Yazı da kullandığım başlıkla başlayalım. Başlık; ‘olan biten her işi, başka biçime sokmak elimizde olmadığına göre, iyiye yormak gerekir, bu insanı kötümser olmaktan kurtarır’ anlamında kullanılan bir cümledir. Genelde hayata geniş bakamıyoruz. Nerede ne yediğimizi, saat kaçta online olduğumuzu, gündeme dair ne düşündüğümüzü, lüzumlu lüzumsuz çoğu şeyi biliyoruz ama hayata geniş bakamıyoruz. Umut ettiğimiz veya hayal kırıklığıyla derinden yaralandığımız olayların sonrasını kestiremiyoruz. Biraz sonra ne olacağını bilmiyoruz, hayatta bundan daha heyecan verici bir şey bilmiyorum. Hal böyleyken karamsar veya bunalımlı olmak tamamen sana kalmış. Kim bilir, hayaliyle yanıp tutuştuğun o otomobil belki tabutun olacaktır. Olur ya, değersiz hissetmene sebep olan o başarısızlık, başka zaferlerin ilk butonuna basılmasıdır. İş yerinde haksızlığa karşı dilsiz şeytan olup susmadın diye kovulmanla sonuçlanmış o duruşunun, ileride hayat arkadaşın olacak insana "işte bu benim eşim" dedirttiğini belki yıllar sonra öğreneceksindir. Her işte bir hayır mı var? Sorusu için aşağıdaki hikayeyi okuyarak siz karar verin.
Afrika’nın uzak bir ülkesinde bir zamanlar hüküm süren bir kral vardı. Kralın çocukluktan beri birlikte büyüdüğü hiç yanından ayırmadığı bir dostu vardı. Bu dostu iyi veya kötü her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi: Bu işte de bir hayır var! Bir gün kralla dostu ava çıktılar. Kralın dostu tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir hata yaptı. Kral da ateş ederken tüfek geriye doğru patladı. Kralın başparmağı koptu. Kral acı içindeyken dostu her zamanki sözünü söyledi:
Her şeyde bunda da bir hayır var! Kral öfkeyle bağırdı: Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun, başparmağım koptu? Dostuna çok kızdı ve arkadaşını zindana attırdı. Bir sene sonra, kral uzak bir bölgede birkaç adamıyla avlanıyordu. Avlandıkları bölgede yamyamların kabilesi vardı. Kralı ve adamlarını yakalayıp ele geçirdiler ve köylerine götürdüler. Köyün meydanındaki direğe bağladılar, yakmak için odun yığdılar. Bu esnada kralın başparmağının olmadığını fark ettiler. Bu kabile, uzuvlarından biri eksik olan insanı yediklerinde başlarına kötü olaylar geleceğini düşündüklerinden yemiyordu. Bu nedenle, kralı serbest bıraktılar. Diğer adamları ise yakıp yediler. Kral sarayına döndüğünde, kopuk parmağı sayesinde kurtulduğunu anladı. Dostu haklı çıkmıştı. Hemen pişmanlıkla dostunu kapattığı zindana koştu. Dostunu zindandan çıkardı ve başından geçenleri anlattı.
Haklıymışsın dostum! Parmağımın kopmasında bile bir hayır varmış. Seni zindana attığım için özür diliyorum. Yaptığım haksızca ve kötü bir şeydi. Hayır, beni zindana atmanızda da bir hayır var. Delirdin mi? Seni bir sene boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir. Düşünsene, zindanda olmayıp da seninle birlikte avda olsaydım ne olacaktı… Hayat akarken, iyi ve kötü birçok olay gelir başınıza, hayat o an göstermese de hayrını, gelse de başınıza türlü türlü sıkıntılar sonra anlarsınız ki her şeyde bunda da bir hayır vardır.