Avukat Ömer Ogur Türkiye aleyhine başlatılan ekonomik kalkışmanın bilinmeyen yönlerini gazetemize değerlendirdi. Ekonomik kalkışmanın 15 Temmuz’dan beri başladığının altını çizen Avukat Ogur, kalkışmanın cezaevindeki isyan planları ve PKK saldırıları ile devam ettiğini vurguladı. Saldırıların altında yatan temel amacın devleti tamamen kilitlemek ve hareketsiz bırakmak olduğuna dikkat çeken Ogur, “Millilik algısı olmadan bürokraside istediğiniz yeteneğe sahip olun hiçbir şey yapamazsınız ama millilik olgusu yüzlerce sıfırdan daha iyidir. Bürokraside millilik olmadan sahip olunan hiçbir yetenek bir değer ifade etmez, sıfırdır. Bu ekonomik kalkışma, bu şer hayra dönecek, milletimiz sabredecektir” şeklinde konuştu. Biz sorduk Avukat Ogur cevapladı: Türkiye’ye karşı son 5 yıldır uygulanan politikalar ve ekonomik savaş göze çarpar derecede. Açıktan uygulanan bu ekonomik savaşın sonu nereye varacak? Türkiye olarak bizi neler bekliyor? Bu durumu ekonomik kalkışma olarak adlandırıyorum. Aslında bu ekonomik saldırı içimizdeki ekonomi ajanları vasıtasıyla yapılıyor. Nasıl 15 Temmuz’da içimizde ki asker üniforması giyen teröristler Türkiye Cumhuriyeti’ne ve milli iradeye saldırdılarsa bugün de aynı şekilde Türkiye’nin ekonomi bürokratı kıyafetini giymiş hainler dışarıdaki efendileri vasıtasıyla Türkiye’ye saldırıyorlar. İçimizde ki hainler olmadan bize dışarıdan ne ekonomik, ne konvansiyonel nede başka türlü bir başarı elde edemezler. 30 yıl öncesini analiz ettiğim Ortadoğu kontrollü dünya savaşı saldırısı planının devamıdır. Silah üreten tüm ülkeler Birisi Türkiye’nin arkasında, birisi İran’ın arkasında vs. silah stoklarını tüketmek ve dünyada Müslüman nüfusu azaltmak üzere bir planın içindeler. Bu planın bir üstünde evanjelist sapkınlar var. Onların da amacı dünyada fazla gördükleri bir buçuk milyar nüfustan en fazla Müslüman nüfusunu her ne olursa olsun yok etmek üzere kurulu. Bu sapık ve sapkın bir düşüncedir. Trump’a yemin ettiren evanjelist yemininin içeriğine bakın; ABD’nin karşısında hiçbir güç görmüyorlar ve asıl kötü olan bu sapıklar buna gerçekten inanıyorlar. Aslında en büyük yanlışları ve hataları da budur. Ortadoğu kontrollü dünya savaşı planında silah üreten ülkelere diyorlar ki silah stoklarınızı tüketmek ve yeni silahlarınızı denemek için bir pazar lazım. Bu pazar kimdir? Bu vahşi düşüncenin pazarı maalesef Ortadoğu, Avrasya coğrafyası ve Müslümanlardır. Bu savaşı sürekli ve güçlü kılmak, istediklerini almak, istedikleri kan pazarını oluşturabilmek için Ortadoğu’da İran ve Türkiye’nin karşılıklı taraf olduğu Şii- Sünni savaşını çıkarmaları gerekiyordu. Çünkü bu savaş çıktığı zaman denk güçler arasındaki savaşın uzun süreceğini biliyorlar ve bu da onların işine geliyor. Evanjelist sapkınlar da bu savaşta istedikleri kehanetin de gerçekleştiğini göreceklerdi. Aslında karşımızda bir üst akıl değil bir sapkın grup var. Ama maalesef biz bunun farkında değiliz. Sıkıntı aslında tam da bu noktada doğuyor. Şundan emin olun Ortadoğu ve Avrasya coğrafyasında Türkiye’yi konvansiyonel anlamda yenemez ve tüketemezler. Bu nedenle ekonomik kalkışmayı da 6 ay içerisinde başaramazlarsa bu defa mutlaka siyasi kalkışmayı deneyecekler, siyasi kalkışmayı başaramazlarsa yeniden toplumsal karışıklık/kaos üzerinden fiili bir saldırıyı geçeceklerdir. Girdap adını verdiğim bu kaos amaçlı saldırı planı ile halkı birbirine düşüremezlerse, girdabı oluşturan unsurlardan herhangi birinin diğerini tetiklediği Türkiye’yi içinde boğacakları bir çatışma çıkarmayı hedeflemektedirler. Bu 4 aşamalı bir süreçtir biz ve şu an ekonomik kalkışma aşamasındayız. 