Özel Haber: Kadir GÜRHAN

Deri ayakkabı üretiminde kullanılan malzemeler kur farkının artması ve hayvancılığın azalmasıyla birlikte tavan yaptı. Yıllardır hem imalat hem de satış yapan ayakkabıcı esnafı Camal Salur imalatta kullanılan malzemelere son bir buçuk yılda yüzde 600 zam geldiğini söyledi. Salur, “200 TL’ye aldığımız yapıştırıcının tenekesi 1200-1400 TL’ye kadar, 10-20 TL’ye aldığımız derinin destesi ise 70 TL’ye kadar çıktı” dedi. 

‘Türkiye’de hayvancılık olmadığı için derilerin çoğu dışarıdan geliyor’ diyen Salur, “Kars ve Erzurum’daki hayvanların derisinden kaç çeşit deri ayakkabı üretebiliriz ki? Çoğu Hindistan’dan filan geliyor. Ne alıyorsak hepsini dolar bazında alıyoruz. Bu yüzden dolar kuru arttıkça fiyatlar da artıyor. Malelerimizin çoğu da dolar üzerinden alınıyor. Doğal olarak kur artışından olumsuz etkileniyoruz. Bu yüzden birçok dükkan battı, batan birçok arkadaş ve büyük firma oldu. Ben bile 10 sene önce 2 trilyon batak verdim ve daha yeni yeni kendimi düzeltmeye başladım” şeklinde konuştu. 

“BUGÜN ALDIĞIMIZ MALI YARIN AYNI FİYATTAN YERİNE KOYAMIYORUZ”

50 senedir ayakkabıcılık sektörünün içerisinde olduğunu söyleyen Salur, hem üretim hem de satış yaptığını belirtti. Salur, “Bu iş bir sanat işidir ben de bu sanatı çocuklarıma aktardım. Çocuklarım sanatçı ya da sanatkar. İlkokulu bitirdikten sonra okuma durumları yoktu. Birisini model kısmına diğerini de yapım kısmına verdim. İkisi de güzelce mesleği öğrendiler ve usta oldular. Üniversiteye gidip bitirseler bile şuan ki maaşlarının dörtte biri kadar maaş alamazlardı. Sektör kötü durumda bugün aldığımız malı yarın aynı fiyattan yerine koyamıyoruz. Özellikle şunu belirtmek istiyorum; bütün meslek dallarında çıraklık bitiyor, yetiştirecek çırak bulamıyoruz. Kimse çocuklarını çalışmaya göndermiyor. Durum kötü, memleketimize yazık. Eskiden baba çocuğu getirip bana teslim ederdi, eti senin kemiği benim derdi. Ben de onu en güzel şekilde yetiştirmeye çalışırdım. Beş sene boyunca çalıştırdığımız çırağa ustalığı ve mesleği öğreterek koluna bileziği takıp gönderiyorduk. Şimdi ise 4+4+4 sistemi çıktı çırak yetiştirmek de zorlaştı. 16 yaşında buraya gelecek olan çocuğa ne öğretebiliriz. Çocuk büyümüş gitmiş. Çocuğa paspas verebilir miyiz? Şurayı temizle diyebilir miyiz? Hayır. Sadece ayakkabıcılık sektörü bu sıkıntıyı yaşamıyor, aklınıza gelebilecek her sektör aynı sıkıntı ile karşı karşıya. Sorunu çözmek isterseniz de çözemiyorsunuz” diye konuştu. 

“İHRACATIMIZ ARTTI AMA İÇ PİYASAMIZ BERBAT”

