünü saraydan aldığını da çok iyi biliyorum. O nedenle bizler taşkınlığa kapılmadan, sağ duyu ile hareket ederek sandığı bekleyeceğiz. Sandık gelecek, oyumuzu kullanacağız saray ve şürekasını yolcu edeceğiz.

“ADALET BAKANLIĞI’NA VEKİL ARKADAŞLARIMLA BERABER YÜRÜDÜK”

Bütün vatandaşlarıma seslenmek isterim. Merkez Bankası’nın önüne Kılıçdaroğlu neden gitti? Enflasyonla mücadele edin diye gitti. Yasanın verdiği görev yerine getirilsin diye gitti. Yapmadılar. Kılıçdaroğlu TÜİK’e niye gitti. İşçinin, emeklinin enflasyonu düşük gösterecekler, düşük maaş almalarına yol açıyor haklarını teslim edin diye gitti. MEB’in önüne niye gitti? Dayısı olmayanı sözlüde eliyorlar. Dayısı olmayanın arkasında durmak için gitti. Et ve Süt Kurumu’na niye gittik? Bu ülkenin çocukları süte, ete ihtiyaç duyuyorlar. Bunun için gittim. Adalet Bakanlığı’na vekil arkadaşlarımla beraber yürüdük. 6 yaşındaki bir çocuğa sistemli tecavüz edilmesi ve bunun karşısında iktidarın suskun olması…

“ÇİFTÇİLERE VERİLMEYEN PARA TEFECİLERE GİDİYOR”

Çiftçi borç batağında. Çiftçilere verilmeyen para tefecilere gidiyor. Çiftçi kardeşim ülkeni düşüyorsan, artık bu düzen değişmelidir diyorsan, birileri yoruldu yolcu etmemiz lazım diye düşünüyorsan bakacaksın orada 6 oku göreceksin, altında CHP yazdığını göreceksin. Alın terine değer veren bir parti göreceksin, senin hakkını hukukunu koruyan bir parti göreceksin. O partinin adı Cumhuriyet Halk Partisi’dir. CHP gelince ne yapacak? Bankalardan aldığın kredilerin faizleri bir günde sıfırlanacak. Havza bazlı planlama yapılacak. Hiçbir çiftçi asla ve asla zarar etmeyecek. Kırmızı mazot getireceğiz. Asla ve asla veterinere, ziraat mühendisine, teknikerine para ödemeyecek. Tamamı kamu personeli olacak. Kadınların, gençlerin sosyal güvenlik primlerini biz ödeyeceğiz. Bütün çiftçi kardeşlerime sesleniyorum. Bu sözü verdiniz diye bir kenara yazın. Sözün arkasında nasıl kapı gibi durduğumuzu hepinizde, dünyada görecek.

“EKREM BAŞKAN HER SABAH 100 BİN AİLEYE SÜT VERİYOR”

Bunlar devleti yönetemiyorlar. Çalışan devleti durduruyorlar, üretecek devleti engelliyorlar. Eylül ayında 123 bin ton olan süt üretimi Ekim ayında 104 bin tona düştü. 3 adım sonrasını bırakın yarın sabah ne olacağını bilmiyorlar. Tek söyledikleri ‘Biz yaparız’. Senin yaptığın meydanda zaten. Eleştiriyoruz ki doğruyu yapın. Adaletten yana olun adaletten. Çocukların süte ihtiyacı var. Ekrem Başkana sordum. 100 bin aileye her sabah süt veriyor. Onların yapamadığını yapıyoruz, tahammül edemiyorlar. Sabah akşam bizi düşünüyorlar nasıl engelleriz diye. Engelleyemezsin kardeşim. İktidara sesleniyorum. Okul sütü programını yeniden başlatın. Çiftçi borç batağında. Çiftçilere verilmeyen para tefecilere gidiyor. Çiftçi kardeşim ülkeni düşüyorsan, artık bu düzen değişmelidir diyorsan, birileri yoruldu yolcu etmemiz lazım diye düşünüyorsan bakacaksın orada 6 oku göreceksin, altında CHP yazdığını göreceksin. Alın terine değer veren bir parti göreceksin, senin hakkını hukukunu koruyan bir parti göreceksin. O partinin adı Cumhuriyet Halk Partisi’dir.

