Haber: Kadir Gürhan Dünya Gıda Günü’ kapsamında Özel TURSAB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde, Şeker-İş ve TURSAB okulları öncülüğünde bir araya gelen öğretmen ve öğrenciler, yaptıkları yemeklerle gıda israfına ve kaybına dikkat çektiler. Türk mutfağından yemeklerin pişirildiği, şeker pancarından tatlıların yapıldığı etkinlikte konuşma yapan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, 16 Ekim Dünya Gıda Günü kutlamalarına rağmen dünyada halen gıda konusunda ölçüsüz ve dengesiz bir gidişin hüküm sürdüğünü söyledi. 147 üye ülkenin ortak kararı ile her yıl 16 Ekim tarihinin Dünya Gıda Günü olarak kutlandığını belirten Gök, “16 Ekim günü aslında bir kutlama programından çok, yaklaşan tehlikeleri öngörme ve tedbir alma günü olmalıdır. Bugün Dünya pancar şekeri üretiminde yüzde 6,6’lık pay ile pancardan şeker üreten ülkeler arasında önemli bir konuma sahip olan Türkiye, ülkemizde girdi fiyatlarındaki yüksek artışlar gözetilerek prim ve destekleri artırmaz ve üreticilerini koruma altına almaz ise bu gidişle şekerde üstünlüğünü kaybetmeye adaydır” şeklinde konuştu.  Gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde israfla mücadele etmek ve ilgili tüm tarafları bilinçlendirerek toplumsal farkındalık düzeyini artırmanın hedeflendiği etkinliğe Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, TÜRSAB Eğitim Genel Koordinatörü Nuri Uygun, Şeker-İş üyeleri ve birçok öğretmen ile öğrenci katıldı. “TÜRKİYE PRİM VE DESTEKLERİ ARTIRMAZ VE ÜRETİCİLERİNİ KORUMA ALTINA ALMAZ İSE ŞEKERDE ÜSTÜNLÜĞÜNÜ KAYBETMEYE ADAYDIR” ‘Aslında bu anlamlı günde konuşmama savaşların, felaketlerin, açlığın, sefaletin hüküm sürmediği bir yüzyıl dünyasını güzel cümlelerle, övgü dolu sözlerle anarak başlamak isterdim’ diyen Gök, “Ancak, yaşamakta olduğumuz 21. yüzyıl, tıpkı 20. yüzyıl dünyasının bir devamı niteliğinde felâketlerin, savaşların ve buna bağlı göçlerin yanı sıra; başta covid-19 olmak üzere dünyanın kaderini değiştiren çok önemli olaylara, dönüşümlere ve her alandaki baş döndürücü gelişmelere sahne olmaktadır. En başta kaynaklar ve üretim arasındaki dengenin bozulması ve refahın eşit olarak paylaşılamaması; Temel insan haklarından biri olan sağlıklı beslenme imkânının insanlar için yeterli düzeyde sağlanamaması, açlık ve yetersiz beslenmenin olduğu kadar dünya üzerindeki diğer temel sorunların da ana kaynağını teşkil etmiştir. Bunun en bariz örneği yüksek katma değer, yüksek istihdam ve hayvancılığın gelişmesindeki rolü ile tüm dünyada stratejik önemi olan Şeker pancarından üretilen şekerdir. Bugün Dünya pancar şekeri üretiminde yüzde 6,6’lık pay ile pancardan şeker üreten ülkeler arasında önemli bir konuma sahip olan Türkiye, ülkemizde girdi fiyatlarındaki yüksek artışlar gözetilerek prim ve destekleri artırmaz ve üreticilerini koruma altına almaz ise bu gidişle şekerde üstünlüğünü kaybetmeye adaydır” şeklinde konuştu. “DÜNYADA AÇLIKTAN ETKİLENEN KİŞİ SAYISI 1 MİLYAR SINIRINA DAYANDI” Gıda güvencesinin sağlanamadığı bir dünyada, adil ve demokratik bir düzen içinde yaşayabilmenin hayal olduğuna vurgu yapan Gök, “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü(FAO) tarafından hazırlanan Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenme Raporu ne yazık ki iç açıcı değildir. Rapora göre Dünyada açlıktan etkilenen kişi sayısı 1 milyar sınırına dayanmıştır. 