Özel Haber: Kadir GÜRHAN İşsiz gazeteciler kervanına her geçen gün yeni bir genç gazetecinin katıldığı bu dönemde sorularımızı yanıtlayan Genç Medyacılar Derneği Başkanı Umut Emre Çınar, istihdam oluşturmak için basın meslek ilkelerinin revize edilmesi gerektiğinin altınız çizdi. Herkesin kolaylıkla gazeteci veya basın mensubu olduğuna dikkat çeken Çınar, “Bu durum, bizim açımızdan kabul edilebilir bir şey değil. Nasıl ki, üniversitelerin Tıp Fakültelerinden mezun olamayanlar doktor olamıyorsa, Mühendislik Fakültelerinden mezun olmayanlar mühendis olamıyorsa, İletişim Fakültelerinden mezun olmayanlar da gazeteci olamasın. Mesleğin ne olduğunu, haberin nasıl geçileceğini bilmeyenler kendi akıllarınca bir şeylerin peşine düşüyor ve kendilerine gazeteci diyor” açıklamasında bulundu. Yerel gazetelerde çalışan gazetecilerin tabiri caizse üvey evlat muamelesi gördüklerini söyleyen Çınar,  gazetecilerden az ücret çok iş istendiğine vurgu yaptı. Birçok gazetecinin kurum işi yaparken kendi ekipmanlarını kullanmak zorunda kaldığını belirten Çınar, “Gazeteciye yol ve yemek parası dahi verilmiyor. Haber de habercilik de öyle hafife alınacak bir konu değil tam aksi gazetecilik çok ciddi bir iştir. Ayrıca bana göre gazetecilik, bir meslek değil, bir hayat biçimidir. Günü, gecesi, vakti saati yoktur haberin. Haberin zamanında eksiksiz çıkması isteniyorsa bunun karşılığında da bir şeylerin yapılması lazım. Asgari ücretle çalışan bir basın mensubuna, yol parası vermeyeceksin, yemek parası vermeyeceksin ama ondan gündem yaratacak haberler isteyeceksin. Bu durum pratikte asla çalışmaz. Bu sebeple özellikle yerel basında çalışan, büyük emek sarf eden meslektaşlarımızın artık yakasının bir araya gelmesi şarttır” diye konuştu. Umut Emre Çınar kimdir, seni kısaca tanıyabilir miyiz? Mezunu olmaktan büyük gurur duyduğum İzmir Ekonomi Üniversitesi Habercilik Bölümü mezunuyum. Üniversitemle gurur duymamın sebebi ise, sektöre girdiğim gün her konuya hakim bir haberciydim. Bunu da hocalarıma borçluyum. Mezun olmamın üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen hocalarımla hala görüşüyor ve çeşitli konularda fikirlerine başvuruyorum. Bu benim için büyük zenginlik. Mezun olduktan sonra bir süre sahada haber peşinde koştum, ancak hayat beni siyasetin içerisine dahil etti ve sonrasında danışmanlık görevlerinde bulundum. Şu an ise, bir medya şirketinde danışmanlık yapıyorum ve bunun yanında büyük bir keyif ve şevkle Ankara Medipol Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak, geleceğimizin teminatı gençlerimize bildiklerimi aktarmaya çalışıyorum. “MEDYANIN TARAFGİRLİĞİ BİRAZ DA BİZ GAZETECİLERDEN KAYNAKLANIYOR” Genç Medyacılar Derneğini (GMD) kurma fikri nasıl doğdu? GMD, ismi gibi kendi de genç bir Sivil Toplum Kuruluşu. Üçüncü yaşına girmiş, basın-medya sektörüne ve özellikle bu sektörde çalışan meslektaşlarımıza fayda sağlamak, elimizden geldiğinde haklarını almalarına katkı sağlamak için sözünü yükselten bir dernek. Herkes tarafından dillendirilen, ancak mevcutta öyle olmayan medyanın eskiden