Haber: Türkan ÇATAL YILDIZ

Türkiye’nin güneyini etkisini altına alan orman yangınlarını söndürme çalışmaları devam ediyor. Orman yangınlarının başladığı günden bu yana birçok ağaç, ev kül olurken sayısız hayvan da ya kurtarıldı ya da yangınların arasında can verdi. Orman yangınlarında yaralanan hayvanların tedavisi ve nakilleri ile ilgilenen Kubilay Çaparoğlu, 20 kaplumbağayı kurtardıklarını belirterek, “Yaklaşık 40 küçükbaş, 10 büyükbaş hayvanın yanıklarını tedavi ettik. Bunun haricinde sincap, karga gibi hayvanların da tedavisi ile ilgilendik. Yani zor durumdaki hayvanların ‘yaralarını’ sardık.” dedi.

İzmir’de Pet Taksi ile şehiriçi ve şehirlerarası hayvan taşıma hizmeti veren Kubilay Çaparoğlu Marmaris, Köyceğiz, Milas ve Çine’de çıkan orman yangınlarında gönüllü olarak yaralı hayvanların bakımlarıyla ilgilendiklerini belirtti. 9 kişilik bir grupla hizmet verdiklerini ifade eden Çaparoğlu, “Elimizde veteriner hekimi malzemelerini de bulundurduğumuzdan özellikle mağdur olan evsiz kedi köpek gibi hayvanlar ile büyükbaş, küçükbaş hayvanların bakımları ile ilgilendik” dedi.

“9 KİŞİLİK GRUPLA YARALI HAYVANLARIN TEDAVİSİNİ YAPTIK”

Esasında emekli polis memuru olduğunu ifade eden Kubilay Çaparoğlu, emekli olduktan sonra pet taksi hizmeti vermeye başladığını söyledi. Çaparoğlu, Marmaris yangınları devam ettiği sırada hayvan nakili yaptığı için bölgeyi de iyi bildiğini ifade ederek yardım amaçlı yangın bölgelerine gittiğini söyledi. Ekiplerinin 9 kişiden oluştuğuna değinen Çaparoğlu, “Ekibimizde yer alan gönüllülere isimlerini söylemek gerekirse Kiko Veteriner Kliniği, Rais Your Paw isimli Türk ama İsviçre’de yaşayan dernek gönüllüleri ve İpek Atay’dan oluşan bir gruptuk. İçimizde veteriner hekimler de yer alıyordu. Marmaris, Köyceğiz, Milas ve Çine’de elimizde veteriner hekimi malzemelerini de bulundurduğumuzdan özellikle mağdur olan evsiz kedi köpek gibi hayvanlar ile büyükbaş, küçükbaş hayvanların bakımları ile ilgilendik. Eğer ki tedavisiyle ilgilendiğimiz hayvanın taşınması gerekiyorsa daha büyük donanımlı araçlar ile yaralı hayvanların bakımlarını üstlendik.” dedi.  

“Grup arkadaşlarımızla verdiğimiz mücadelede 20 tane kaplumbağa kurtardık” ifadelerini kullanan Çaparoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kaplumbağalar yavaş oldukları kadar zeki hayvanlar. Yakınlarındaki sulama kanallarına girerek hayatta kalmayı başarabilmişler. Biz de sulama kanallarındaki kaplumbağaları kurtararak tekrar doğayla buluşmalarını sağladık. Tedavi edebildiklerimizi biz ettik, yarası ağır olanları veteriner hekimlere gönderdik, daha iyi olanları da yangın olmayan bölgelerde doğa ile buluşturduk. Yaklaşık 40 küçükbaş, 10 büyükbaş hayvanın yanıklarını tedavi ettik. Bunun haricinde sincap, karga gibi hayvanların da tedavisi ile ilgilendik. Yani zor durumdaki hayvanların ‘yaralarını’ sardık. Bunun yanı sıra yardıma ihtiyacı olan insanlara maddi, manevi desteklerde bulunduk. Elimizden gelen birçok şeyi yaptık diyebilirim.”

“BÖLGEDE ORGANİZASYON BOZUKLUĞU ÇOK”

Yangın bölgelerinde kamp kurarak yardıma ihtiyacı olanlara ulaşmak istediklerine değinen Çaparoğlu, “Fakat fark ettik ki sivil toplum kuruluşları bizimle ilgilenmeye başladılar ve bize de bir şeye ihtiyacımızın olup olmadığını sordular. Yani yardıma koşanlara yardım etmek isteyen de çok fazlaydı. Çok acı ama şunu da söylemek gerekiyor ki insanların birçok kuruma güveni kalmamış. Bundan dolayı yangın bölgelerinde bizim gibi gönüllülere ya da sivil toplum kuruluşlarına güven daha fazlaydı. Sivil toplum kuruluşları da bunun farkında olduğu için yangın bölgelerinde tüm güçleriyle çalışmaya başladılar, çok da iyi niyetliler fakat bu da zamanla beraberinde organizasyon bozukluğunu getirdi. Organize olamayınca da karışıklık çok fazla oldu. Örneğin yanık kremine ihtiyaç varken çok sayıda pet şişe su gelmişti” dedi.

