“ADALETLİ BİR ÜCRET ARTIŞI YAPILMALI”
Toplu sözleşme sürecinde ekonomik anlamda temel taleplerinin öncelikle geçmiş ekonomik kayıplarının karşılanması olduğunu dile getiren Aydoğan, maaş artışlarında her dönem yapıldığı gibi hedeflenen enflasyonun değil, gerçek enflasyon rakamlarının dikkate alınması gerektiğini söyledi. Aydoğan, “Tüketici enflasyonunun özellikle son bir yıl içinde hızla artması, TL’deki aşırı değer kaybı vb. gibi gelişmeler eğitim ve bilim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını olumsuz etkilemeyi sürdürmektedir. Satın alım gücümüzde yaşanan azalmayı ve ekonomik kayıplarımızı karşılayacak kadar, adaletli bir ücret artışı sağlanmalı, tüm kamu emekçilerine enflasyonun üzerinde ‘refah payı’ ödemesi yapılmalıdır. Tüm ek ödemelerin temel ücrete dâhil edilmesi ve yılın ikinci yarısında maaşlarımızda yaşanan erimenin önüne geçilebilmesi için vergi dilimi adaletsizliğine son verilmelidir. 2019 yılı için matrahının yüzde 15’lik ilk dilim için 18 bin TL olarak belirlenmiş olması, eğitim emekçilerinin büyük bölümünün 2019 yılının ilk yarısında yüzde 20’lik vergi dilimine geçmesine neden olmuştur. Adil bir vergi sisteminin oluşturulmalı ve gelir vergisinin sabitlenerek maaşlardan her ay aynı oranda gelir vergisi kesintisi yapılmalıdır” diye konuştu.
“3600 EK GÖSTERGE AYRIM YAPILMAKSIZIN ÇIKARILMALIDIR”
24 Haziran seçimleri öncesinde bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözü gereği aradan geçen bir yılı aşkın süreye rağmen ısrarla yerine getirilmediğini hatırlatan Aydoğan taleplerini şu şekilde sıraladı: “Ekonomik ve sosyal koşullarımızın yanı sıra, özlük hakların iyileşmesinde ve emeklilik açısından önemli sonuçları olacak olan 3600 ek gösterge ayrım yapılmaksızın bütün kamu emekçilerinin ve emeklilerin yararlanacağı şekilde çıkarılmalıdır. OHAL KHK’leri ile hukuk dışı bir şekilde hayata geçirilen ihraçlar ve açığa almalara son verilmesi, hukuki deliller ve mahkeme kararları olmadan ihraç edilen tüm kamu emekçilerinin derhal görevlerine iade edilmesi, üç yıl içinde yaşanan hukuksuzluklara ve mağduriyetlere son verilmesi öncelikli talebimiz olmayı sürdürmektedir. Gece yarısı çıkarılan bir KHK ile başlatılan sözleşmeli öğretmenlik uygulaması iş güvencesi hakkının, mazerete dayalı tayin hakkının, özlük-mali hakların hukuksuzca gasp edilmesidir. Gerçek çözüm tüm eğitim ve bilim emekçileri için iş güvencesinin sağlanması ve tüm hakların iade edilmesidir.”
“GÜVENCESİZ İSTİHDAM VE ESNEK ÇALIŞMA UYGULAMALARINDAN VAZGEÇİLMELİ”
“Atama bekleyen eğitim ve bilim emekçileri için liyakatin reddi anlamına gelen süreçler eğitimde yaşanan sorunları derinleştirmektedir. Eğitimde performans değerlendirme, güvencesiz istihdam ve esnek çalışma uygulamalarından vazgeçilmeli, öğretmen atamalarında uygulanan mülakat ve güvenlik soruşturması adaletsizliğine son verilerek liyakate dayalı bir istihdam politikası benimsenmelidir. Eğitim emekçilerinin sınırlı iş güvencesini tamamen ortadan kaldırmayı ve angarya çalışmayı arttırmayı hedefleyen her türlü hazırlık ya da girişimin derhal durdurulması gerekmektedir. 2019 yılı toplu sözleşme sürecinde ekonomik kayıplarımız başta olmak üzere, ekonomik, sosyal ve özlük haklar konusunda aylar öncesinden ülke çapında yaptığımız çalışmalarda iş yerlerinden topladığımız talepler belirlenmiş ve aşağıda yer alan toplu sözleşme taleplerimiz bu temelde oluşturulmuştur.”
(Kadir GÜRHAN)
Muhabir: TE Bilisim