Haber: Kadir GÜRHAN

Geçtiğimiz yıllarda COVID-19 tedbirleri kapsamında iş yoğunluğu azalan ve ikinci el eşyanın merkezi olan İtfaiye Meydanı, okulların açılması ve öğrencilerin gelmesiyle birlikte hareketli günler yaşıyor. Yüz yüze eğitimin başlamasından memnun olduklarını ifade eden esnaflar, geçen yıla oranla ikinci el eşyaya yüzde 200 civarında zam geldiğine işaret etti. Yaklaşık 35 yıldır İtfaiye Meydanı’nda esnaf olan İtfaiye Meydanı Yardımlaşma ve Yaşatma Derneği Başkanı Turgut Uslu, öğrencinin geçen sene 25 TL’ye aldığı mütevazı bir sandalyenin bile bu sene 50 TL’ye çıktığını söyledi. 

Yurt sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte yerleşemeyen öğrenciler, ev kiralamaya ve ikinci el eşya almaya yöneldi. Vatandaşın alım gücünün ancak ikinci eşya almaya yettiğini söyleyen Uslu, “Okulların açılması ve öğrencinin Ankara’ya gelmesiyle birlikte İtfaiye Meydanında ciddi bir hareketlilik ve talep yaşandı. Çünkü alım gücü olmadığı için sıfır el eşya almak oldukça zor. Sıfır el eşya alamayan öğrenciler ve aileler daha uyguna ve ucuza olan İtfaiye Meydanı’na yöneliyor. Asgari ücrete çalışan veya 5 bin TL maaş alan bir vatandaşın 3500 TL’ye sıfır bir buzdolabı alması mümkün gözükmüyor” diye konuştu. 

“FİYAT ARTIŞLARININ EN YÜKSEK OLDUĞU DÖNEMİ YAŞIYORUZ”

35 yıldır İtfaiye meydanında ticaretle uğraştığını belirten Ulsu, “Buranın müşteri potansiyeli ve profili hakkında ciddi bir bilgi birikimimiz var. Şuan son 25 yılın belki de en ağır krizini ve fiyat artışlarının en yüksek olduğu dönemi yaşıyoruz. Mesele geçen sene 750 TL’ye sattığımız 82 ekran kendinden uydulu bir televizyonun fiyatı bu sene 1600 TL. Geçen sene komşulardan 25-30 TL’ye aldığımız küçük bir masanın fiyatı 40 TL iken, aynı masa bu yıl 85 TL. Bir öğrencinin oturabileceği, ders çalışabileceği mütevazı bir sandalyenin fiyatı 25 TL iken, bugün 50 TL. Hemen hemen her eşyada fiyat artışı yaşandı. Kap kaşığından tutun halısına kadar. Fiyatlar ikiye katlanmış durumda. İtfaiye pazarında 10 TL’ye yediğimiz ekmek arası köfte bile 20-22 TL olmuş durumda.  Her şey ikiye katlanırken, maalesef gelirler sabit duruyor” dedi. 

“TARLADAKİ DOMATESİNİ SATIP ÇOCUĞUNU OKUTMAYA GETİREN VELİLERİMİZ VAR”

Uslu, “İş bulunmuyor, çalışılmıyor veya ücretler düşük. Memlekette ara eleman sıkıntısı var. Mesela bir kombi taktıracaksınız kombici gelip takardı ya da bir çilingir aynı şeyi yapıyordu. Ara eleman kaynağını kendimiz hallediyorduk ama Suriyeli, Iraklı ustalar türedi. Gelip bu işi 100 TL’ye yapıyorlar. Bu da ciddi bir milli gelir kaybına sebep oldu. Dün Aksaray’dan referansla bir amcamız torununu Ankara’ya getirdi. Torunu Siyasal Bilgiler Fakültesini kazanmış. Kümesteki 4 kazı ve tarladaki domatesleri satarak Ankara’ya çocuğunu okutmaya getirmişler. İkinci bir el buzdolabı alamadığını söyledi. Buraya geldi biz de yardımcı olduk. Cebeci’de kömürlük gibi bir eve 1100 TL vererek tutmuşlar. İki kişi kalacaklarmış. Vatandaş, tarlasından sattığı ürün ile çocuğunu okutmaya gönderiyor. Çünkü kendi çektiği çilenin aynısını çocuğunun çekmesini istemiyor. Bu tarz dramalar ile karşılaşıyor ya da yaşıyoruz” şeklinde konuştu. 

“ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞAN BİRİSİNİN SIFIR BUZDOLABI ALMASI MÜMKÜN DEĞİL”

Burada ekonomiyi, insanların alım gücünü gerçek bir şekilde gözlemleme fırsatı bulduklarını söyleyen Uslu, pandemiyle birlikte İtfaiye Meydanı’nda yerini satan birçok esnafın olduğuna vurgu yaptı. Uslu, “Elektrik veya doğalgaz faturasını ödemek için masasındaki telsiz telefonu ya da evinden getirdiği eşyayı satan esnafımız oldu. Pandemide bunları yaşarken, okulların açılması ve öğrencinin Ankara’ya gelmesiyle birlikte ciddi bir hareketlilik ve talep yaşandı. Çünkü alım gücü olmadığı için sıfır el eşya almak oldukça zor. Sıfır el eşya alamayan öğrenciler ve aileler daha uyguna ve ucuza olan İtfaiye Meydanı’na yöneliyor. Asgari ücrete çalışan veya 5 bin TL maaş alan bir vatandaşın 3500 TL’ye sıfır bir buzdolabı alması mümkün gözükmüyor” dedi.  