15 Temmuz'da yaşanan hain saldırıyı ve arka planında yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz? FETÖ Terör Örgütü bir şekilde pasifize edileceğini anlayınca 15 Temmuz hain kalkışmasının saldırısının birinci aşamasını gerçekleştirdi ancak başaramadılar. 15 Temmuz’da girişimleri başarılı olmuş olsaydı Türkiye’de ciddi bir kaos çıkacaktı. Bana göre İngilizlerin rol aldığı taraf olayları bastırmış olacak, Cumhurbaşkanı nezdinde mili irade baskı altına alınacak ve Türkiye yeniden FETÖ terör örgütünün bürokratik ve siyasi hâkimiyetine girmiş olacaktı. İşte o vakit tam istedikleri şekilde ve zamanda İran, Türkiye kurup başlı Şii- Sunni savaşını çıkaracaklardı. 15 Temmuz milli irade direnişi karşısında kaybedeceğini gören ve “içeride” kalan ekip aslında bir gün sonrasından başlamak üzere 15 Temmuz saldırısını devam ettirdi ve “içeride” kalarak kendilerini gizledi. Darbe girişimi başarılı olmuş olsaydı darbenin planlayıcısı olarak üst konumlara gelecek olanlar içeride kalıp kendilerini gizleyerek daha sonra Gladio/FETÖ ile mücadelede kısmen inisiyatif alarak deşifre olan FETÖ’cuları mecburen etkisiz hale getirirken araya FETÖ terör örgütüyle mücadele eden milli unsurları da dahil ederek, bir şekilde ters operasyonlara başladılar. Aslında bu saldırı 15 Temmuz’dan beri devam ediyor. 15 Temmuz hakkında analizlerime gelecek olursak 15 temmuz’un hemen arkasında kaos çıkarma planları devam etti. Cezaevlerinde isyan planladılar, PKK Güneydoğu’dan saldırmaya başladı. En önemlisi ekonomik kalkışma da o zaman başladı. FETÖ’nün yeni operasyonları gündeme geldi. Bunlardan birisi de planladıkları kurt kapanı kalkışmasıdır. Amaç devleti tamamen kitlemek, hareketsiz bırakmaktır. Amaç milli iradeyi temsil eden Tayyip Erdoğan'ı devirerek, FETÖ dahil Atlantik hakimiyetini yeniden ve tamamen kurmaktır. Biz FETÖ terör örgütünü tek renk görüyoruz. Halbuki değildir. !5 Temmuzdan sonraki bu girişimleri ile o gece direnen milli unsurlara saldırdılar. Kimsenin bilmediği, isimleri çıkmamış FETÖ terör örgütüyle mücadele halinde olan milli unsurları çeşitli şekillerde tespit edip refüze ettiler, sistemin dışına ittiler, pasifize ettiler ve en sonunda onları mücadele edemeyecek seviyeye getirdiler. Yâda milleti tanımadıkları için öyle zannediyorlar. Bu iki yılı öyle geçirdik. Son iki yılda Ülkemizde yaşanan olumsuz seyri nasıl değerlendiriyorsunuz? Kurt kapanı kalkışmasında PKK eylemlerine başladı. Saldırılar sanki bir çizgi gibi Doğu Anadolu’dan başlayarak Güneydoğu Anadolu’yu takip edip ve Mersin’e doğru indi. Biz DEAŞ’ üzerinden planladıkları Adana, Mersin, İstanbul üzerinden gerçekleşecek büyük patlamalarını kaldıramayabilirdik. Mersin saldırılarından sonra devletin içindeki Kuvayı Milliye ruhuna sahip insanlar dedi ki kurt, kapandan atlasın.. Fırat Kalkanı Harekâtı oldu. Bu şu demek oluyor Kurt, kapandan atladı. Aslında şer dediğimiz şey Türkiye için hiçbir zaman kıramadığı, algısında mahkûm olduğu mandacı algıdan kaynaklanan kalıpların kırılmasına neden