Özel Haber: Türkan ÇATAL YILDIZ

Gazetecilik mesleğini icra edenleri onurlandırmak için 1961’den bu yana 10 Ocak günü Türkiye’ye özgü olarak Çalışan Gazeteciler Günü olarak kutlanıyor. Zor şartlar altında çalışan gazeteciler ise pandemi koşulları ve ağırlaşan ekonomik sorunlardan dolayı kolay olmayan bir süreçten geçtiğini ifade ediyor. Ankara’da sahada çalışan gazeteciler Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin fikirlerini gazetemize ifade ederken, Türkiye Gazeteciler Sendikası ise yaptığı açıklamada 10 Ocak bir mücadele günü sayılmalıdır ifadesini kullanıyor.

Türkiye Gazeteciler Sendikası, Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin açıklama yaptı.  Basın emekçilerinin sorunlarının anlatıldığı açıklamada, "Medya sektöründe işsizliğin yüzde 35’i geçtiği, adil bir ücret ve insanca çalışma koşullarından mahrum bırakıldığımız, haberlerimiz nedeniyle sansüre uğradığımız ya da otosansüre zorlandığımız, resmî basın kartına erişime engellerin devam ettiği, 34 meslektaşımızın cezaevlerinde tutulduğu, RTÜK ve BİK aracılığıyla eleştirel medya kuruluşlarının cezalandırıldığı, sendikasız-güvencesiz çalışmanın yüzde 90 civarında olduğu sektörümüzde 10 Ocak bir mücadele günü sayılmalıdır" ifadeleri kullanıldı.

'KUTLANACAK BİR ŞEY GÖRMÜYORUZ'

Basın ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığı, gazetecilerin hemen her gün adliye koridorlarında haberlerini savunmak zorunda bırakıldığı bir ortamda kutlanacak bir şey olmadığının belirtildiği açıklamada şunlara yer verildi:

"Sadece 2021 yılında; en az 130 davada 250 gazeteci haberleri nedeniyle yargılandı. En az 50 gazeteci gazetecilik faaliyeti nedeniyle gözaltına alındı. RTÜK 23’ü Halk TV’ye, 21’i TELE 1’e, 15’i Fox TV’ye, 8’i KRT’ye ve 4’ü Habertürk’e olmak üzere 71 kararla televizyonlara 21 milyon 500 bin lira idari para cezası verdi. Basın İlân Kurumu; Cumhuriyet, Evrensel, BirGün ve Sözcü başta olmak üzere gazetelere 115 gün ilân kesme cezası uyguladı. Ancak bütün bu karanlık tabloya rağmen gazeteciler örgütlenerek çıkış yolunu herkese gösterdi. Sektörde sendikalaşma oranı yüzde 8,4’e çıktı.

Sadece son bir yılda Ege İz Gazete, AFP Türkiye, Cumhuriyet gazetesi, Dokuz 8 Haber, BBC Türkiye ve AP Türkiye sendikalı işyerlerimiz arasına katıldı. FOX TV ve Halk TV işverenlerinin sendikal yetkimize yaptığı itirazlar yargıdan dönünce medyada sendikalı işyeri sayısı daha da yükselecek.”

SÖZ GAZETECİLERİN

Ankara’da yerel medyada görev alan basın mensupları ise gazetemize açıklamalarda bulundular. Ortak talepleri gazetecilik mesleğinde var olan niteliksizleşmenin son bulması iken ortak dilekleri ise gazetecilik mesleğinin daha demokratik ortamda yapılabilmesi oldu.

Salih Kaplan: “Gazeteciliğin demokrasiyi güçlendirmesi gibi demokratik alanda yaşanan gerileme de gazeteciliğin alanını ve özgürlüğünü daraltıyor. Ancak bu konuda şikayet etmeye hakkımız olduğunu düşünmüyorum. Mesleği ve meslektaşlarımızı savunarak baskıların üzerinden birlikte gelmek ve kendi özgürlük alanımızı yaratmak zorundayız. Bu, gazeteciliğin doğasında olan bir mücadele alanı.

İktidarlardan gelen baskıların yanı sıra gazeteciliğin halkla ilişkiler ile iç içe geçmeye başlamasını da tehlikeli bir durum olarak yorumluyorum. Bu fırsatın yakalanmış olmasının en temel sebeplerinden birinin gazetecilerin çalışma şartlarının giderek ağırlaştırılması ve ücretlerinin düşürülmesinin getirdiği niteliksizleşme olduğu görüşündeyim. Ayrıca mesleği, manipülasyon ve propaganda aracı olarak kullananların elinden de kurtarmalıyız.