“ULUS’TA O KADAR ÇOK YAPI YIKILDI Kİ BU YIKIMLARA ANLAM VERMEK İMKANSIZ”

İtfaiye Meydanı Yardımlaşma ve Yaşatma Derneğinin faaliyetlerine devam ettiğini hatırlatan Uslu, “İtfaiye Meydanının acilen kamulaştırma sorunu var. Danıştay üst kurumundan yürütmeye durdurma kararı aldık. Muhtemelen kurum bunu temyize gönderdi ve oradan karar bekleniyor. Bizim için burada, hazine arazisinin üzerinde 180 bin TL harcanarak 44 tane dükkan yapıldı. Burada ticari faaliyetlerini yürüten kat maliklerini geçici olarak oraya taşıyacaklar. Bir de buranın esnafı için Yeni Ziraat Mahallesinde, Mevki Hastanesinin arka tarafında 167 dükkanlık AVM ya da çarşı yapılıyor. Son görüşmelerimizde TOKİ bize; biz burayı mahkeme yoluyla olmasa bile sizin rızanızı alarak sizinle el sıkışacağız diyerek irade gösterdiler. Ulus’ta o kadar çok yapı yıkıldı ki bu yıkımlara anlam vermek imkansız. İller Bankası’ndan tutun, 7 kere sit alanı ilan edilmiş taş binaya kadar Cumhuriyetin bütün tarihi binalarını bir bir yıktılar. Şimdi de buraya hal binası yaptılar bizi geçici istihdam edip orada ticaretimizi yapmaya çalışacağız. Hukuki süreç ne gösterir, İtfaiye meydanında 12 parsel üzerinde 720 paydaş var. Onların iradesi ne yönde gelişecek zamanla hep birlikte göreceğiz” ifadelerini kullandı. 

“BURADAKİ TİCARET BUGÜN AL-BUGÜN SAT MANTIĞINDAN İBARETTİR”

Buraya gelen müşterilerin iki özelliği olduğunu kaydeden Uslu konuşmasına şu şekilde devam etti: “Birincisi parayı çok sevenler gelir. İkincisi de hakikatten parası ile imkanları çok sınırlı olanlar gelir. Bu parası ve imkanları çok sınırlı olanlara zaten esnafın bir hoşgörü ve müsamahası var. Bir de İtfaiye Meydanının doğal, ticari yapısında çok düşük karlarla satış yapmak var. Burada ticaret gündelik düşünülür. Esnaf bir buzdolabını gidip adresinden günlük alır, siler süpürür ve iki gün içerisinde 100 TL kar ile ürünü satmaya çalışır. Çünkü fiziki olarak alanımız çok mal depolamaya veya saklamaya uygun değil. Burada en güzel ticaret bugün al, bugün sat mantığından ibarettir. Bir ürün çok düşük kar ile alınıp aynı düşük kar ile satılır. Dolayısıyla dar gelirliye yardımcı olmak ve bütçesine uygun bir şeyler sunmak İtfaiye Meydanının doğasında var. Onun için öğrenciyi de dar gelirli insanımızı da kucaklıyoruz. Ben Önder Mahallesi çocuğuyum. Yokluk içinde büyüdüm. Mağduriyetin, dar gelirliliğin ne olduğunu bildiğimiz için ona göre gelen insanımızı hoşgörü ile karşılayıp hoşgörü ile kucaklıyoruz. 

“ÖĞRENCİ YOĞUNLUĞU NEDENİYLE PAZAR GÜNÜ DE ÇALIŞTIK”

“Burası şuanda öğrenci pazarına dönüşmüş durumda. Okulların açılmasıyla birlikte Pazar günleri bile çalışmaya başladık. Gelen öğrencilerin ev bulma sıkıntısı yaşadığını gözlemliyoruz. Öğrencilerin hemen geldiği gibi düzenini kurmak istediğini görüyoruz. Gayet haklı olduklarını da biliyoruz. Buraya gelerek gözümüzün önünde tuttuğu eve eşya alabilmek için yüksek faizle bankadan para çekenler bile oldu. Boş olan evlerin de mülteciler tarafından doldurulduğunu herkes biliyor. Yurt sayımız çok arttı deniliyor evet yurt sayımız arttı. Fakat diğer alanlara ayrılan bütçenin yanında yurtlara ayrılan bütçe çok düşük kalıyor. Öğrenci artışına paralel bir yurt artışı yok. 10 bin öğrenci varsa ve 3 bin öğrenciye yurt yapıldıysa 7 bin öğrenci açıkta demektir. Bu 7 bin öğrenci imkansızlıklar içinde okumaya barınmaya çalışıyor. Okullar açıldığında biz bu durumu İtfaiye meydanında çok net olarak görebiliyoruz. Bunların merkezi bir biçimde alt yapısının hazırlanması gerekilirken, daha mega projelere yatırım yapılması bu memleketin belini büken, sosyal dokuyu bozan ve bu memleketin taşı toprağı olan gençlerimizin mağdur olmasına neden oluyor.”

Editör: TE Bilisim