olduğu gibi 4. büyük güç konumuna gelmesini arzuluyoruz. Bugün medyanın tarafgirliğini konuşuyorsak bunu biraz da sektörde çalışanlar olarak bizler yaptık diyebiliriz. Çünkü bir çatı altında toplanıp, sorunlarımızı, eksiklerimizi ya da eksilerimizi konuşup, çözüm üretemedik. Ancak ne olursa olsun bu sorunu da yine bizler çözüp, Türk basınını tekrar hak ettiği yere taşıyacağız. “KAZANMANIN ÖTESİNDE BİR ŞEYLER KAZANDIRMANIN PEŞİNDEYİZ” Genç Medyacılar Derneğinin ne gibi amaçları var? GMD'nin, yapılmayanı yapmak ya da bir şeyin en büyüğünü yapmak gibi ütopik hayalleri yok. Bunun yanı sıra GMD, bir şeyler kazanmanın da peşinde değil. Bizim hedefimiz, sektörümüz için, bu sektöre emek veren meslektaşlarımız için iyiyi ve doğruyu yapmak, onları söylemek. Kazanmanın ötesinde bir şeyler kazandırmanın peşindeyiz. Aidat alalım, etkinlik yapalım, tabiri caizse sırtımızı bir yere dayayalım da oradan da bir kazanım elde edelim gibi bir hedefimiz yok. Biz; ben, sen demeden derneğimizin ne ihtiyacı varsa el birliği ile karşılayan, söz söylenecek yerde geri durmadan el kaldırıp usulünce söz söyleyen bir STK'yız. Kimseye bir ihtiyacımız olmadığı gibi kimseden de bir talebimiz yok. Duruşumuz kurulduğumuz günden bugüne kadar bir milim sapmadan aynı doğrultudadır. Biz amasız, fakatsız ülkemizin, milletimizin refahını düşünerek, 1919 ruhuyla Bandırma Vapuru'nda Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundayız. Bu emanet bizde olana kadar aynı yolda durmadan yürüyemeye var gücümüzle devam edeceğiz. “YAPTIĞIMIZ AÇIKLAMALAR KARŞILIK BULDU” Genç Medyacılar Derneği şu ana kadar ne tür çalışmalara imza attı? Bundan sonra ne gibi çalışmalara imza atmayı düşünüyorsunuz? GMD olarak, yaptığımız etkinliklerden ziyade en büyük mutluluğumuz Covid-19 pandemisinin başında yaptığımız açıklamaların karşılık bulması oldu. Biz, sürekli sahada, insanlarla birebir temas halinde olan basın mensuplarımızın aşı takviminde öncelikli sırada yer almasını talep ettik ve bizim bu talebimizden kısa bir süre sonra, hükümet yetkililerimiz basın mensuplarının aşı takviminde öncelikli sıraya alındığını açıkladı. Akabinde, basın mensuplarımıza hijyen kiti dağıtılmasının yerinde olacağını dile getirdik, hemen arkasından yerel yönetimler bu açıklamamız dikkate aldıklarını ifade ederek, basın mensuplarımıza hijyen kiti dağıtımı yaptı. Bunlar bizim için yapılacak en büyük etkinliklerden daha kıymetliydi. “BASIN MESLEK İLKELERİ'NİN AÇIKLAYICI VE NET BİR ŞEKİLDE REVİZE EDİLMESİ OLMALI” İşsiz gazeteciler kervanına her gün yeni bir genç gazeteci katılıyor, sizce işsiz gazetecilere istihdam yaratabilmek için ne gibi çalışmalar yürütülebilir? İşsizlik maalesef ülkemizin en büyük sorunlarından biri. Her geçen gün sektör fark etmeksizin büyüyen bir işsizlik söz konusu. Ancak bu sayı bizim sektörümüzde maalesef biraz daha fazla. İstihdam oluşturmak için bazı şartların oluşması gerekli diye düşünüyorum. Bu şartların en başında Basın Meslek İlkeleri'nin açıklayıcı ve net bir şekilde revize edilmesi olmalı. Zira bugün baktığımızda herkes gazeteci, herkes basın mensubu. Bu, bizim açımızdan kabul edilebilir bir şey değil. Nasıl ki, üniversitelerin Tıp Fakültelerinden mezun olamayanlar doktor olamıyorsa, Mühendislik Fakültelerinden mezun olmayanlar mühendis olamıyorsa, İletişim Fakültelerinden mezun olmayanlar da gazeteci olamasın. Mesleğin ne olduğunu, haberin nasıl geçileceğini bilmeyenler, kendi akıllarınca bir şeylerin peşine düşüyor ve kendilerine gazeteci diyor. Bu bizim tarafımızdan kabul edilebilir bir şey değil. Alaylı gazeteciler için bu durum bir nebze esnetilebilir, ancak eskiden olduğu gibi şimdilerde kimse kimseye hocalık yaparak bir şey öğretme peşinde değil, tam tersi herkes üzerindeki tüm sorumluluğu daha yeni mezun olmuş gençlere yükleme peşinde. Yapılan hatalar da bile doğruyu göstermek bir yana, şiddet tercih edilir hala geldi. Bu gibi durumlar mesleğimize büyük zararlar veriyor. Basın ifade özgürlüğü sınırlarının iyi belirlenip, gazetecinin soran, sorgulayan bir mekanizma olduğu gerçeğini gün yüzüne çıkardığımız gün, işsizlik sorununa da çözüm bulacağımıza inanıyorum. Çünkü İletişim Fakültelerinden mezun olan gençlerimiz, kendilerini güvende hissettikleri zaman bir güç birliği yaparak, ülkemize yeni medya kurumları kazandırabilir. Bu girişimler de devletimiz tarafından eşit bir şekilde desteklenirse inanıyorum ki, Türk basını hem hak ettiği yere gelecek, hem de işsizlik konusuna çözüm üretecektir.  “GÜNÜ GECESİ, VAKTİ, SAATİ YOKTUR HABERİN” Yerel gazeteler genç gazeteciler için birer okul gibidir, bu okullarda birçok genç gazeteci eğitimini alarak yükseliyor. Fakat yerel gazetelerin birçoğu asgari ücretle gazeteci çalıştırıyor. Gazetecinin insanca bir ücretle çalışması için yerel gazeteler ya da sizin gibi kurumlara ne gibi görevler düşüyor? Neler yapılabilir? Yerel gazetede çalışan meslektaşlarımız tabiri caizse üvey evlat muamelesi görüyor. İşini yap, hatta en iyi şekilde yap, haberi hemen geç, fotoğraf düzgün olsun, hatta bunun yanına bir de video haber ekle gibi taleplerle karşılaşıyorlar işveren tarafından, ancak gelin görün ki, bir tane verilen ekipman yok, gazeteci kendi ekipmanını kullanıyor, hatta yol, yemek parası dahi yok. Sektöre uzak olan tamamıyla iş insanlarından oluşan medya patronları bir haberin nasıl ve ne şartlar altında çıktığından bi haber oldukları için onlar sadece istiyor. Fakat haber de habercilik de öyle hafife alınacak bir konu değil tam aksi gazetecilik çok ciddi bir iştir. Ayrıca bana göre gazetecilik, bir meslek değil, bir hayat biçimidir. Günü, gecesi, vakti saati yoktur haberin. Bugün bunları bile bile hem iyi haberin zamanında eksiksiz çıkılması isteniyorsa bunun karşılığında da bir şeylerin yapılması lazım. Asgari ücretle çalışan bir basın mensubuna, yol parası vermeyeceksin, yemek parası vermeyeceksin ama ondan gündem yaratacak haberler isteyeceksin. Bu durum pratikte asla çalışmaz. Bu sebeple özellikle yerel basında çalışan, büyük emek sarf eden meslektaşlarımızın artık yakasının bir araya gelmesi şarttır. Asgari ücretin artırılması, makasın daraltılması için yapılmıştır yerindedir, ancak basın sektöründe bu makas hiç açılmamaktadır. Kurumda unvanı ve sorumluluğu daha fazla olanla, olmayan arasında hiçbir bir maddi fark yoktur. Bu bizim tarafımızca kabul edilebilir bir şey değildir. Bu yüzden GMD olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırlanıyoruz. Yakın zamanda hazırlayacağımız Yerel Meyda Raporu ile tüm siyasi partilerin ve basın ile ilgili birimlerin kapılarını çalarak içerisinde çözüm önerilerimizin olduğu raporumuzu sunacağız. “GAZETECİ MAĞDUR OLANLARIN SESİDİR” Size gazetecilerin en temel sorunları nelerdir? Bu sorunların çözümü nedir? En temel sorun meslek ilkelerini, etik ve ahlak değerleri bilmemek. Gazeteciyim diyen biri aklına gelen her şeyi aklına geldiği gibi söyleyebileceği yanılgısında. İşin aslı böyle değil. Doğru bildiğini söylemek elbette gazetecinin bir görevi, çünkü kamu görevini yerine getiriyor. Ancak doğruların da bir söylenme biçimi var. Bir gazeteci bir konuyu araştırmadan, kulaktan dolma bilgilerle kamuoyunun karşısına çıkıp bir açıklama yapamaz. Gazetecilik altını çizerek söylüyorum gerçekten çok ciddi bir iştir. Bunu geçmişe dönüp baktığımızda daha iyi anlayabiliriz. Ülkesinin geleceğini düşündüğü ve bu düşüncelerini kaleme aldığı için hayattan koparılan gazeteciler var. Bu göz ardı edilecek bir şey değil. Bugün baktığımızda gerçekten idol olmuş, bir cenaha hitap eden meslek büyüklerimiz var. Ancak zaman zaman öyle sözler sarf ediyorlar ki, anlamakta zorlanıyoruz. Bulundukları konum itibariyle çeşitli çıkışlar yapan isimler belki bir anlık nabız yükselmesi sonucu, belki onları okuyan kesimin alkışlarının etkisiyle anlam veremediğimiz çıkışlar yapıyorlar, fakat bu çıkışlar etikle, meslek ilkeleriyle bağdaşmadığında bir anlam ifade etmemektedir. Sevilir, sevilmez, hoş görülür görülmez, bu konular tartışılır, ancak devlet büyüğüne bir gazeteci asla hakaret edemez. Her sözün bir söylenme şekli, bir de zamanı vardır. İşte bu şekli ve zamanı gazeteci çok iyi bilmelidir, çünkü o zaman gazeteci olunur. Ayrıca gazeteci mağdur edebiyatı yapıp sesini duyurmaya çalışmaz, gazeteci mağdur olanların sesi olur. “ORTAK AKIL HER SORUNU EN MAKUL ŞEKİLDE ÇÖZER” Son olarak gazeteci adaylarına ya da meslekteki meslektaşlarımıza vermek istediğin bir mesaj var mı? Aday arkadaşlarımız şunu iyi bilsinler, gazetecilik çok bilmişlik değildir. Gazetecilik, her konudan biraz, ancak bir konudan çok şey bilmektir. Her konuyla ilgili kesinlikle bir fikriniz olmalı, çünkü artık muhabir ayrımı kalmamış durumda. Önceden sağlık muhabiri, eğitim muhabiri, adliye muhabiri gibi ayrımlar vardı, şimdi bir muhabir hepsini yapmak durumunda. Bu yüzden kendilerini her konuda geliştirmeli, ancak bir konuda uzmanlaşmalılar. Mevcutta mesleğimize emek veren meslektaşlarımıza da birlik çağrısında bulunuyorum. Ancak bu herkes gelsin GMD'ye üye olsun gibi bir çağrı değil. En azından bir sorun olduğunda bu sektöre yıllarını vermiş büyüklerimiz çözüm için bir masada buluştursunlar bizleri. Ortak akıl her sorunu en makul şekilde çözer diye düşünüyorum.  
Editör: TE Bilisim