Haber: Türkan Çatal Yıldız 

Deprem bölgelerinde tarım ve hayvancılığın ne durumda olduğunu değerlendiren Tarım Platformu dönem sözcüsü Hüseyin Demirtaş, “Henüz ulaşılamamış bölgelerden gelecek rakamlarla hayvancılık alanında uğranılan zarar, tahmin edilenin ötesine geçebilecektir” dedi. 
Tarım Platformu dönem sözcüsü Hüseyin Demirtaş konuşmasında şunlara yer verdi:
“ZARAR TAHMİN EDİLENİN ÖTESİNDE”
“Kahramanmaraş depremleri, ülkemizde çok sayıda can kaybına yol açmakla kalmadı, ülke ekonomisine, kırsal alana ve hayvancılığına da büyük bir darbe vurdu. Depremlerden büyük zarar gören 11 il, bitkisel üretimin ve hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı yerlerdir. İlk aşamada arama kurtarma ve yardım çalışmaları köylerde kentlere göre daha büyük zorluklarla karşılaşmış, kırsal alanda yaşayan depremzedelere çadır dahil barınma, gıda ve ilaç yardımları da gecikerek ulaşmaktadır.
2022 yılı resmi verilerine göre, depremden etkilenen 11 ilde 4 bin 900'ü aşkın köy/büyükşehirlerde mahallede yaklaşık 2,5 milyonu aşkın kırsal nüfus yaşamakta, bölgedeki 2 milyondan fazla büyükbaş ve 9 milyondan fazla küçükbaş hayvan ülkemizdeki toplam hayvan varlığının yaklaşık yüzde 15’ini oluşturmaktadır. Bölgede genellikle küçük ve orta ölçekte yaygın olarak yapılan küçük ve büyükbaş hayvancılık depremden büyük zarar görmüştür. 
Deprem illerinde halen elektrik, su, yem ve gıda sağlanmasında aksaklıklar yaşanmaktadır. Bölgedeki hayvan yetiştiricileri barınma, su ve yem sıkıntısı çekmekte, süt sağımı yeterince yapılamamakta, bazı önlemler alınsa da sağılan sütler yeterince değerlendirilememektedir. Bölgedeki yetiştiriciler bakamadıkları hayvanları bir an önce satarak elden çıkarmaya çalışmakta, bu da fırsatçıların eline düşmelerine neden olmaktadır. 
Sultansuyu barajının bentlerinde çatlaklar oluşması ve boşaltılması nedeniyle 100 tonun üzerinde yetişmiş balığın yanı sıra, 14 milyon yavru balık kaybı yaşandığı bilinmektedir. 
Henüz ulaşılamamış bölgelerden gelecek rakamlarla hayvancılık alanında uğranılan zarar, tahmin edilenin ötesine geçebilecektir. Bölgede, Tarım Platformu üyesi tüm bileşenler kendi alanlarında ilk günden günümüze kurtarma onarma ve geleceği planlama konularında katkılarını sunmaktadır. 
“GIDA MADDELERİNİN ÜRETİMİNİN AZALMASI FİYATLARI ARTIRACAK”
Son yıllar yanında bu yıl yaşanan kuraklık ülkemizde ve de deprem bölgesi illerinde tarıma ağır bir darbe vurmuştur. Kar yağışı yanında Nisan-Mayıs aylarında yeterli ve düzenli yağışların olmaması kuraklık etkisini artıracaktır. Bölgede ekilen buğdayın çimlenmesi için birçok alanda sulama yapılması gerekmektedir.  Yine bölgede yetiştirilen pamuğun, baklagillerin ve sebzelerin ekim zamanı yaklaşmaktadır. Kayısı, Antep fıstığı, zeytin, narenciye bahçelerinde gerekli bakımların yapılması gerekmektedir. Şu an narenciye hasadında iş gücü sorunu da yaşanmaktadır.  
Deprem sırasında çiftçinin yalnızca evi ve besihaneleri yıkılmakla kalmamış traktör, alet ve edevatının büyük bir bölümü de enkaz altında kalmıştır. Bitkisel üretim ve hayvancılık faaliyetlerinin yeniden başlayabilmesi için acilen üretimin korunması ve canlandırılması gerekmektedir. Aksi takdirde üretim araçlarından mahrum kalan ya da bunları elinden çıkaran çiftçiler köylerini ve üretimi terk etmek zorunda kalacaktır. 
Tarımda depremi, yaşanan son depremler öncesinde yaşamaktayız. Bölgede çiftçilerin üretimi terk etmesinin yaratacağı sonuçların başında gıda maddelerinin üretiminin azalması, buna karşılık fiyatlarının artması gelmektedir. Bu da tarım ürünleri ithalatının artmasına ve stratejik bir sektör olan tarım sektöründeki gerilemenin hızlanmasına yol açacaktır. 
Birincil üretim, gıda sanayi, gıda tedarik zincirindeki kopukluklar yaşanan sorunlara deprem sonrası yeni sorunlar ekleyecektir. 
