Bugün bu köşede ‘Medya, Kültür, Sanat ve Turizm Buluşmaları’ kapsamında ziyaret ettiğimiz ve iki gün boyunca birçok yerini dolaştığımız Nevşehir’in Göreme beldesinin turizme katkısını ve kurumların kontrol mekanizmasının devrede olmadığı küçük bir beldede fiyatların nasıl uçuk olduğunu okuyacaksınız. En son yapmam gereken şeyi baştan yaparak yazıma giriş yapmak istiyorum. Buluşmaları gerçekleştiren Kültür Sanat Muhabirleri Derneği’ne teşekkürlerimi iletiyorum. Çünkü onlar olmasa ne biz bu uçuk fiyatları göreceğiz ne de yerli turist bu durumdan haberdar olacak. Bu yüzden hem böyle bir buluşmaya ev sahipliği yaparak turizmin tanıtımına katkı sundukları için hem de farkına olmadan turizm beldelerinde her şeyin nasıl da yabancı turistlere göre endekslendiğini görmemizi sağladıkları için kendilerine tekrardan teşekkür ediyorum.

İki gün boyunca gezdiğimiz Göreme yaklaşık 2500 gibi küçük bir nüfusa sahip beldedir. Doğal kaya oluşumları, peribacalarıyla kaplı vadileri, kayadan oyma tarihi manastırları, sıcak hava balon turu ve çeşitli aktivitelere ev sahipliği yapan Nevşehir'in Göreme beldesi, her yıl nüfusunun yaklaşık bin katı kadar yani 2,5 milyon turiste ev sahipliği yapıyor. Belde, pandemi başlamadan önceki 2019 yılında yaklaşık 4 milyon gibi bir ziyaretçi sayısına ulaşarak rekor kırmış. Pandeminin başladığı 2020 yılının ziyaretçi sayısı ise yüzde 70’lik bir kayıp ile yaklaşık 1 milyona kadar inmiş durumda.

Turizmde yüzde 70’e varan bir kayıp varken yabancı turist fazla uğramazken, uğrayan turistlerin çoğu yerli turist iken fiyat politikası bu beldelerde neden euro ya da dolar üzerinden belirleniyor? Eski Hazine Bakanımız Berat Albayrak ne demişti; dolarla mı maaş alıyorsun, dolar borcun mu var?’ O zaman biz de vatandaş olarak soralım; Türkiye’de özelikle turistik bölgelerde fiyat belirlenirken neden bu para birimleri baz alınıyor? Ya da bu fiyatlar belirlenirken ilgili kurumlar tarafından neden denetlenmiyor? Denetleniyorsa fiyatlar neden bu kadar uçuk? Herkesin krizde olduğu bir dönemde, asgari ücretin 2825 lira olduğu ülkemizde bir kebaba 100 TL’yi hangi vatandaşımız verebilir? Esnaf neden maliyetinin çok üstünde olan bir fiyat politikasında ısrar ediyor? Krizden çıkmak isteyen esnaf vatandaşa bindirerek mi krizden çıkacak? Birçok koldan vergi ve zamlar altında ezilen vatandaşın turizm yörelerini gezecek gücü kalır mı? Kalsa da ziyaret ettiği yörede karnını doyurabilir mi? Orası tartışmalı

Yukarıda dizdiğim soruları bir o kadar daha uzatabilirim? Ne de olsa görevimiz soru sormak değil mi? Ama sizi fazla yormak istemediğim için en temel sorulara yer vermek istedim. Sahi ne olacak içinde bulunduğumuz bu durum? Patlama olur taksici esnafı ‘fırsatçılık’ yapar. Turist sayısı artar turizm bölgesindeki esnaflar ‘fırsatçılık’ yapar. Pandemi olur maske ‘fırsatçılığı’ yapılır. Toplum olarak hep bir ‘fırsatçılık’ peşindeyiz. Krizden rant yaratmanın derdindeyiz. Böyle olmasaydı turizm bölgesi Bodrum’daki esnaf, 10 liraya mal olan ‘yerli ve milli’ lahmacunumuzu 70 liraya satabilir miydi? Ya da iki gün boyunca dolaştığımız Göreme’de bir kâse cacık 20 TL’den satılabilir miydi? Siz değerli okuyucularıma sesleniyorum evde yapıp yediğiniz bir kap cacığın maliyeti ne kadar olabilir? İlgili esnaf, ‘ne olacak bir kâse cacık 2 Euro’dur’ diyebilir ama bizdeki karşılığı 20 liradır sayın esnaf. Hadi cacığın fiyatını geçtim maliyeti çok ama çok düşük olan bir çay bardağını 8-10 lira arasında satmanın ne mantığı olabilir? Size daha birçok şeyin fiyatını da buradan belirtebilirim. Çanak-çömlek de bu pahalı ürünler arasındaki yerini alıyor.

Büyük market zincirlerinin küçük esnafı yok ettiği gerçeğinden hareketle her zaman büyük market zincirlerini onaylamayan biriyim. Ya da bu marketlerin her ürünü satmasına karşıyım. Mesela çorap bile satıyorlar. Fakat konu turistik bölgeler olunca vatandaşın imdadına yetişen ise yine bu büyük market zincirleri oluyor. Bir cips 10 liradan satılıyorken aynı cips bu marketlerde 3-4 liraya satılıyor. Bir su 5 liradan satılıyorken bu marketlerde 1 liraya satılıyor. İlginç olan ve gözüme çarpan dikkat çekici bir diğer şey ise yabancı turistlerin bile esnafın fiyat politikasından haberdar olması. Çünkü büyük marketlere girdiğinizde bu durumu kendi gözlerinizle görebilmeniz mümkün. Kasaların önünde bir turist kuyruğu var!

Bir çiftçi çocuğu olarak neredeyse turizm gelirinden başka hiçbir geliri olmayan Göreme esnafına tavsiyem şudur; peri bacalarının etrafında kümelenmenin yanında hayvancılıkla da uğraşabilirsiniz. Topraklar pek elverişli olmasa da buna tarım da eklenebilir. İşte o zaman yaşam şeklinize alternatifler yaratmış olursunuz. Pek inanmasam da umarım fiyatlar en yakın zamanda denetlenir ve gereken ne ise yapılır. 20 liradan satılan bir kâse cacığın 70 liraya satılan bir lahmacun kadar gündem olması dileğiyle.. Son olarak herkesin ama herkesin bir şekilde gerekirse bütün yiyeceklerini yanına alarak günübirlik gidip ziyaret edebileceği bir yerdir Göreme. İmkanı olan herkese tavsiye ediyorum..