Başkent Ankara’da yaşayan Alaz Uslu, çocukluğundan bu yana yaralı kuşların tedavisiyle ilgileniyor. Kurduğu Simurg Kuş Yuvası Derneği ile faaliyetlerini sürdüren Uslu,  Başkent Ankara’da 350’nin üzerinde kuş türü bulunduğunu kaydetti. Uslu , “Ankara kuş çeşitliliği açısından çok zengin bir alan çünkü hem çok büyük bir il hem de çok farklı biyocoğrafik bölgeleri içeriyor, biz onlara eko bölgeler diyoruz. Bu çeşitliliğe bağlı olarak da kuş çeşitliliği oldukça fazla” ifadelerini kullandı.

Ankara merkezli Simurg Kuş Yuvası Derneği, yardıma ve bakıma muhtaç kuşların tedavisini yaparak onları yeniden doğaya kazandırıyor. Kuşların korunmasını, kurtarılmasını ve rehabilitasyonunu odağına alan tek sivil toplum kuruluşu olan Simurg Kuş Yuvası Derneği’nin kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı  Alaz Uslu, Ankara’da bulunan kuş türlerini ve yaşadıkları alanları gazetemiz okurlarına aktardı.

Merhabalar; terasınıza kuş yuvası yaparak başladığınız daha sonra da Simurg Kuş Yuvası Derneği’ne dönüştürdüğünüz serüveniniz nasıl başladı? Kimdir Alaz Uslu?

Merhabalar, ben Alaz Uslu. 1989 Zonguldak doğumluyum. Kuşlarla dolu bir evde dünyaya gelmişim. Hem anne tarafından hem de baba tarafından kuş sevdası geliyor. Bende ise birleşip pik yaptığı kanısındayım. 5 yaşında birlikte geçirdiğimiz bir trafik kazasında hayatını kaybeden dedem, kanarya yetiştiricisiydi. Ötücü kuşlara büyük ilgi duyardı. Çocukluk yıllarımda günümüzdeki doğa koruma faaliyetleri bu kadar sıkı değildi. Hatta sokaklarda uluorta doğadan yakalanan sakalar, floryalar, karabaşlı isketelerin ticareti serbestti. Dedem de doğadan kuş yakalardı. Doğadan yakalanan bu kuşların çok büyük oranı maalesef özgürlükten esarete adapte olamaz, ölürdü. Dedemin öleceğini düşündüğü kuşlara yardım etmemle başladı kuş rehabilitasyonu çalışmalarım.

Henüz 5-6 yaşımdayken, kuş türlerini tanıyordum, kuşların seslerini biliyordum ve doğada kuş gözlemciliği yapıyordum. Doğadaki gözlemlerde odaklandığım bu kuş doğada ne yiyor ne içiyor kısmıydı. Zonguldak çocukluğumda tam bir orman kentiydi. Rahatlıkla bu kuşların tükettikleri bitki türleri başta olmak üzere besin kaynaklarını bulabiliyordum ve doğal ortamından topluyordum. Küçücük bir kapalı balkonda bu kuşları serbest bırakıp karşılaştıkları kafes stresini de ortadan kaldırıyor ve topladığım besin kaynakları ile bu hayvanların iyileşmesini sağlıyordum. Sonra özgürlük tabii... Zamanla mahallede kuşçu olarak anılıyorsunuz, okulda çizdiğiniz resimler, anlattığınız hikayeler hep kuş üzerine olunca öğretmenleriniz de bu kuşçu diyen gruba ekleniyor. Sonunda yardıma muhtaç bir kuş bulunduğunda aranılan isim olmuştum. Zamanla petshoplardan kuşlar da gelmeye başlayınca, egzotik türlerle tanıştım.

Üniversite için Ankara’ya taşındım. İnternet ortamında yazılar, paylaşımlar derken kitlem genişledi. Daha çok insana daha çok kuşa ulaştım. Şimdi ise sadece kuşların korunmasını, kurtarılmasını ve rehabilitasyonunu odağına alan tek sivil toplum kuruluşu olan Simurg Kuş Yuvası Derneği’nin kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanıyım. Simurg Kuş Yuvası Derneği aslında basına da yansıyan Afrika Gri Papağanı Bahtiyar ile dernekleşti. İşkence görüp, tedaviye alınıp, ölen Bahtiyar… O dönem yetkililer ile iletişime geçtik. İyi olabileceği tek yer burası, yardım etmek istiyoruz dediğimizde, yasal statümüz olmadığı için bu teklifimiz ilgi görmedi ve dernek olmamız önerisinde bulunuldu. Biz aslında o gün dernek olmaya karar verdik. O gün epeydir gündemimizde olan dernekleşme çalışmalarımıza hız verdik ve Nisan 2019’da İçişleri Bakanlığı tarafından onaylanmış bir dernek statüsü aldık. Biz dernek olduk olmasına da, olan Bahtiyar’a oldu.