“TARIM ALANLARINI AMACI DIŞINDA KULLANILMASI YAŞANAN KAYIPLARI ARTIRMIŞTIR”
Depremin bize verdiği derslerin en önemlilerinden biri de tarım alanlarının amaçları dışında kullanılmasının yarattığı zararları tüm topluma göstermesidir. Türkiye’de 2022 yılı resmi verilerine göre tarım alanları son 10 yılda yüzde 5, son 19 yılda ise yüzde 12 gerilemiş, kayıtlı çiftçi sayısı da son 5 yılda yaklaşık yüzde 29, son 10 yılda ise yüzde 55 oranında azalmıştır. Ülkemizde tarım topraklarının amaç dışı kullanılması anayasa tarafından yasaklandığı halde, yasalardaki korumalarda bu yasak “istisna maddeleri” çıkarılarak çiğnenmiştir ve çiğnenmeye devam edilmektedir. Tarımsal üretimde kullanılması gereken büyük ova koruma alanlarının, mutlak tarım arazilerinin, zeytinliklerin, kayısı bahçelerinin, meraların imara açılması yaşanan can ve mal kayıplarını artırmıştır.
Bölgedeki özellikle Çukurova ve Amik ovası, Adıyaman, Gaziantep, Maraş ve Malatya illerindeki verimli ovalarda yer alan tarım toprakları üzerinde devasa kentler yükselmiş, bunların ihtiyaçlarını gidermek için sulak alanlar üzerine yerleşim yerleri, hava alanları, sanayi siteleri kurulmuştur. Bu nedenle, son depremde kırsal bölgelerde nispeten daha az zarar görülürken bu tür kentlerde büyük ölçekli yıkımlar yaşanmıştır. Oysa gevşek zeminli alüvyal toprakların imara açılmayıp tarımsal üretimde kullanılması sağlansaydı bugün felaketin etkileri bu boyuta çıkmazdı.
“BÖLGEDE SULAMA ALT YAPISI ÇALIŞIR HALE GETİRİLMELİ”
Bizler Tarım Platformu bileşenleri olarak önümüzdeki günlerde ivedilikle, deprem bölgesine yapılması gereken kısa ve orta vadede aşağıdaki önerilerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz.
-Hayvan kayıpları ile yıkılan ahır, ağıl ve kümeslerin tespitlerine hızla devam edilmelidir. Hayvanların barınabilmesi için ilk aşamada uygun ve yeterli çadır ihtiyacı hızla karşılanmalı kısa sürede uygun dayanıklı barınaklar inşa edilmelidir. Hayvanların yem ihtiyacını kısa süreli değil uzun soluklu olarak karşılanmalı, yaralı hayvanların tedavilerine zamanında ve hızla müdahale edilmeli, süt hayvanlarından toplanan sütlerin değerlendirilmesine devam edilmelidir.
-Bitkisel ve hayvansal üretimin kesintisiz olarak devamı doğrultusunda ek bütçe ile yetersiz olan toplam tarımsal destekleme bütçesi artırılmalı; gübre, mazot, ilaç tohum desteği verilmeli, T.C. Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve özel bankalardan kredi kullanana çiftçilerimizin kredi borçları faizsiz yapılandırılmalıdır.
-Üreticilerimizin BAĞKUR ve SSK prim ve ödemeleri ötelendirilmeli veya ilgili kurum tarafından ödenmelidir.
-Bölgede sulama alt yapısı, su depoları, yeraltı suları, sulama sistemleri kontrol edilmeli, deprem nedeniyle meydana gelen değişimler ve kayıplar tespit edilerek acilen sistemin çalışır hale getirilmelidir. Tarımsal üretim sırasında hem bitkilerin hem de hayvanların su ihtiyaçları aksamadan ve sağlıklı olarak temin edilmelidir. Aksi halde hayvan hastalıkları ve bitkilerde gelişim bozuklukları nedeniyle üretimde ciddi kayıpların yaşanacağı unutulmamalıdır.
-Depremzede üreticilere barınak besihane, yem depolarının yenilenmesinde Kırsal Kalkınmayı Destekleme Programı (KKYDP) Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) ve deprem fonu kaynaklarından yararlanma konusunda öncelik verilmelidir.
-Bölgede bir taraftan çiftçiye girdi tedarik eden firmalar, diğer taraftan ürünü depolayan, işleyen ve pazarlayan sanayicilerde çiftçilere verilen destekler benzeri desteklemelerle güçlendirilmeli, biran evvel faaliyetlerine devam etmeleri için gereken yardımlarda bulunulmalıdır.
-Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere uygulanan %40'lık "hasar oluşması" zorunluluğu bir defaya mahsus olmak üzere en fazla %10 ile sınırlı tutulmalı ve TMO gibi Tarım Satış Kooperatifleri de depremzede çiftçilerin elindeki depoluk ürünleri koruma altına alınmalıdır. 
-Kırdan kente göçü engellemek için, kırsal alanların yaşam koşulları cazibe merkezi haline getirilmelidir.
-Deprem sonrasında bitkisel ve hayvansal üretim konusunda kısa ve orta vadeli onarıcı bütüncül somut planlar bir an önce yapılmalı ve kamucu politikalar uygulanmalıdır.”

Editör: Hüseyin Çözen