Özel Haber: Türkan Çatal Yıldız Deprem bölgesindeki engelli çocukların ve refakatçilerinin yaşadığı sorunları değerlendiren Engelli Çocuk Hakları Ağı, “Engelli çocuğa sahip kadınlar, afetten sonra yaşadıkları şehre gelen yardım kolilerine ulaşamıyorlar. Çocuklarını bırakıp eczaneye gidemiyorlar. Afetten sonra engelli çocuklar çeşitli sebeplerle daha sık altlarını ıslatıyor. Çocuk bezi temin edemeyen ve çamaşır yıkama imkânı olmayan aileler için çocuğun hijyenini sürdürmek çok zor” ifadelerini kullandı. “OTİZMLİ ÇOCUKLAR KALABALIK YERLERDE DURAMIYOR” Engelli Çocuk Hakları Ağı ise yaptıkları açıklamada engelli çocukların ve refakatçilerinin büyük sıkıntılar yaşadıklarına değindi. Otizmli çocukların kalabalık yerlerde duramadıkları için, ailelerinden ayrı yaşayabilecekleri çadır taleplerinin geldiğini ifade eden Engelli Çocuk Hakları Ağı açıklamalarında şunlara yer verdi: “Bedensel ve ortopedik engelli olan ve tekerlekli sandalye kullanıcısı olan çocuk ve gençler için erişilebilir yaşam ortamı gerekiyor. İşitme cihazını, tekerlekli sandalyesini, beyaz bastonunu, cep telefonunu vb. depremde yitiren çok fazla engelli çocuk mevcut. Bu erişilebilirlik ürünlerinin hızlıca temin edilmesi gerekiyor. Gönderilen giyim ürünlerinin farklı bedensel özelliklere gönderilmesi gerekmektedir. Örneğin ortalamanın üstünde boy veya kiloya sahip çocuklar için özel kıyafetler de temin edilmesi gerekiyor. Depremle birlikte yeti ve uzuv kaybı yaşayan yani engelli olan çocuklar için tüm STÖ’lerin psikososyal destek ve rehabilitasyon olanaklarını açması gerekeceği öngörülüyor. Engelli çocuklar da dahil olmak üzere herkesin unutulmaya hakkı var. Ancak bu hakkın, depremden sonra çekilen video ve fotoğraflarla ihlal edildiği görülüyor. Çocukların sosyal medyada dolaşan görselleri onları büyük tehlikeye sokmakta. Afet bölgesinde kurulan/var olan eczanelerin büyük kısmında nadir hastalıklara yönelik ilaç bulmak çok zor. Ancak afetle birlikte bu sıkıntı daha da arttı. Engelli çocuğa sahip kadınlar, afetten sonra yaşadıkları şehre gelen yardım kolilerine ulaşamıyorlar. Çocuklarını bırakıp eczaneye gidemiyor. Afetten sonra engelli çocuklar çeşitli sebeplerle daha sık altlarını ıslatıyor. Çocuk bezi temin edemeyen ve çamaşır yıkama imkânı olmayan aileler için çocuğun hijyenini sürdürmek çok zor. Ailelerden birden fazla defa yardım dağıtan yerlere gidip kıyafet almak zorundalar ama bunu yaparken de utandıklarını ifade ediyorlar.” “MAALESEF ENGELLİ ÖRGÜTLERİ İLE İŞ BİRLİĞİ YOK” Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Engeli Komisyon Başkanı Turhan İçli, deprem bölgesindeki engellilerle irtibat halinde odluklarına değinerek, “Depremden sonra çok sayıda bölgeyi terk eden; Ankara, İzmir, Muğla gibi şehirlere giden engelli depremzedeler oldu. Bizler de sosyal hizmet yetkilileri ile görüşerek onları bir yere yerleştirmeye, ihtiyaçlarını karışılamaya çalışıyoruz. Benim de kendi evimde misafir ettiğim deprem bölgesinden görme engelli bir grup geldi. Bir kısmını da Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı otellere yerleştirdik. İhtiyaçlarını Çankaya Belediyesi, TMMOB, AFAD gibi kurumlar aracılığı ve çeşitli yardım organizasyonları ile gidermeye çalışıyoruz. Göçük altında kalıp sağ çıkartılan olduğu kadar vefat eden engelli arkadaşlarımız da var ve onların da takibini yapıyoruz” dedi. Öncelikle AFAD, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı gibi kurumların deprem bölgelerindeki STK’lar ile irtibat kurarak bir takip yapmaları gerektiğine değinen İçli, “Depremde göçükte kalan ve sağ kurtulan insanlar takip edilmeli. Ne yazık ki bunu göremiyoruz. Bize ulaşabilirler söylemleri ile insanları devlet kurumları ile irtibata geçirmeye çalışıyorlar. Maalesef sistemli ve sürekli bir takip ağı, engelli örgütleri ile bir iş birliği yok” ifadelerini kullandı. “Enkazdan çıkarılan yaralı sayısı 100 binleri bulmuş durumda, belki de daha fazla. Muhakkak ki bu sayıdan bir kısmında kalıcı sakatlıklar da meydana gelecek” diyen İçli sözlerini şöyle sürdürdü: “Tedavi süreci sonrasında bu sayı belli olacaktır. Tedavi edilemeyerek sakatlık kalan durumlar olacaktır, henüz bununla ilgili net bir şey yok. Ama şu gerçek ki 1999 depreminde sonra birçok kişi bedensel engelli olmuştu. Aynısı bu depremde de yaşanacaktır.” Toplumda büyük bir dayanışmaya da tanık olunduğunu belirten İçli konuşmasına şöyle devam etti: “Dayanışma ağı süreç içerisinde ilişkilenmeye de başladı. Bağımsız adacıklar şeklinde değil de merkezi şekilde yardım koordinasyonu oluşturuldu. Bu sevindirici. Toplumumuz böyle bir felaket karşısında çok duyarlı ve cömert davranıyor. Son süreçte giysi ya da yiyecek sıkıntısı olmadığını düşünüyorum. Şu an ihtiyaç olan şey barınma gibi büyük yatırımlar. Bu da sivil toplum örgütlerinin başarabileceği bir şey değil. Çadır, konteyner gibi barınma unsurlarını sağlayacak olan devlet kurumlarıdır. Bunların da adım adım geçekleştirileceğini düşünüyorum.”  
Editör: HABER MERKEZİ