Salur, “Ayakkabıya talep çok, çünkü dünyanın çoğu burada. Neden mi? Türk parasının değeri çok düşük. Buraya gelen bir kişi 1000 dolar ile her şeyi alıp gidiyor. En basiti Edirne örneğidir. Bulgarlar gelip Edirne’den alıverişini yapıp gidiyorlar. Bizim vatandaşlarımız ise sadece onları izliyor. İhracatımız arttı ama iç piyasamız berbat. Yani dışarıdan buraya gelen kişiler buradan bedavaya mal götürüyorlar. Burada imalat yapıyorum, satış da yapıyorum. Birçok marka mağazaya buradan üretim yapıyordum. Şuan fazla üretim yapmıyorum, çünkü marka mağazaların çoğu battı. Bizim üretimde kullandığımız ilaçların çoğuna yüzde 600 zam geldi. 200 TL’ye aldığımız yapıştırıcının tenekesi 1200-1400 TL’ye kadar çıktı. 10-20 TL’ye aldığımız derinin destesi şu an 70 TL’ye kadar çıktı. Bir işçinin şuan bana maliyeti 13 bin TL civarıdır. 30-35 işçi çalıştırıyordum bu sayı 5 işçiye kadar indi. Ödeme yapamıyordum mecburen bu sayıyı indirmek zorunda kaldım. Destek yok nasıl yürüteceğiz ki? Tabandan yetişen olmadığı için usta da bulamıyoruz. Mesele iki çocuğumda usta, sadece ellerindeki diplomalarla bile birçok ülkeye gidebilirler. Fakat bizde Çoruma bile gidemeyen var çünkü ustanın değerini bilmiyorlar. Çocuğumun bir tanesi modelci, Türkiye’nin en iyi modelcisi, gözü kapalı ayakkabı modeli çiziyor. Diğeri de çok iyi bir usta ama değerlerinin bilinmesi gerekir” ifadelerini kullandı. 

“ANKARA BAYAN İMALATÇI KONUSUNDA ÇOK İYİ”

Ucuza mal sattıkları için alışveriş yapabildiklerini belirten Salur, Alışveriş merkezlerinin kendisinden üçte bir fiyatına mal aldığını söyledi. Salur, “Tanınmış bir mağazayım, beni bilen biliyor zaten. Ben günlük normal ciromu yapıyorum. Bir de bu pasajın reklama ihtiyacı var ama bu iş 2-3 kişi ile olabilecek bir şey değil. Aşağı katın tamamı alıp satıyor. Ben reklam vereceğim ama ona yarayacak. Müşteri burayı imalatçılar çarşısı olarak biliyor ama imalatçı pek fazla yok. Ben imalatçıyım diyenler var ama eline bir çivi versen o çiviyi ayakkabıya çakacak becerisi bile yok. Pasajın içinde bayan imalatçılar burada çok, erkek imalatçı olarak üç kişi kaldık. Bayan imalatçıların ustaları bizden daha çok. İstanbul piyasası burada, Ankara bayan imalatçı konusunda çok iyi ama sermaye, altyapı ve makineleşme olmadığı için her şey işçinin üzerine yükleniyor. Durum böyle olunca da gelişme olmuyor. İtalya’da durum böyle değil, kişinin ustalık belgesine bakılıyor, alt yapısına bakılıyor ve kişiye sıfır faizsiz kredi verilerek işçi çalıştırmasını sağlıyorlar. Biz ise 50 TL kredi çekemiyoruz. 50 bin TL krediye ipotek istiyorlar. Biz bu şekilde nasıl kredi alabiliriz ki? Son esnaf kredisine müracaat bile etmedim. Kaç yıl önce verilen kredi 10 ayakkabıcıya çıkmıştı, o 10 ayakkabıcıdan biri de bendim ama bana çıkmadı nohutçuya kredi çıktı” dedi. 

“DERİNİN HARİCİNDE AYAKKABI SAĞLIKLI OLMAZ ZATEN”

