CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP lideri, dış politika konusunda hükümeti yanlış yaptıklarına dair defalarca uyardıklarını belirterek, “Hükümete duygusallıktan uzak akılcı ve gerçekçi bir politika izleyin dedik. Çünkü devletlerin çıkarı akıllı politikalar üretilmesine bağlıdır” dedi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, terörden çok çektik ifadelerini kullanarak “İnsanlarımız öldü. Kadın erkek demeden çok kişi hayatını kaybetti. Terörün bir insanlık suçu olduğunu defalarca dile getirdik. Terör insanların düzenini bozmak için yapılanlardır. Bir amacı yoktur. Biz CHP olarak herkesin düşüncesini özgürce ifade edebildiği, bundan dolayı da kimsenin suçlanmadığı bir Türkiye istiyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu hükümete yönelik “Her seferinde gerek burada gerek televizyon konuşmalarında gerek miting meydanlarında defalarca iktidarı uyardık. Yanlış yapıyorsunuz dış politikada dedik” diyerek şunları söyledi: “Duygusallıktan uzak akılcı ve gerçekçi bir politika izleyin dedik. Çünkü devletlerin çıkarı akıllı politikalar üretilmesine bağlıdır. Dış politikanın karşılıklı çıkarlar üzerine inşa edildiği unutulmamalıdır. Suudi kralı öldürüldüğünde biz yas ilan ettik. Cemal Kaşıkçı öldürüldü, öldürenler ellerini kollarını sallayarak gittiler. Failler buradaydı, iktidarın ellerinde ses kayıtları vardı, ama öldürenlerin tamamı gittiler. Şimdi aynı Suudi Arabistan Arap Birliği’ni topluyor, teröre karşı verdiğimiz mücadeleyi kınıyor. Bunu biz kabul etmiyoruz.” “YARGI KARARI OLMAKSIZIN ‘PAPAZ’I TESLİM ETTİLER” Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının satır başları şöyle: “Suriye’ye silah gönderdiler. Suriye’ye dünyanın her tarafından teröristleri toplayıp Türkiye üzerinden gönderdiler. Suriye’de yaralanan teröristleri Türkiye’ye getirip gizli gizli tedavi edip tekrar Suriye’ye gönderdiler. Dost mu kazanırız böyle? Yanlış mı söylüyoruz? Hayır, doğruyu söylüyoruz. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovmak değil, doğru söyleyeni dokuz köyde karşılamak gerekir. Her ülkenin, özellikle de komşularımızın toprak bütünlüğüne saygı gösterin, dedik. Bunu göstereceğiz ki her ülke bizim toprak bütünlüğümüze, egemenliğimize saygı göstersin. Ben başka ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı göstermezsem düşman kazanırım. Bugün neredeyse dünyanın tamamını kendimize düşman ilan ettik. Yeri geldi celallendiler ‘Eyy Trump’ diye bağırdılar. Ardından bir ses daha. ‘Emret Trump’ dediler. Yargı kararı olmaksızın ‘Papaz’ı teslim ettiler. Bir şey söylediysen arkasında duracaksın.’ Yutamayacağın lokmayı ağzına almayacaksın. Şimdi ‘şakacı Trump’a geldik. Beyefendi fetihten söz ediyor. Türk Dil Kurumu, ‘Bir ülkeyi savaşarak ele geçirme, alma’ diyor fetih için. Bir ülkenin en tepesindeki kişi nasıl olur da fetihten söz ediyor?” “TÜRKİYE’NİN ÇIKARLARININ BU BÖLGEDE KORUNMASI LAZIM” “Arap ülkeleriyle tarihi, kültürel ilişkilerimizi geliştirelim ama aralarındaki anlaşmazlıklara taraf olmayalım. Sormadan kimseye de akıl vermeye de kalkmayalım. Danışılan ülke olalım dedik. Bunu söyledik. Karışmayın dedik. Türkiye danışılan bir ülke olsun dedik. Orta Doğu bataklığına girmeyin dedik. Bugün geldiğimiz nokta, askerlerimiz orada. Siyaset kurumunun yanlış politikası Türkiye’nin geleceği için yanlışları düzeltmesi için orduya görev verdik. 17 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor, bu yanlışları kim yaptı, Türkiye’yi savaşa götüren politikalar hangileriydi? Her vatandaşımızı akla davet ediyorum. Kahramanlık edebiyatı yapıyorlar. 17 yılda bu memleketi bu hale hangi yüzle getirdiniz? Mısır’a gitti İhvan kardeşliği. Bir başka partinin amblemini getirdi Türkiye’de kendi amblemi haline getirdi. Niçin? İhvanın işaretini kullanmak için bir şeyler uyduruyorlar. Bu TC tarihinde bir ilktir. Dış politika ciddi bir iştir, deneyim ister dedik. Liyakat olmazsa olmazdır dedik. Yandaşlardan, partizanlardan büyükelçi olmaz dedik. Ama bunların hiçbirini dinlemediler. İstedikleri gibi dış politikayı iç politikanın malzemesi haline getirdiler. Bu ülkeyi kuran insan yani Gazi Mustafa Kemal savaş meydanlarından gelen biri. Ne söylüyor; zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir diyor. Türkiye’yi bu noktaya kim getirdi? Tehdit dili kullanılmaz dış politikada. Bir şey yaparsan yaparsın. Ne demek ‘gelirim ha’, ‘Giderim ha’ Gelirsen gelir, gidersen gidersin. Yine dedik ki dış politikayı iç politikaya malzeme etmeyin dedik. Dış politika millî olmak zorundadır dedik. Çünkü dış politikada ülkenin çıkarları esas alınır dedik. Ama onlar böyle yapmadılar. Kahraman ordumuz Suriye’de iken bütün anneler çocuklarının sağ dönmesini isterler. Ortak ses çıkarılmasını isterler. Çünkü ordumuzun harekâtı hepimizin destek verdiği bir harekâttır. Türkiye’nin çıkarlarının bu bölgede korunması lazımdır. Politika bu noktaya getirdi bizi. Ama ülkemize güvenmek zorundayız.” (Oktay BİNGÖL)