Dünyanın en büyük sorunları arasında yer alan hava kirliliği Türkiye’nin de en büyük çevresel sorunları arasında yer alıyor. Hava kirliliğinden dolayı her yıl binlerce insan hayatını kaybederken uzmanlar pandemi ile evde daha fazla vakit geçirildiğinden dolayı hava kirliliğinin azaldığını belirtiyor. Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Buket Atlı ise Türkiye’de Covid-19 krizine bağlı olarak 2020 yılında, fosil yakıt kullanımının ve dolayısıyla hava kirliliğinin azalması sonucunda 376 erken ölümün önlenmiş olduğunu ifade ediyor.

Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Buket Atlı, Türkiye’nin ve Ankara’nın hava kirliliğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Pandemiden dolayı hava kirliliği oranında azalma olsa da hava kirliliğine neden olan kömürlü termik santraller kapatılmadığı sürece kirlilik oranının artacağını ifade etti. Atlı, Ankara’nın hava kirlilik oranına ilişkin ise, genel kirlilik düzeyinin sınır değerlerin üstünde seyrettiğini ve Ankara için PM10 kirliliğinin önemli sağlık sorunlarına yol açabileceğini söyledi.

Öncelikle hava kirliliği nedir? Gözle görebilir miyiz?

DSÖ’ye göre iç ve dış ortam hava kirliliği, her yıl sekiz milyon erken ölüme yol açıyor. Dünyadaki her yedi çocuktan biri, DSÖ’nün önerdiği değerlerin üzerinde kirli hava soludukları yerlerde yaşıyor.

Öncelikle hava kirliliğinin ne olduğunu incelersek, kaynaklarını ve sağlık etkilerini daha iyi anlayabiliriz. Havadaki gazlar ve asılı duran katı ve sıvı halindeki gaz karışımının içerisinde insan sağlığına zararlı kimyasalların ağırlıkta olmasına hava kirliliği diyoruz. Hava kirliliğini bazen sis ve koku gibi özelliklerinden dolayı duyularımızla anlayabiliriz. Bazen de gözle görünmeyen saç telinin 30’da biri kadar olan ince partikül maddelerden (PM2.5) kaynaklandığından anlamamız mümkün olmayabilir. Bu sebeple hava kirliliğine “Sessiz Katil” diyoruz.

Hava kirliliği ve iklim değişikliğinin ikisi de temel olarak insan faaliyetlerinden, hatta çoğunlukla fosil yakıt tüketiminden kaynaklanan, ekonomik, sosyal ve sağlık boyutları da olan yüzyılın en büyük çevre sorunları.  Sadece karbondioksit değil partikül madde gibi diğer hava kirleticileri de atmosferde bir tabaka oluşturarak yeryüzünde ısıyı tuttukları için ikinci bir sera etkisine sebep olurlar. Bu nedenle, yakın zamanda Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ile İklim ve Temiz Hava Koalisyonu (CCAC) gibi uluslararası kuruluşlar hükümetlere iklim değişikliği ve hava kirliliği krizlerinin birlikte ele alınması için çağrıda bulundu.

“ANKARA’DA HAVA KİRLİLİĞİ SAĞLIK SORUNLARINA YOL AÇABİLİR”

Ankara’da hava kirliliği oranı nasıl? Ankara’da hava kirliliğini en çok yaşayan bölgeler nereler?

2016-2018 yılları arasında Ankara ili hava kalitesi ortalaması 60 μg/m3 civarındaki yüksek seviyelerde seyrederken, 2019 yılında 45 μg/m3 seviyesine hızla inmesi yanıltıcıdır. 2019 yılında Ankara’da yeterli ölçüm yapılan istasyon sayısı oldukça yetersizdir. Bu nedenle, Ankara ilinin son 4 yılda hava kalitesinin iyileşip iyileşmediği ile ilgili güvenilir yorum yapılamamaktadır. Ayrıca nüfusun çoğunun yaşadığı Çankaya ve Keçiören ilçelerine dair veri olmadığından, kaç kişinin kirli havaya maruz kaldığını da tam olarak bilemiyoruz. 

Ankara Tabip Odası tarafından 2019 yılında yayınlanan raporda, Ankara’da hava kirliliği kaynaklarının esas olarak ulaşım ve ısınma olduğu belirtilmektedir. Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz tarafından yapılan, Ankara’da Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı’ndan elde edilen 5 yıllık PM10 ölçümleri analizine göre; 2013 yılı sonrası düşüş eğilimi 2015 ve sonrasında tersine dönmeye başlamıştır. Veriler, istasyonlara göre bazı farklılıklar olmakla birlikte genel kirlilik düzeyinin sınır değerlerin üstünde seyrettiğini ve Ankara için PM10 kirliliğinin önemli sağlık sorunlarına yol açabileceğine işaret etmektedir.

“HAVA KİRLİLİĞİNİN AZALMASI SONUCUNDA 376 ERKEN ÖLÜM ÖNLENDİ”

Bir yıldan fazla süredir korona virüs pandemisi ile yaşıyoruz. Bu süreçte tüm dünya evde vakit geçiriyor. Türkiye ve Ankara özelinde düşünecek olursak pandemi hava kirliliğini nasıl etkiledi? Bir azalma söz konusu mu?