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 14 milyara ulaşacağı hesap edilerek daha karamsar tablolar şekillenmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerin çöplüklerine atılan yiyecek maddelerinin, dünyada açlıktan ölen insanların 15 katını besleyecek miktarda olması bir tarafta israfın, diğer tarafta da açlığın korkunç boyutunu ortaya koymaktadır. Bu acı gerçekler ışığında Dünya Gıda Günü kutlamalarına rağmen dünyada halen daha ölçüsüz ve dengesiz bir gidiş hüküm sürmektedir. Bu sebeple 16 Ekim günü aslında bir kutlama programından çok, yaklaşan tehlikeleri öngörme ve tedbir alma günü olmalıdır. Bu manada, Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından 2022 yılının Dünya Gıda Günü teması “KİMSEYİ Arkada Bırakma” sözü, her yönden düşündürücü olduğu kadar her ülkenin şapkasını çıkartıp önüne koyması açısından da tüm insanlığa bir çağrıdır” ifadelerini kulandı. “YENİLENEBİLİR BİR DÜNYAYI HEP BİRLİKTE YENİDEN İNŞA EDEBİLİRİZ” ‘Geleneksel karakterimizi oluşturan Türk Mutfağının, Türk sofralarının atıksız özelliği mutlaka üzerinde durulması ve yaygınlaştırılması gereken bir konudur’ diyen Gök konuşmasına şu şekilde devam etti: “Sizler de bilirsiniz ki, Müslüman-Türk geleneğinde ekmek, hatta kırıntısı bile bir nimettir. Yere düşen bir ekmeği yerden alıp öptükten sonra başına koyan bir millet geleneğine sahip olarak bu anlayıştan ötürüdür ki; Türk anası, kızı, gelini, sofradan artan yiyecekleri hiçbir zaman çöpe atmamış, farklı şekillerde değerlendirmişlerdir. İnanıyorum ki sizler de buralardan almış olduğunuz eğitimlerle mezun olduktan sonra gerek aile hayatınız, gerekse iş yaşamınızda gıda israfının önlenmesine yönelik büyük katkılarda bulunacak, bu konuda toplumun bilinçlenmesi adına gayret göstereceksiniz. Zengin coğrafyası ve toprağına insan eksen biter denilen Türkiye olarak bizler de sorumluluğumuz gereği küresel gıda güvenliği açısından çok önemli bir yere sahip olan aile çiftçiliklerini ve bu bağlamda küçük üretici dediğimiz kesimlerin sayısını çoğaltabilir, bir takım desteklerle GDO'lardan arındırılmış sağlıklı gıda üretimini teşvik edebiliriz. Kısaca ne toprağı, ne ağacı, ne de taşı yiyebiliriz ama yenilenebilir bir dünyayı hep birlikte yeniden baştanbaşa inşa edebiliriz” “ÖĞRENCİLERİMİZ GIDAYA ÇOK GÜZEL BİR ŞEKİLDE ÖNEM VERİYORLAR” Etkinliğin açılış konuşmasını yapan TÜRSAB Eğitim Genel Koordinatörü Nuri Uygun ise şunları söyledi: Dünyada gıda hepimizin bildiği gibi değerlendirilemiyor. Maalesef gıda, sofralarımızdan atık olarak atılıyor ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki milyonlarca insan gıdasızlıktan ölüyorken, bazıları ise gıdaların beğendiği tarafını alarak diğerini çöpe göndermektedir. Dünya gıda günü bu duyarlılığı tüm dünyaya verebilmek ve bunu en azından başarabilmek, o aç kalan insanları da gündeme getirebilmek adınadır. Dünya Gıda Günü denilince elbette ki birçok gıdalarımız var ama biz özellikle tarım gıdalarından bahsediyoruz. Çünkü tarım gıdaları sürdürülebilir gıdalardır. Biz doğayı mahvetmezsek, doğaya gereken önemi verirsek ve tarımı sürdürülebilir şekilde insanlığın hizmetine sürebilirsek, işte o zaman sürdürülebilir gıdaya sahip oluruz demektir. Bugün ‘kimseyi arkanda bırakma’ teması var. Kimseyi arkanda bırakma onlar aç kalmasın. Sadece bizim doymamız yeterli değil. Bu durum hem dinimizde hem de insani değer yargılarıyla vurgulanmıştır. Bu nedenle okulumuz kurulduğundan beri buna önem vermektedir. Öğrencilerimiz o kadar güzel gıdaya önem veriyorlar ki yukarıda göreceksiniz; domatesten sadece salça veya domatesten sadece sos değil, evlerimizde domatesi soyarak attığımız kabukları sos haline getirdiler ve onu değerlendirerek insanlığın hizmetine sundular.”        
Editör: TE Bilisim