Dünyada birçok meslek mevcut ve her mesleğin kimine göre kolaylığı, kimine göre ise zorlukları var. Her meslek kendi çerçevesinde değerlendirildiğinde kutsaldır fakat gazetecilik mesleği bir başka kutsallık taşıyor bana göre… 

Gazetecilik mesleği kim ne nerede ne zaman, nasıl, niçin sorularının bir araya gelmesiyle 5N 1K dediğimiz kavramlardan bir araya geliyor. 

Bunlar bir haber için gereklidir çünkü gazeteci aktarmak istediği olayları tüm ayrıntısıyla vermek ister. Kafalarda soru işaretleri oluşturmak istemez. Kamuoyunu tüm hatlarıyla bilgilendirmek ister.

Bunların dışında kendisi de merak eder. Araştırmayı sever. Düşünür. Çok düşünür. Derdi yaşadığı topluma fayda sağlamaktır. Bunun için sorgular. Hatta öyle ki sorgulamak onun yaşam kaynağı haline gelmiştir. Sorgulamazsa kendini eksik hisseder. Sorgulamazsa kalemini oynatamaz.

Tek derdi insanları bilgilendirmektir. Onlarda farkındalık yaratmaktır. Onlara vatandaşlık haklarını hatırlatmaktır. Sistemden ziyade bireyi ön planda tutarak; kişilerin düşünmek, sorgulamak, hesap sormak gibi temel haklarını savunur.

Bu kutsal görevlerini yerine getirirken kimseye boyun eğmez. İnançları ve inandığı ideolojik eğilimleri ebetteki vardır! Ancak mesleki sorumluluğunu bildiği için görüşlerini hiçbir zaman mesleğinin önüne koymaz.

Gazeteci olmak zor iştir anlayacağınız. Nasıl zor olmasın ki? Mesleki sorumluluğunu bilen bir gazeteci gündemi değiştirebilir. Yapacağı sükseli bir haberle hükümetleri düşürebilir. Var olan bir meselenin üzerine giderek o meselelerle ilgili kalıcı çözümler sağlayabilir. O kadar çoktur ki yaratacağı etki, kamuya fayda oluşturabilecek her alanda kendini gösterir.

Gazetecinin bu vasıfları medyayı yasama, yürütme, yargıdan sonra 4. güç olarak konumlandırmıştır. Yani medya halk adına tüm bu erkleri sorgulayan ve denetleyen bir mekanizmadır.

Ancak bu kutsal sayılabilecek mesleği herkes aynı sorumlulukla yapmıyor maalesef ki! Gerek sistemsel sorunlar gerekse kişilerin kendi çıkarlarını ön planda tutmaları gazeteciliğin etik anlayışıyla bağdaşmayan sonuçlar doğuruyor.

Mesela gazetecilik adı altında çalışan, ancak kendilerini belli bir siyasi akımın ya da belli kesimlerin korumacılığına adamış gazetecileri bir anımsayın. Sayıları ne kadar çok değil mi? Üstelik içlerinde mesleki kariyer yapmış isimler de var. Bu insanları sürekli birilerini savunurken görebilirsiniz. Hâlbuki bu mesleğe gönül vermiş her gazetecinin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi demek var olan tüm sorunların çözülmesi demektir.

Her şeye rağmen iyi ki gazetecilik mesleği var. İyi ki bu mesleğe gönül vermiş insanlar var diyorum.

‘’Basının tam ve geniş hürriyeti iyi kullanmasının, ne derecede nazik bir vaziyet olduğunu söylemeye lüzum görmem. Her türlü kanuni kayıtlardan evvel bir kalem sahibinin ilme, ihtiyaca ve kendi siyasi telakkilerine olduğu kadar vatandaşların hukukuna ve memleketin, her türlü hususi telakkilerin üstünde olan, yüksek menfaatlerine de dikkat ve hürmet etmek manevi zorunluluğu, asıl bu mecburiyettir ki umumi düzeni temin edebilir. Bununla beraber bu yolda yanılma ve kusur olsa bile; bu kusuru düzeltecek etken ve vasıta; basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir.’’

Mustafa Kemal Atatürk.

Editör: TE Bilisim