Dernek kurucularımız ve üyelerimiz arasında veteriner hekimler, uzman ornitolog-biyologlar, akademisyenler, kuş bakım uzmanları, hukukçular, kuş gözlemcileri ve doğaseverler var. Tam anlamıyla multidisipliner bir aileyiz. Aslında İnşaat Yüksek Mühendisiyim, Ocak 2020’de Gazi Üniversitesinde yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Bir yandan da kuş çalışmalarıma daha profesyonel anlamda devam edebilmek için eğitimime bu alanda yön verdim. Halen Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü 4. sınıf öğrencisiyim ve Açık Öğretim Fakültesi Laborantlık ve Veteriner Sağlık Bölümü 2. sınıf öğrencisiyim. Bir bakmışsınız veteriner hekim de oluvermişim. Kim bilir?

“BİZ ANKARA’DAYIZ AMA KUŞLAR HER YERDE”

Dernek ne gibi çalışma ve faaliyetler yürütüyor? Sosyal medyada oldukça aktifsiniz, ayrıca 24 saat erişim sağlanabilen bir mobil hizmetiniz var. Bu anlamda vatandaşlarla yeteri kadar bir etkileşim sağlayabiliyor musunuz?

Simurg Kuş Yuvası Derneği’nin, odağına kuşları aldığını söylemiştim. Kuş koruma, kurtarma ve rehabilitasyon çalışmaları yapıyoruz. Bunları yaparken de derneğimizin kuşlar konusunda uzman veteriner hekimleri en büyük rolü üstleniyor. Uzman ornitolog-biyologlarımız kuşun ekolojisi, biyolojisi ile ilgili bilgileri sağlıyor, örneğin; bir kuşun ne zaman, nerede salınacağına onlarla karar veriyoruz. Kuş bakım uzmanlarımız ise kuşların rehabilitasyon sürecinde nasıl bir ortamda tutulup, neler ile besleneceğine yine veteriner hekimlerimiz ile karar veriyor. Tam anlamıyla bilimsel uygulamalarla yol alıyoruz. Bu metotları da sıklıkla sosyal medya hesaplarımızda paylaşıyoruz. Bireysel olarak kuşlara bu şekilde yardım ediyoruz, ancak onların çok daha kapsamlı çözümlere ihtiyaç duyan büyük sorunları var. Kuşların doğada korunabilmesi için öncelikle yaşam alanlarının korunması gerekiyor. Bunun en güncel olanı Galata Kulesi’nde gerçekleşti. Yaz ayları ebabillerin üreme mevsimidir ve yüzlerce yıldır kule üzerindeki oyuklara yuva yaparak yavrularını bu yuvalarda büyütürler.  Geçtiğimiz haziran ayında restorasyon amacıyla Galata Kulesi dış cephesine iskele kurulmaya başlandı. Bu çalışmalar ebabil kuşlarının, özellikle yavrularının hayatlarını kaybetmeleriyle sonuçlanacaktı. Restorasyon kuşların yavrularını büyütüp yeniden göç edecekleri tarih olan sonbahar aylarına ertelenmeliydi. Simurg Kuş Yuvası Derneği olarak bu konuda sessiz kalamazdık, çok kısa sürede büyük bir başarıya imza attık. Girişimlerimiz hızla ses getirdi, bölge sakinleri, doğaseverler, ilgili bakanlıkların ve resmi makamların da duyarlı davranmasıyla olumlu sonuç alındı.  Kulenin cephesindeki iskele söküldü, dış cephe restorasyonu ebabillerin Afrika’ya göç ettikleri döneme ertelendi. Böylelikle hep birlikte yüzlerce yavru kuşun hayatını kurtardık.  Kuşların olduğu her yer bizim çalışma alanımıza ve faaliyetlerimize giriyor. Bu bir kule de olabilir, bir sulak alan da olabilir, bir şehir merkezi de olabilir.