“Yangın bölgelerine akla hayale gelmeyecek konuda yardımlarda bulunuldu. Oradaki ihtiyaçların bir plan dahilinde değerlendirilerek gelen yardımların dağıtımı yapılabilir. Yangın olan bölgeler boşaltıldı ve toplanma alanına gelen yardımlar konumlandırıldı. Gelen yardımların her biri ihtiyaca yönelikti fakat bir süre sonra fark edildi ki yangın söndürme tüpüne olan ihtiyaç arttı. Yani kesinlikle şu konuda eksik vardır diyemiyorum. Çünkü her saniye yangın bölgelerinde başka bir şeyin eksikliği ortaya çıkıyor. Organizasyon bozukluğundan dolayı nerede ne eksiğin olduğu da tam olarak tespit edilemedi.”

Yangın söndürme yardımlarına da katıldığına değinen Çaparoğlu gözlemlerine ilişkin şunları ifade etti: “Uçakla ya da helikopterle yangını söndürme söz konusu değilse bir süre sonra aynı yerde yangın yeniden başlayabiliyor. Yani aynı noktada ben yangının 3 kez başladığına şahit oldum ve en son yandığında da o bölge komple yandı. Bunun nedeni de yangın uçağının o bölgelere ulaşmamasından kaynaklandı. Ben hiçbir siyasi görüşe sahip olmayan bir insanım ve şunu diyebilirim ki yangın uçağı eksikliğinden dolayı benim bulunduğum bölgeler tamamen yandı. Çünkü coğrafi olarak insanların müdahale edemeyeceği yerlerde yangınlar çıkıyordu. Sürekli kül yağıyordu Marmaris’te.”

“STK’LARIN BÖLGEYE ALINMAMASI HAYVAN ÖLÜMÜNÜ ARTIRACAK”

Alınan son kararla sivil toplum kuruluşu gibi örgütlerin yangın söndürme bölgelerine alınmamasına ilişkin konuşan Çaparoğlu şunları söyledi: “Hafta sonu Çine’deki yangına gittik ve oraya da hiçbir sivil toplum kuruluşunun Çine’ye alınmadığını gördük. STK’lar bölgeye alınmalı, fakat STK’ların da organize olması gerekiyor. Yangın bölgesinde sosyal medya hesabındaki takipçi sayısını artırmak için video çeken insanlara da rastladık. Bu örnek üzerinden konuşacak olursak devletin buraya biz müdahale edeceğiz söylemi de bu noktada doğru olabilir. Fakat insanların devlet kurumlarına güveninin kalmadığına yangın bölgelerinde şahit oldum. Gönüllüleri bölgeye almamak yerine yapılabilecek şeyler belliydi esasında. Yangın bölgesinden güvenli bir bölgeye toplumsal yardım ya da yangın gibi konularda bilgili olan insanlar konularak gönüllü insanların bölgede organize olmaları sağlanabilirdi.”

“Sivil toplum kuruluşlarının yangın bölgelerine alınmamaları o bölgedeki yaralı hayvanların ölmelerine neden olacak ya da onların kurtarılmasını engelleyecek. Az önce Çine’deki yangın bahsetmiştim ve o bölgede sadece 1 tane veteriner hekim vardı. O kişi kocaman bölgedeki yaralı hayvanlara nasıl yetişecek? Çok az sayıdaki kişinin oradaki hayvanlara yetişmesi imkânsız. Sivil toplum kuruluşları ile ortak hareket ediliyor olsaydı eğer çok daha iyi şeylerin ortaya çıkacağına emindim.”

“DOĞAL AFETLERLE BAŞ ETMENİN YOLLARI ARANMALI”

Çaparoğlu, “Ben İzmir depremini de yaşadım ve 1 ay sonra orada yaşananların çoğu unutulacak, mağdur olanlar mağdur olarak kalmaya devam edecek” ifadelerini kullanarak konuşmasına şöyle devam etti: “Örneğin Marmaris’te Osmaniye diye bir köy var ve bu köydeki insanlar arıcılık yapan insanlar. Fakat şu an arıcılık yapacakları çam ağaçları kalmadı. Bölgedeki insanın yorumu ise ilerde kendi bölgelerinden içgöçün yaşanacağına ilişkin. Hayvancılık yapanların hayvanları ahırda yandı örneğin, o insanlar bundan sonra nasıl geçinecekler? Bu yüzden o insanlar için geçici çözümlerin üretilmesi gerekiyor.”

Çaparoğlu son olarak şunları söyleyerek sözlerini sonlandırdı:

“Maalesef Türkiye doğal afetlerde yetersiz kaldı. Bu eksikliği de sivil toplum örgütleri kapatmaya çalışıyor fakat onlar da organizasyon bozukluğu yaşıyor. Bu yüzden ya sivil toplum kuruluşlarına yetki verilmeli ya da devlet tek başına doğal afetler konusunda yeterli gelmenin yollarını aramalı. Eğer bunlar olmazsa kaybetmeye devam edeceğiz anlamına gelir bu.”

Editör: TE Bilisim