oldu. Müslümanların Siyonizm’i, İsrail, Amerika, İngiltere ve batı karşısındaki durumlarını karanlıkta birbirlerine anlattıkları korkunç hikâyelere daha sonra kendileri inanıp korkan çocukların durumuna benzetiyorum. Maalesef biz eleştirirken dahi olduğundan fazla güç atfettiğimiz, kendi kafamızda oluşturduğumuz hayaletlerden korkuyoruz. Millilik algısı olmadan bürokraside istediğiniz yeteneğe sahip olun hiçbir şey yapamazsınız ama millilik olgusu yüzlerce sıfırdan daha iyidir. Bürokraside millilik olmadan sahip olunan hiçbir yetenek bir değer ifade etmez, sıfırdır. Bürokraside millilik olgusu biraz daha hissedilmeye başlandığında bahsettiğim Ortadoğu coğrafyasında Türk ordusuyla hiçbir milletin savaşamayacağı gerçeğini milletimiz ve ABD görmüş oldu. 2. Dünya savaşından bugüne kadar ABD’nin aslında hangi savaşı kazandığını sorgulamamız lazım. Atom bombası atıp savaş kazanmak başarı değildir. Bunun yerine taşeron kullanmak üzere bir strateji geliştirmiştir. Dolayısıyla, bu coğrafyada konvansiyonel hâkimiyetimiz mevcuttur. Afrin ve Münbiç harekâtları hakkında ki değerlendirmeleriniz Önceki konuşmalarımda şunu vurgulamıştım. Biz ABD’ye rağmen Afrin’i alırsak ABD’nin bakanları değişir, ABD’ne rağmen Münbiç’i alırsak ABD hükümeti değişir.  ABD, Afrin mağlubiyetinden hemen sonra bölgede bir şekilde elinin kolunun bağlı olduğunu görmüş oldu. İçimizdeki ABD kafalılarında yoğun baskısı ile Münbiçte masaya oturdu ve bizi oyalamaya başladı. Ancak kandırdıklarını düşündükleri milli devlet aklı kandilde operasyona başladı ve geçtiği bölgelerde, petrol kuyularının da hemen dibinde üsler kurmaya başladı. Tarihi bakış açısı Türkiye savunma hattını son hamlesiyle Misak ı Milliye taşıdı. Yani Osmanlı çökerken Türk/Milli Devlet Aklının yüz yıllık kurtuluş reçetesi olan Misak ı milliye. Abdülhamit han, cennet mekan milli bir insandı ve Türk devleti aklının gereğini yapmaya çalıştı. Bölgenin yani Misak ı Milli ahdinin ilanının birçok yönü vardır ama en önemlileri sosyolojik bir de ekonomik sonuçlardır. Misak ı Milli enerjidir, petroldür ve İslam âleminde barıştır. Misak ı Milli'de içerideki Siyonist hainlere rağmen Abdülhamit Han petrolü kullanabilseydi, Musul ve Kerkük’teki petrolü değerlendirebilseydi Osmanlı bana göre kesinlikle çökmezdi. İşte o zaman da Osmanlıyı engelleyen, kuyuların kenarından geriye döndürenler içerideki bürokratik mandacılardı. Abdülhamit Han ne olursa olsun enerjiye ulaşmak istedi ve İngiltere bunu gördü içerdeki Siyonistler ve mandacı bürokratlarla işbirliği yapması neticesi Abdülhamit Han tahttan indirildi. Böylece maalesef kendi mülkümüzdeki enerjiye ulaşamadık. Türkiye şerden, hayır çıkardı.  Bölgede Konvansiyonel olarak hiçbir gücün engel olamayacağını gördü. Biraz önce bahsettiğim gibi Abdülhamit Han, petrole ve enerjiye ulaştığı an engellendi. Aynı şekilde daha sonraki birçok lider gibi bence Atatürk’te enerjiye ve petrole ulaşma hayaliyle vefat etmiştir. Türkiye’de milli bir ruh var ve toplum hafızasını silemiyorsunuz.15 Temmuz milli bir uyanıştır.15 Temmuzda İslamcı görünen Atlantikçi Cunta hareketidir. Şimdi ekonomik kalkışmaya geliyoruz. Bakın Türkiye’de kaos çıkarmak zorundalar çünkü bizi yenebilmek için buna mecburlar ama biz onların bize biçtiği fırtınayı yaşarız belki ama onlara tufanı da gösteririz. Biz ölmez miyiz biz ölürüz ama onlarda yok olur. Ekonomik kalkışmanın temelinde ne gibi faktörler yatmaktadır? Bugünkü ekonomik kalkışmayı başlatmalarının ana hedefi Türkiye’nin kandildeki ilerleyişinin ve güvenliği sağlama yönündeki bölgedeki terörle mücadelenin önüne geçmektir. Hem ekonomiktir hem sosyolojiktir hemde güvenlik açısından bir stratejiktir. Bu süreç gezi olaylarından beri süre gelen,15 Temmuzla devam eden bir saldırının devamıdır. Biz sabır ve ağrı eşiği çok yüksek bir milletiz.  