İran’da 1979 yılında gerçekleşen İslam Devrimi, İran’daki kadın hareketleri açısından da oldukça önemli bir milattır. Devrim öncesi kadın haklarının iyileşmesi için atılan adımların karşılığını almak bir yana, devrim sonrası getirilen yasaklarla birlikte, kadın hakları açısından devrim öncesine göre daha da geriye gidildiği görülmüştü. 

Kadınların hayatlarına, giyim tarzlarına yapılan müdahaleler, kadınların evlilik yaşını yükselten, kadınlara boşanma hakkı sağlayan ve çok eşliliği yasaklayan Aile Koruma Yasası’nın kaldırılması, İslami giyim kurallarına uymayan kadınların işlerinden kovulması, doğum kontrolünün ve kürtajın yasaklanması, eğitim ve seyahat için kadınların eşlerinden ya da babalarından izin almaları gerekliliği gibi birçok müdahale ve yasaklama kadın haklarının varlığını ortadan kaldıran bir zemin oluşturmuştu.

Diğer taraftan da bütün bu baskılar, haklı bir tepki olarak feminist bir bilinci ortaya çıkarmıştır.

İslam Devrimi’nden sonra haklarını aramaktan asla vazgeçmeyen kadınlardan biri olan Vilda Movahed, 28 Aralık 2017’de, kadınların kamusal alanda başörtüsü takma zorunluluğuna karşı Tahran’da Devrim Caddesi’nde elektrik kutusunun üzerine çıkıp bir sopanın ucuna beyaz bir başörtüsü takıp sallayarak yeni bir sivil itaatsizlik eylemi sergiledi. 2014 yılında muhalif bir gazeteci olan Masih Alinejad’ın, baş örtüsü takmadan otomobil kullanırken çekilen bir fotoğrafını Facebook’a yüklemesi ve Benim Gizli Özgürlüğüm adlı Facebook sayfasına kadınlardan başörtüsüz fotoğraflarını yüklemelerini istemesi ve bu çağrının da oldukça kalabalık bir kesim tarafından destek bulması ve sonrasında Vilda Movahed’in beyaz bir başörtüsünü bir sopada sallandırması eylemlerinin sonucunda, gazeteci Alinejad, iranlı kadınlara yeni bir çağrıda bulundu. 

Alinejad örtünme zorunluluğunu protesto çağrısında kadınlardan, her Çarşamba günü kamusal alanlarda beyaz bir kıyafet giyinerek ya da beyaz bir başörtüsü takarak gezmelerini, bu protestolarını da sosyal medyada #WhiteWednesdays etiketiyle paylaşmalarını istedi.

Alinejad’ın bu çağrısı toplumda sadece kadınlarda değil erkeklerde de karşılığını buldu ve hem kadınlar hem de erkekler fotoğraflarını Benim Gizli Özgürlüğüm ve Beyaz Çarşambalar adlı Facebook sayfalarına yüklediler.

Sosyal medyanın etkisiyle çok kısa sürede geniş kitlelere yayılıp ses getiren bu hareketlerin kıymetli yanlarından biri de, muhafazakar kadınlar ve erkekler tarafından da destek görmesiydi. Kendi istekleriyle başörtüsü takan muhafazakar kadınlar, başörtüsü takmak ya da takmamak konusunda kadınların özgürce karar verebilmeleri gerektiğini savunarak, kendi bedenleri üzerinde söz sahibi olmak amacıyla bu hareketi başlatan kadınlara destek verdiler. Kampanyaya destek olan erkekler de kadınların bu haklı talebine, annelerinin, eşlerinin, kız kardeşlerinin başörtüsü takmadıkları fotoğraflarında yanlarında durarak destek oldular. 

Ben de Çarşamba günü bu köşeden Mahsa Amini’yi bir kez daha anıyor ve tüm dayanışma ve umuda dair duygularımla, kadınların kendi bedenleriyle ilgili söz hakkının sadece yine kadınlarda olduğunu ifade etmek istiyorum.

Sevgiyle kalın.