Sosyal medyada aktif olmak zorundayız çünkü biz Ankara’dayız ama kuşlar her yerde. Yardıma ihtiyaç duyan bir kuşla karşılaşan duyarlı insanlar Türkiye’nin her yerinden bizimle iletişime geçiyorlar. İşte o zaman gerek 7/24 ulaşılabilir bir telefon numarası gerek doğru bilgileri paylaştığımız sosyal medya kanalları önem kazanıyor. Türkiye’de kuşlarla ilgili doğru bilgi bulmak maalesef çok zor... Ebabil, insektivor bir kuş türü olup muhabbetkuşu yemi ile beslenmesini öneren veteriner hekimler var. Bu noktada kimseyi eleştirmek değil amacım, biz yardım isteyen herkese doğru bilgiyi veriyoruz. Ankara’da bulunan bir kuşa bizzat yardım ediyoruz da, farklı şehirlerde örneğin Mardin’de bir köyde bulunan çaresiz bir kuşa ancak ulaşılabilirliğimiz ile yönlendirmeler yaparak yardım edebiliyoruz. Ve inanın telefonla yardım ettiğimiz bu kuşların doğaya geri dönüş oranları gerçekten çok yüksek. Doğru bilgi ile birlikte bu bilgilerin uygulanabilirliği hayat kurtarıyor bu nedenle ulaşılabilir olmak bizim için çok önemli. Günlük rutinlerimiz yoğun olabiliyor. Bazen telefonlara yetişemiyoruz. Ama mutlaka en hızlı şekilde geri dönüş sağlıyoruz.

“ANKARA KUŞ ÇEŞİTLİLİĞİ AÇISINDAN ÇOK ZENGİN”

Ankara kuş türleri açısından nasıl bir alan? Tür ve çeşitlilik açısından başkent zengindir diyebilir miyiz? ODTÜ, Eymir, Mogan, Nallıhan Kuş Cenneti vb. alanlarda durum nedir?

Ankara kuş çeşitliliği açısından çok zengin bir alan çünkü hem çok büyük bir il hem de çok farklı biyocoğrafik bölgeleri içeriyor, biz onlara eko bölgeler diyoruz. Bu çeşitliliğe bağlı olarak da kuş çeşitliliği oldukça fazla. 350’nin üzerinde kuş türü bulunuyor. Türkiye’de belgelenen kuş türü sayısı 487’dir.

Aslında sizin bu saydığınız alanlar çok büyük ölçüde Ankara’nın kuş çeşitliliği açısından zengin olmasının sebepleridir. Şehir merkezinde özellikle ODTÜ’de şu anda 248 tane kuş türü tespit edilmiş durumdadır. Bu sayı Türkiye’de görülen kuş türlerinin yarısından daha fazlasıdır. ODTÜ arazisinde yer alan Eymir Gölü şehir merkezindeki en büyük göl. Bir de ona yakın olan Gölbaşı ilçesinin içinde Mogan Gölü var her ikisinde de kuş çeşitliliği oldukça fazla. Bu alanların hepsinin, kendine özgü problemleri var.

ODTÜ’de en büyük problemimiz sürekli çevresinde artan şehirleşmedir, hem ODTÜ’nün içinden hem de dışından yapılaşma tehdidi gün geçtikçe artmaktadır.  ODTÜ’deki arazinin giderek daha izole olması buradaki kuş popülasyonlarının da daha izole hale gelmesine neden oluyor.

Eymir Gölü’ndeki en büyük problem insan baskısıdır. İnsanların şehir hayatından kaçacak yerleri yok, herkes her bulduğu fırsatta Eymir Gölü’ne akın ediyor. Özellikle hafta sonları, bahar ve yaz aylarında Eymir Gölü insan taşıma kapasitesinin çok üzerinde talep görüyor.

Mogan Gölü’nün en büyük problemlerinden birisi suyundaki kirlilik. Hem suyu çok kirli hem etrafı çok büyük bir şehirle çevrili, dolayısıyla orada da çok büyük bir insan baskısı var. Nallıhan Kuş Cennetinde en büyük sıkıntı oraya gelen su kaynaklarının direkt Sarıyar Barajı’na yönlendirilmesi ve kuş cenneti olarak bildiğimiz yerin artık kuş cenneti olmaktan çıkmasıdır.

(Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)

(Haberin devamı haftaya yayımlanacaktır)