Esnafların birçok sorunu olduğuna vurgu yapan Salur, “Herkesin borcu var, borcu olanlara da kredi çıkmıyor. Durumu iyi olanlara kredi çıkıyor, o da aldığı kredi ile gidip başka yere yatırım yapıyor. Devlet bu kişilere kredi veriyor. KOBİ’lere kredi veriliyor. Sigorta borcunuz olmasın size kredi verelim diyorlar. Hangi esnafın sigorta vergi borcu yok ki? Borcu olmayan birisini bulamazsınız. Belli başlı birkaç tane var, onlar da kendi eliyle poşetinde para getirip kredi alıyorlar. Burada bizden alınan ayakkabılar başka mağazalarda üç katına satılıyor. Ayakkabı alım satımında durma olmaz. Çünkü hep ihracat yapılıyor. Para değerimiz artarsa, ekonomik durumumuz düzelirse iç piyasa düzelmiş olur ve fiyatlar da aşağıya çekilir. Yoksa yüksek fiyatlardan ayakkabı almaya devam ederiz. AVM’lerde kiralar 40 bin TL’den başlıyor. Benden ürünü alan kişi aynı ürünü yüksek fiyattan satamazsa kirasını çıkaramayacak. Adamların 100 bin TL’ye kadar da gideri oluyor. Bu yüzden aldığı ürünü yüksek fiyattan satmak zorunda. Çünkü AVM’lerin çoğu mal sahiplerine çalışıyorlar. Pahalı ayakkabı her zaman iyidir. Biz derinin haricinde ürün kullanmayız. Biz imalatçıyız. Derinin haricinde ayakkabı da sağlıklı olmaz zaten” şeklinde konuştu. 

“DERİLERİN ÇOĞU YURT DIŞINDAN GELİYOR”

Türkiye’de hayvancılık olmadığı için derilerin çoğunun dışarıdan geldiğine işaret eden Salur konuşmasına şu şekilde devam etti: “Kars ve Erzurum’daki hayvanların derisinden kaç çeşit deri ayakkabı üretebiliriz ki? Çoğu Hindistan’dan filan geliyor. Ne alıyorsak hepsini dolar bazında alıyoruz. Bu yüzden dolar kuru arttıkça fiyatlar da artıyor. Malzemelerimizin çoğu da dolar üzerinden alınıyor. Doğal olarak kur artışından olumsuz etkileniyoruz. Bu yüzden birçok dükkan battı, batan birçok arkadaş ve büyük firma oldu. Ben bile 10 sene önce 2 trilyon batak verdim ve daha yeni yeni kendimi düzeltmeye başladım. Şimdi ben beli bir firmaya mal yapıyorum, bir yıl sonra ne olacağı beli değil. Şimdi deri istediğim firmaları düşünün, adamlar bana deri göndermiş, benim altı ay sonra ne olacağım beli mi? değil. Dolaysıyla birçok kişi zarar ediyor, küçük esnaf ise tamamen batıyor çünkü gücü yok. Memleket bizim memleket bu memlekete sahip çıkmamız gerekir ama bu şekilde sahip çıkamayız. 30 yıldır esnafım böyle bir şey görmedim. Bugün 20 TL’ye aldığımız deri yarın 60 TL’ye çıkıyor. Böyle bir şey olabilir mi? karşı taraf ile anlaşma yapmışız, o zaman ne olacak? Zarar etmiş olacağız. Böyle bir sistem yok. Birçok mülteci var ülkede ben hiçbirini çalıştırmıyorum. Çünkü bunlar bir gün gittiklerinde çalıştırılacak Türk işçi bulamayız. 100-200 TL daha fazla veriyorum ama kendi memleketimin insanına veriyorum. 

“EL EMEĞİ MAKİNDEN DAHA İYİDİR VE DAHA SAĞLIKLIDIR”

Usta İlhami Yağız: 35 yıldır bu meslekte çalışıyorum. Çocukluğumdan beri bu işte çalışmaya devam ediyorum. Yılardır ustalarımızın bize öğrettiğini yapmaya çalışıyoruz. Meslek eskiden güzeldi şimdi her şey hazır. Eskiden her şey el yapımıydı, tabanından bitimine kadar. Eskiden 5-6 çift ayakkabı yapardık şimdi ise 20 çift yapıyoruz. Bunu makineleşme sayesinde yapıyoruz. El emeği makinden daha iyidir ve daha sağlıklıdır. Matbaacılara yıpranma payı yasası çıkarılıyorsa bu bizim için de geçerli olmalıdır. Biz de sabahtan akşama kadar kanserojen maddenin içindeyiz ve her şeyi elle yapıyoruz. 

 

Editör: TE Bilisim