Bütün bunlar için reçete ise, bir araya gelmek. Siyasi bağımsızlık için basın kartını verme yetkisini iktidarların elinden alıp oluşturacağımız meslek örgütüne vermeliyiz. Teknolojiye ve çağa uygun, aynı zamanda editöryal sürece müdahalesi olmayacak yeni gelir modelleri yaratmalıyız. Mesleki niteliği artıratak geliri okurdan edinmeyi yeniden düşünmeli, okurlara da haber üretiminin oldukça masraflı ve tam zamanlı yapılan bir iş olduğunu anlatarak habercileri maddi olarak desteklemeleri gerektiğini göstermeliyiz. Gazeteler mesleklerini ancak finansal bağımsızlıklarını kazandıkları zaman toplumu ve demokrasiyi ilerletebilecek nitelikte devam ettirebilirler.

Buradan meslektaşlarıma da çağrım olsun. Gelin bu 10 Ocak'ta geçmişteki kazanımları gururla anmanın yanı sıra ileride de meslektaşlarımızın gururla anacağı adımlar atalım. Haklarımız için bir araya gelelim; emeğimizi baskılardan kurtalalım. Çalışan Gazeteciler Günü kutlu olsun.

Tolga Alca: “Demokrasinin temel taşlarından olan gazetecilik mesleğinin Türkiye'deki icrası maalesef beklenilen düzeyde değil. Temel misyonu insanların haber alma özgürlüğüne yanıt vermek olan gazetecilik, siyasi ve bireysel çıkar için mesleği kirletenler tarafından vasıfsızlaştırılmaya devam ediliyor. Mesleki etik ve ilkelerden, teknik bilgilerden yoksun kişilerin gazetecilik adı altında topluma zarar vermesinin önüne en kısa zamanda geçilmelidir. Bu bağlamda işini layıkıyla yapan, mesleğin eğitimini almış, dünya görüşünü mesleğinden uzak tutabilme yetisine sahip gazetecilerin önü bir an önce açılmalıdır. Gazetecilik mesleğinin kriterleri ileri demokrasilerdeki emsalleri ile kıyaslanmalı, bir sonuca bağlanmalı ve bundan da ödün verilmemelidir. Bununla birlikte meslek dayanışması, özellikle gazeteciler açısından olmazsa olmazdır. Bu mesleğin saygınlığı yine biz gazeteciler tarafından, ortak akıl ile beklenilen düzeye ulaşacaktır. Bu vesile ile ben Çalışan Gazeteciler Günü’nün ülkemize bir ışık olmasını temenni ediyor, tüm basın çalışanlarının bu anlamlı gününü kutluyorum.

Zehra Şahindokuyucu: Öncelikle çalışan gazetecilerin yanında işsiz gazetecileri de unutmamak gerek. Gazetecilik bu memlekette herkesin sesini duyuran bir meslek grubu bu nedenle önemi azımsanmayacak kadar değerli. Fakat biz biliyoruz ki çoğu gazeteci emeğinin karşılığını alamıyor. İşte gazetecilerin emeğinin layıkıyla verildiği günlerin gelmesi dileğiyle bir 10 Ocak günü yaşıyoruz. Öte yandan basın özgürlüğü konusunda sayısal veriler maalesef ki son sırlarda olduğumuzu gösteriyor. Gazeteciler yine buruk bir 10 Ocak yaşıyor.

Alper Şaşmaz: 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü her yıl kutlanıyor ama her yıl bir önceki yıla oranla daha az gazeteci çalışabilir durumda oluyor. O nedenle şahsen ben pek kutlanabilir bir gün olarak görmüyorum bu günü. Çalışıyor olmak günümüzde maaş ve sigorta olarak anlaşılıyor ama gazetecilikte bunların da ötesinde mesleği layıkı ile yapabilmek, haber kaynaklarına rahat ulaşabilmek ve rahatlıkla yazıp fotoğraflayabilmek de işin içerisinde. Eğer bunlardan herhangi biri olmazsa, bir gazeteci sadece kağıt üzerinde rakamsal olarak çalışmış oluyor. Bu da gerçek bir çalışma mı üzerine düşünmek gerekiyor. Bunlara ek olarak maaşını zamanında alamayan veya sigortası olmayan gazeteciler de var. O nedenle bu günü kutlamak yerine tüm gazetecilere hem ekonomik hem de editöryal olarak rahat bir biçimde işlerini yapabilecekleri günler dilemek istiyorum. İhtiyacımız olan bu.