“YÜZDE 2 ÖRGÜTLENME BARAJI GETİRİYORLAR”

Sağlıklı bir toplum örgütlü bir toplumdur. Aynı alanda çalışanlar, aynı hedefe kitlenenler örgütlenirler. Bazen sendika olur, bazen STK olur. Örgütlü bir toplum güçlü demektir. Örgütlü bir toplum haksızlıklara karşı direnç gösteren bir toplumdur. Yüzde 2 örgütlenme barajı getiriyorlar. Neye göre? Yandaşa göre. Bazı sendikaları nasıl elimine ederiz diye getiriyorlar. Devlet kamu çalışanları arasında ayrımcılık yapmaz. Kanun çıkarsa AYM’ye götüreceğiz ama çıkmaması için elimizden geleni yapacağız. Barajları yıkacağız meraklanmayın. Sarayın koyduğu bütün barajları yıkacağız hiç endişe etmeyin. Yüzde 2 barajı olanlara 707 lira verilecek ikramiyeye göre, yüzde 2 değilse 250 lira verilecek üç ayda bir. Aynı işi yapıyorlar farklı sendikadalar, ‘Sen oradan istifa et, oraya geçersen 707 lira alacaksın’ diyorlar. Devlet bilinçli olarak aynı işi yapanlar arasında ayrımcılık yapamaz. Sendika kuramayanlar da var. Onlara verilmiyor, açıkça onlar cezalandırılıyorlar. Polis, savcı, infaz koruma memurlarına sesleneyim. Sizin hakkınızı teslim edeceğiz. Adaleti sağlayacağız hiç endişe etmeyin.

“SEN ATAMAYLA GELMİŞSİN, O SEÇİMLE GELMİŞ”

Son günlerde yaşadığımız tabloya geleyim. Önce düzmece bir dava açtılar. Sonra saray bu mahkemeye müdahale etti. Asla çıkarılamayacak bir kararı bu mahkemeden çıkardılar. Her şeyi alenen yaptılar. 85 milyonun önünde adaleti açıkça katlettiler. Bir bakıyoruz o da cesaretlenmiş. Neymiş, 16 milyon insanın sevgilisini görevden alacakmış, sen kimsin, Ekrem İmamoğlu kim? Sen Ekrem İmamoğlu’nun tırnağı bile olamazsın. Sen atamayla gelmişsin, o seçimle gelmiş. İmamoğlu size büyük lokmadır. Boğazınıza takılır, boğarız sizi boğarız.

“DAVA ZATEN DÜZMECEYDİ”

Dava zaten düzmeceydi. İstedikleri gibi karar çıkaramayacaklarını önce gördüler, sonra o hakimi sürdüler. Onun yerine iradesini saraya ipotek etmiş yargıçlık cübbesi giyen ama asla hakimlik statüsü olmaması gereken bir kişiyi oraya oturttular. Karar sarayda yazıldı, o da okudu. Kararı okurken savcı orada yoktu. Hakim, savcının olmadığı ortamda kararı zaten okuyamaz. Hakime talimat verilmiş, o da gereğini yapıyor. Bu duyulunca millet delirdi. İnsanlar isyan etti. Vallahi de delirdi millet billahi de delirdi. Bu sefer döndüler, ‘Biz ne yaptık’ dediler. Derhal pergoleci Fahrettin’i devreye koydular. Önce kafaları karıştıralım ‘Bu komplodur’ dediler. Dikkatleri dağıtmak için ‘Cambaza bak’ oyununu

Sizin bilmediğiniz ama bizi yakından tanıyanların iyi bildiği bir şeyi ifade edeceğim. Ekrem İmamoğlu ile baba-oğul gibiyiz. Kendisi CHP’nin evladı olduğu kadar benim de evladımdır, ona sahip çıkmak benim de boynumun borcudur. Çekin arabanızı, bu kantar sizi çekmez. Erdoğan’a da insani olarak söylemek isterim. İhtiras doymak bilmeyen bir canavardır.

(Gülay ATAR)