Kent Tiyatrosu, ilk sezonunu başarıyla tamamlıyor. Kurulduğu günden bu yana adından sıkça söz ettiren tiyatro topluluğu, hem sahnelediği oyunlar hem de sınavla kazandırdığı oyuncu kadrosuyla tiyatro severlerin takdirini kazandı.
Sezonun açılışını Türk tiyatrosunun sevilen komedilerinden "Vatan Kurtaran Şaban" ile yapan Kent Tiyatrosu, perdelerini coşkulu bir başlangıçla açtı. Bu keyifli komedinin ardından izleyiciyi ruhani bir yolculuğa çıkaran "Yunus Emre Bir Tasavvuf Müzikali" ile sanatsal derinliğini ortaya koydu. Ardından, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölüm başkanı Jason Hale’nin yönettiği “Yetimler” seyirciyle buluştu. Oyuncuların güçlü performansları ve müzikal yapının ustaca kurgulanması, bu yapımı sezonun en dikkat çeken eserlerinden biri haline getirdi.
Kent Tiyatrosu, ilk çocuk oyunu olan "Gergedanlar Ateş Etmez" ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda minik izleyicilere de hitap ederek sezonun kapsamını genişletti. Hem eğitici hem düşündürücü yönleriyle çocuklardan ve ebeveynlerden tam not alan bu oyun, sezon boyunca yoğun ilgi gördü.
Genç ve Yetenekli Oyuncu Kadrosu
Kent Tiyatrosu’nun en dikkat çeken yönlerinden biri ise genç ve yetenekli oyuncu kadrosu oldu. Eğitimli, donanımlı ve sahneye tutkuyla bağlı bu genç oyuncular, her performanslarında profesyonelliklerini ve yaratıcılıklarını ortaya koyarak izleyiciden büyük beğeni topladılar.
Kent Tiyatrosundan Vizyoner Yaklaşım
Sezon boyunca yalnızca yerli izleyicilere değil, uluslararası tiyatro camiasına da seslenen Kent Tiyatrosu, düzenlediği Uluslararası Tiyatro Festivali ile büyük ses getirdi. Festival, farklı ülkelerden gelen tiyatro topluluklarını ağırlayarak kültürlerarası etkileşime sahne oldu. Bu girişim, Kent Tiyatrosu’nun vizyoner yaklaşımının en somut örneklerinden biri olarak öne çıktı.
Kreatif Koordinatör Erdal Ozan Metin, sezonun genel değerlendirmesine dair gerçekleştirdiği açıklamasında; “Yapmak, yıkmaktan hep daha zordur. Başlamak ise çoğu zaman, cesaret, emek ve vizyon gerektirir. Cumhuriyet bize çok önemli sanat kurumları hediye etmiştir. Artırmak, çeşitlendirmek, alternatif sunmak ise her idarecinin görevidir. Tiyatro, insan varoluşundan beri insanın hikâyesine eşlik eder. Dijitalleşen dünyada, tiyatro seyircisi halen artmaya devam etmektedir. Ödenekli tiyatroların ile sorumlulukları, çeşitlilik, vizyon ve liyakat olarak özetlenebilir. Biz, Mayıs ayında çalışmalarına başladığımız Kent Tiyatrosu için öncelikle seçkin bir sınav gerçekleştirdik. Birçok yerde tiyatro bölümleri açılmasına rağmen, istihdam sorunları yaşayan sanatçılarımıza eğitimini aldıkları mesleği icra edecekleri bir alan yaratarak hem de kapsamlı bir sınavdan geçmelerini sağlayarak özgüven vermeye, yenilemeye gayret ettik. Sınavı kazananlar kadar kaybedenler de bu tiyatronun tiyatro olmasına katkı sunmuşlardır. Konservatuvar ve dengi okul şartı getirmemiz öncelikle tepkiye neden olsa da, Cumhuriyet’in okullarında yetişmiş tiyatro profesyonellerine alan açmanın en birinci sorumluluğumuz olduğu görüşündeyim. İlk oyunumuz Vatan Kurtaran Şaban’ı günümüze yaklaştırırken, Haldun Taner’in yarattığı çekirdeğe büyük bir saygıyla hareket ettik. Hem yazar hem de yönetmen olarak, ilk oyunu benim yönetmem benim için büyük bir gurur. Seyirci dürüst bir hikâyeyi her zaman alacaktı ve aldı, oyun tüm sene kapalı gişe oynadı. Ardından “Yetimler” geldi; Amerika’daki getto kültürüne, Jason Hale önemli bir perspektiften baktı, “Yunus Emre- Bir Tasavvuf Müzikali” ile de tiyatromuzun kurucusu Erdal Beşikcioğlu, ilk Kent Tiyatrosu eserini seyirciyle buluşturdu. Seyircimizin çocuk oyunu taleplerine itidalle yaklaştık. Uzun süre doğru metin ve reji için bekledik. Çünkü çocuklara, kötü bir yapım seyrettirmek gibi bir risk alınamaz, deneye tabi tutulamaz çocuklar. Her çocuk oyununda birileri ilk kez, birileri de son kez sanata bakar. Bir ilk kez bakanlar için titizlikle çalışmaya devam edeceğiz. 100. Yıl Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde Devlet Tiyatroları ile sahneyi paylaşmamızın da çok değerli olduğunu düşünüyorum. Çünkü tiyatro, farklılık, çeşitlilik ile şekillenir. Bir oyun diğerinden, bir tiyatro diğerinden daha iyi veya kötü değildir. Bütün hikâye, parçalardan oluşur. Her tiyatro bir diğerine ödev verir. Devlet ya da belediye, ödenekli ya da özel ayrımı yaratıcı bakımından yoktu. Benim de 13 sene tedrisatından geçtiğim Devlet Tiyatroları’na tüm sezon Etimesgut halkıyla seçkin oyunlarını buluşturdukları için teşekkür ederim. Bir şeye başlamak, yaratmak, orada bir hayali ve emeği yaratmak, bunun için çok çalışmayı gerektirir. Tiyatro soyut, güçlü ancak korunması gereken bir sanattır, hayattan ayrı değildir. Güçlü görünür, sahip çıkılmaya muhtaçtır. Bu güveni Etimesgut halkına, Ankara’ya, Türkiye’ye veren Belediye Başkanımız Erdal Beşikcioğlu’na yalnızca bir çalışanı olarak değil, bir tiyatro akademisyeni ve sanatçısı olarak da teşekkür etmek isterim. Yeni sezonda görüşmek üzere!”