Ocak 2020’de kapanan kömürlü termik santraller ve karantina nedeniyle azalan trafik sebebiyle bazı illerde hava kalitesi iyileşmiş olsa da yeterli yapısal önlemler alınmadığı için kirlilik Haziran itibarıyla tekrar artmaya başladı. Geçici izinler ve ek sürelerle çevre ve halk sağlığı için yatırımlarını tamamlamadan tekrar açılan santraller hala çalışıyor. 2020’deki gibi iyileşen bir hava kalitesi görmek istiyorsak, çevre yatırımlarını tamamlamadan faaliyet gösteren santralleri durdurarak işe başlayabiliriz.

Türkiye’de Covid-19 krizine bağlı olarak 2020 yılında, fosil yakıt kullanımının ve dolayısıyla hava kirliliğinin azalması sonucunda 376 erken ölüm önlenmiş durumda. Önlenen erken ölüm rakamlarında araştırmada incelenen 37 ülke arasında 20. sırada. Alınan önlemler sonucunda en fazla ölümün engellendiği ülkeler ise 5 bin 546 ile Almanya ve 4 bin 706 ile Polonya.

Türkiye’de kirliliğin ana kaynaklarının arasında 30 yılı aşkın süredir çalışan ve ekonomik ömrünü doldurmuş, ancak çevre yatırımlarını hala tamamlamamış kömürlü termik santraller yer alıyor.  Tanınan muafiyetler, geçici izinler ve ek süreler sayesinde Çanakkale, Kütahya, Manisa, Muğla, Zonguldak, Kahramanmaraş, Sivas ve Muğla illeri başta olmak üzere Türkiye’nin pek çok yerindeki termik santraller havayı kirletmeye devam ediyor. HEAL tarafından açıklanan bir rapora göre; Türkiye’de her gün 13 kişinin ölmesine sebep olan bu santrallere karşı bahsi geçen illerdeki çevre kuruluşları tarafından muafiyetlerin uzatılmaması için 2019 yılında başlatılan ve 105 bin kişiye ulaşan imza kampanyası santraller hala çevre yatırımlarını tamamlamadıkları için devam ediyor. Türkiye’deki kömürlü termik santrallerin; kimsenin istihdam sorunu yaşamayacağı adil bir geçiş planı ile emekli edilmesi ve gerekli yatırımlarını yapmadan çalışmalarına izin verilmemesi çağrısı yapıyoruz.

Kara Rapor 2020’de Türkiye’nin dört yıllık hava kirliliği ve bu kirlilikten kaynaklanan önlenebilir can kayıpları verilerine yer verdiniz. Türkiye’de il bazında hava kirliliğini nasıl özetlersiniz?

Kara Rapor 2020: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri’ raporuna göre, 2019 yılında hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü kılavuz değerine indirilseydi tüm ölümlerin %7,9’u (31.476 ölüm) ve 2018 yılındaki tüm ölümlerin %12,13’ü (45.398 ölüm) önlenebilirdi. Temiz Hava Hakkı Platformu üyelerinden Yuva Derneği temsilcisi Dr. Pınar Özfırat ‘COVID-19 virüsü pandemisi sürecinde, uzun süre kirli hava soluyan kişilerde oluşan kronik hastalıkların enfeksiyonlara zemin hazırlayarak ne kadar büyük bir sağlık tehditi oluşturduğunu bir kez daha yakından gördük. Bazı illerimizde, 2016’dan beri hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün yıllık sınır değerlerinin 4-6 katına kadar çıkıyor. 2020 yılının ilk altı ayında kapanan kömürlü termik santraller ve karantina nedeniyle azalan trafik sebebiyle bazı illerde hava kalitesi iyileşmiş olsa da, yeterli yapısal önlemler alınmadığı için kirlilik Haziran itibarıyla tekrar artmaya başlamıştır’ diye belirtiyor.

Hava kalitesini iyileştirmek için Platform olarak önerileriniz neler?

Türkiye’de hava kalitesinin kalıcı olarak iyileştirilmesi için acilen,

Tüm hava kalitesi ölçüm istasyonlarının veri kalitesinin arttırılması, İnce partikül madde (PM2.5) kirleticisinin tüm iller ve tüm istasyonlarda ölçülmesi, Ulusal sınır değerleri içeren mevzuat düzenlemeleri yayınlanması, Halk sağlığını merkeze koyan, sürdürülebilir istihdam ve krizlere karşı dayanıklı modeller oluşturmayı amaçlayan ekonomik toparlanma paketleri oluşturulması gerekiyor.

Temiz Hava Hakkı Platformu olarak, sağlıklı bir çevrede yaşamanın en temel şartlarından birisi olan hava kalitesini kalıcı olarak iyileştirebilmek için yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde tüm ilgili ve yetkili kurum ve kuruluşları işbirliği yaparak 2021 yılında acilen harekete geçmeye davet ediyoruz.

(Türkan ÇATAL YILDIZ)