Tüm Tıbbi Cihaz Üreticileri Derneği (TTÜDER) Başkanı Mustafa Daştan, kamu ve üniversite hastanelerinin tıbbi cihaz ve medikal şirketlerine olan borçlarının yüzde 25’inden feragat edilmesinin istenmesine ilişkin açıklama yaptı. TTÜDER Başkanı Mustafa Daşçı gazetemize yaptığı açıklamada böyle bir şeyin mümkün olamayacağını, aksinin yerli tıbbi cihaz üreticisinin belini bükeceğini ifade etti.

Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerce 17 aydır, üniversite hastanelerince ise 36 aydır şirketlere ödeme yapılmadığı belirtilmişti. Bunun üzerine kamu ve üniversite hastanelerinin şirketlerden alacaklarının dörtte birinden feragat edilmesinin istendiği ise basına yansımıştı. Gazetemize konuşan TTÜDER Başkanı Mustafa Daşçı ise bunun mümkün olamayacağını ifade ederek, “Eğer ki biz tıbbi cihazları alamayacak, sağlık hizmeti sunamayacak durumda olursak burada mağdur olan da halk olacaktır” açıklamalarını yaptı.

“ÇOĞU FİRMA İPOTEK YA DA KREDİ İLE AYAKTA”

TTÜDER Başkanı Mustafa Daşçı, kamu ve üniversite hastanelerinden alınacak borçların yüzde 25’inden feragat edilmesi ile yerli ve milli yatırımcının önünün kesileceğini ifade etti. Bu kararla yurt dışından yatırım yapacak yatırımcıların önünün kesileceğini ve Türkiye’deki yatırım yapma ile ilgili ortamın tamamıyla güvensizleştirileceğine dikkat çeken Daştan şu ifadeleri kullandı: “Bugüne kadar Türkiye’deki yerli üreticiler, ithalatçılar tamamen bütün mal varlıklarını bankalara ipotek vererek, kredi ile yaşadılar. Geçtiğimiz ay Eylül ayı faiz ödeme günü idi. Çoğu ithalatçılar bayiler aracılığı ile çalışıyor ve ne yazık ki çekleri ellerinde kaldı. Birçoğu yeniden kredi limiti varsa kredi çekerek çeklerini kendileri ödemek durumunda kaldı. Yani firmalarının tamamı ile kapanmaması için hem mal verdiler hem de kendi çeklerinin karşılığını da kendileri yatırdılar.”

“BİZ BÜTÜN MALİ SORUMLULUKLARI YERİNE GETİRMİŞ ÜRETİCİLERİZ”

Daştan çıkan ek kanuna ilişkin şunları söyledi: “3 buçuk yıllık bir aradan sonra çok yakın zamanda üniversite hastaneleri ile ilgili 2547 sayılı kanuna ek 45 madde eklendi. Bunun karşılığında da kamudan alacakların ödenmesinde ilaç firmalarından yüzde 18’lik, tıbbi malzeme satan firmalardan ise yüzde 25’lik feragat istendi. Eğer ki yüzde 25’lik bir orandan feragat edilirse Ekim ayı içerisinde yüzde 50’si, kalan alacağın yüzde 50’si ise Ocak ayında ödeneceği belirtildi. 16 ay sonra tıbbi malzeme satan firmaların kamudan alınacak ödemelerde yüzde 25’lik bir indirim beklenmesi hem bize yapılan en büyük haksızlık hem de mümkün olmayacak bir şey. Çünkü biz bütün mali sorumlulukları yerine getirmiş üreticileriz.”

“BU KONU SADECE TIBBİ CİHAZ FİRMALARININ SORUNU DEĞİL”

“Biz bununla ilgili sesimizi çıkarabildiğimiz kadar çıkardık fakat bizimle ilgilenen sadece ana muhalefet partisi oldu. Anayasaya göre de kanunun iptali için Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açabiliyor. Biz de bu konu ile ilgili ana muhalefet partisini bilgilendirerek bu konunun sadece tıbbi cihaz firmalarının sorunu olmadığını, ülkenin ticari güvensizliğine neden olacağını, dolayısı ile yatırımcının Türkiye’ye olan güvensizliğine neden olacağını, bundan sonraki yatırımlarda sıkıntı yaşanacağından Türkiye’deki istihdamın da etkileneceğini dile getirmeye çalıştık.”

“BÜTÜN TIBBİ CİHAZ ÜRETEN FİRMALAR ZOR DURUMDA”

Pandemi sürecinde Türkiye’de iflas etmiş tıbbi cihaz üreten firma sayısına ilişkin bir sayının henüz netleşmediğini ifade eden Daşçı şunları ifade etti:

“Bir firma ben iflas ettim diyerek iflas ettiğini beyan edemiyor. Adli makamlara öncelikle durumunun bildirildiği bir dilekçe ile başvuruluyor ve adli makamlar firmanın iflas edip etmediğine karar veriyor. Birde faaliyet durdurulduğu an firmanın kapanışını maliye yapıyor. Yani bir firmanın kapanmış olması 2 ila 5 yıl arasında gerçekleşiyor. Bu yüzden biz şuan şu kadar firma iflas etmiştir diyemeyiz. Ancak bütün firmaların zor durumda olduğunu ifade edebiliriz. Şuan herkes çok endişeli. Umuyoruz ki yüzde 25’lik feragat yasasından vazgeçilir. Çünkü ihale ile mal veriyoruz. Bu kanun ile ihale için ortaya konulan fiyatın hiçbir önemi kalmayacak. Böylelikle 2, 3 yıl sonra bile kasamıza ne kadar paranın gireceğini bilme şansımız olmayacak. Böylelikle güven kaybetmiş oluyoruz.”

“TIBBİ CİHAZ FİYATLARI BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE YÜKSELECEK”

“Bu sektör hiç kapanmayacak, devam edecek” sözlerini kullanan Daştan, “Fakat bundan sonraki ticari işlemlerde kaybeden ülkemiz olacak. Ticaret yapan firmalar bugün ne kadar feragat yükleniyorsa yarın da yine bir feragatin yaşanacağını düşünerek rakamların üzerine feragat de ekleyecekler. Böylelikle hem Türkiye yatırım konusunda güvensizleştirilmiş olacak hem de tıbbi cihaz fiyatları bundan sonraki süreçlerde yükselmiş olacak” diye konuştu.

“HALKIN MAĞDURİYETİNİ İSTEMEYİZ”

Son olarak TTÜDER’in kanunun iptali için çeşitli adımlar atacağını ifade eden Daştan, “Sağlık Bakanlığı’nın önünde eylem planlamıştık. Fakat Valilik, Sağlık Bakanlığı önünde değil de Ulus’ta eylem yapabileceğimizi ifade etti. 25 Aralık’a kadar basın açıklamaları yasaklandığından şuan için basın açıklaması gibi bir durum söz konusu değil. Eğer ki çıkan ek kanundan geri adım atılmazsa Tandoğan Meydanı’nda firmalar olarak toplanıp Sıhhiye Köprüsü’nün üzerine kadar bir yürüyüş yaparak kamuyu halka şikâyet edeceğiz. Eğer ki biz tıbbi cihazları alamayacak, sağlık hizmeti sunamayacak durumda olursak burada mağdur olan da halk olacaktır. Biz de halkın mağduriyetini istemeyiz. Hem halkın mağdur olmasını hem de biz firmaların mağdur edilmesini engellemek için böyle bir toplantı hazırlığı içerisindeyiz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

(Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim