TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, atık konusunun Türkiye’nin kanayan yarası olduğunu dikkat çekmek için Anemon Otel’de gerçekleştirdiği bir toplantı ile Dünya Çevre Günü ile ilgili hazırladığı detaylı raporu açıkladı. Rapor’da, hava, su ve toprak kirliliğine, ekili tarım arazilerinin giderek azaldığına dikkat çekildi. Raporun detaylarını yaptığı bir sunumla açıklayan Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, atık sektörüne yeterince teşvik verilmediğini belirterek, “Dünyadaki en pahalı atık Türkiye’de toplanıyor. Bu da daha fazla maliyet demektir. Türkiye büyük bir çölleşme ile karşı karşıyadır. Çeşme suyunun kullanımı konusunda toplumda büyük bir güvensizlik mevcuttur. Türkiye’nin birçok bölgesinde var olan hava kirliliği devam etmektedir. Birçok sorunun önüne uygulamalı eğitim ile geçebiliriz. Ancak bu şekilde çevreye duyarlı toplum yaratmış oluruz” şeklinde konuştu. “ÇEVRE SORUNLARI DOĞA İÇİN BÜYÜK BİR TEHDİTTİR” Çevre problemlerinin artışıyla birlikte su kirliliği, toprak kirliliği, iklim değişikliği, nesli tükenmekte olan canlı türlerinin sayılarında artış olduğuna dikkat çeken Bozoğlu, “İklim değişikliği gibi büyüyen çevre problemleri doğal kaynakları da kısıtlamaktadır. Örneğin sera gazlarının artışıyla birlikte gelen iklim değişikliği problemi su kaynaklarına etki etmekte, azalan su kaynakları tarımsal üretime etki etmekte ve biyolojik çeşitliliği azaltmaktadır. Çevre sorunları doğa için büyük bir tehdittir ve daha önceleri doğa ile iç içe olan insanoğlu doğadan giderek uzaklaştırmaktadır” diye konuştu. “ÜLKEMİZDE ÇEVRE YÖNETİMİ KONUSUNDA GÜZEL GELİŞMELER YAŞANIYOR” ülkemizde çevre yönetimi alanında güzel gelişmeler de yaşandığını söyleyen Bozoğlu, düzenli depolama sahalarının, atıksu arıtma tesislerinin sayısı artmakta, alt yapı güçlendirilmekte, ağaçlandırma faaliyetleri de yapılmaktadır ifadelerini kullandı.  Ancak, bu gelişmelerin yanında, çevre kirliliğinin arttığını, havanın ve toprağın kirlenmeye devam ettiğini vurgulayan Bozoğlu, “Örneğin, Cumhuriyetin ilk yıllarında 44 milyon hektarla ülke yüzölçümünün yüzde %56’sını oluşturan mera ve çayır alanları, 2014 yılı verilerine göre 14,6 milyon hektara inerek %19’a gerilemiştir. Buna rağmen çeşitli kanun teklifleri ve mevzuat düzenlemeleri ile bu alanların da azaltılmasına neden olacak adımların önünün açılma potansiyeli yaratılmaktadır. Bizlere düşen görev, sorunları dile getirerek çözüme katkı vermek, toplumda ve kamu yönetiminde farkındalık yaratmaktır. Bu kapsamda, sorun alanlarına yönelik mevcut duruma dair görüşlerimiz ve önerilerimiz derlenmiştir.” dedi.   “YEREL YÖNETİMLERİN ÇOĞU ATIK KONUSUNDA ETKİN BİR SİSTEM KURAMAMIŞ” Düzensiz depolama sorunun ülkemizde hala devam ettiğini açıklayan Bozoğlu, “Düzenli depolama sahalarının arttırılması ve özellikle geniş alanlara hizmet veren belediyelerimizde aktarma merkezleri faaliyete geçmez ise bu sorun artmaya devam edecektir. Maalesef ki  yerel yönetimlerin büyük çoğunluğu atık yönetimi konusunda etkin bir sistem kuramamıştır.  Geri kazanılabilir atıkların kaynağında ayrıldığı ve Yetkili Kuruluşlar ile bu atıkların toplanması planladığı zaman ülkemizde geri dönüşüm, tasarruf ve bu alandaki istihdam artacaktır” dedi. “BÜYÜK KENTLERDEKİ SU SORUNU DEVAM ETMEKTEDİR” Özellikle büyük kentlerde içme suyu sorunu yaşanmaya devam ettiğini hatırlatan Bozoğlu, “Ankara, İzmir, İstanbul’da damacana ve paket su kullanmayan hane neredeyse yok denecek kadar azdır” ifadelerini kullandı. Bozoğlu, “Belediyelerin yapmış olduğu açıklamalarda suyun temiz olduğu beyan edilmesine rağmen suyun yönetiminden ve halk sağlığından sorumlu olan kurumlarda (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı v.b.) da musluk suyu yerine damacana ve paket su tercih edilmektedir. Herkesin musluğundan temiz su içmesi sağlanarak, damacana ve paket su gibi kanserojen ve kontrolsüz tüketiminin önüne geçilmelidir.” “İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDA ÇALIŞMLAR YÜRÜTÜLMELİDİR” Paris İklim Anlaşması’na ülkemiz tarafından imza atıldığını belirten Bozoğlu konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Ancak TBMM’den onaylanma işlemi henüz gerçekleşmemiştir. İklim değişikliğinden en yoğun etkilenecek ülkelerin başında gelen ülkemizin anlaşmaya taraf olarak, acilen gerek sera gazı azaltımı faaliyetlerine odaklanması gerekse iklim değişikliğine uyum kapsamında çalışmalar yürütmesi gerekmektedir. Uluslararası alanda iş birliğinin arttırılmasında Anlaşmaya taraf olmanın avantajları da değerlendirilmelidir. ABD Başkanı’nın Paris Anlaşması’ndan çekilme kararı tarihi bir hatadır. İnsanlık tarihinin en yıkıcı felaketi olan iklim değişikliğinin sorumlularından olan bir ülkenin yönetiminin çözümden kaçınması kabul edilemez. Ülkemizin bu yanlış tavra karşı yerini iklim değişikliğine karşı mücadele eden ülkelerin yerinde konumlandırması gerekmektedir. “ “DÖNGÜSEL EKONOMİ SÜRECİ GÜNDEME ALINMALI” “Bu geri kalmış termik santral projelerinden vaz geçilerek en iyi enerji üretim biçimi olan enerji verimliliğine odaklanılmalıdır. Kentlerdeki gereksiz elektrik tüketimi azaltılmalıdır. Sanayimizin üretim süreçlerinde enerji tüketimini azaltıcı yatırımlar teşvik edilmelidir. Döngüsel ekonomi süreci gündeme alınmalı, atıklar ve üretim bu perspektifle yönetilmelidir.” (Kadir Gürhan)