Bu ülkenin yüzde 80’ i vatan millet denilince siyasi parti ayrımı yapmadan her türlü zorluğa göğüs geren bir millettir. 15 Temmuz’da F16’ ya çekiç fırlatan millettir.  Tek çözemedikleri zaten yüzyıllardır bu milli ruhtur. Ancak artık cesaretimiz yanında içimizdeki sakladığımız Türk/Milli Devlet Aklımızı tespit etmeye ve kullanmaya başladık. Düşmanlarımızı asıl korkutanda budur aslında. 2.bölüm Ekonomik kalkışmayı nasıl önleyebiliriz? Ekonomik kalkışma, doların reel değeri olan çıpa dedikleri şey doların olması gereken değeridir. Zaten, doların olması gereken reel değeri odur. Biz üretim ekonomisini de engelleyerek ithalat ekonomisini, rant ekonomisini teşvik edecek şekilde, doları değerinin altında tutarak aynı zamanda akıllara zarar bunun için faiz bedeli ödüyoruz. Doların normal değerini(ki bana göre bu 4,5-5.0’dir) bulmasından itibaren bizim üretim ekonomisini sanayimizi,  ihracatımızı geliştirecek milli ve yerli üretimi teşvik edecektir. Hatta bunu zorunlu kılacak şekilde doların reel değerine yakın durması aşağı inmemesi gerekir. Bana göre bu öngörülerime göre dolar, 6 ay içerisinde reel değerine oturtulmuş olacak ve toplumun psikolojisi düzelecektir. Bu alınacak basit önlemler ve milletimizin göstereceği sabırla alakalıdır. Büyümekte olan şirketler/devletler finans ihtiyacı hissederler. İşletmeci başarılıdır ticareti de doğrudur ancak büyümek ister... Bunları tefeciler keşfeder ve potansiyelini kullanır. Hırsını kontrol edemeyenler dengesiz büyürler bunları tefeciler, hırslarını kontrol edebilenler tefecileri kullanırlar. Tefeci şirkete büyümek isteyen tefeciye ucuz ve bol miktarda kredi teklif eder. Ancak karşılıksız/ipoteksiz verdiği kredi nedeniyle kendi muhasebecisini sizin muhasebecilerinizin başına geçirmek ister. İşletmeci her istediğinde para bulur tefecinin muhasebecisi amacı sizi daima kendisine muhtaç kılmaktır. Ama bir gün bina bitme aşamasına geldiğinde sizin onu kullandığınızı anladığında para kalmadı der tefecinin muhasebecisi ve işletmeciyi daha yüksek faizle paranın yine tefeciye ait olduğu başka bir tefeciye daha yüksek bir faiz almak üzere yönlendirir. Biz bu süre içerisinde maalesef, tefecilerin muhasebecilerine uyduk ve onların dediklerini yaptık ya da tefecinin muhasebecilerine inanıyor gözüktük. Bu arada istediğimiz kadar büyümedik, ticaret yapmadık, gelişemedik ne yazık ki tefecileri besledik. Ancak patron uyandı ya da zaten uyumuyordu da inşaatı belirli bir seviyeye getirmek istiyordu tefecinin muhasebecilerinin dediğini yapmadı. Faiz almamaya karar verdi. Ekonomik kalkışmanın sebebi Türkiye’nin radikal olarak faiz ödemekten vazgeçmesi, üretim ekonomisi ile cari açığı kapatmak, enerjiyi yönetmek, üretmek ve haklarını kullanmak istediğini anlamalarıdır. Bu nedenle saldırıyorlar ve işlerini 2018 de en geç 1 yıl içinde bitirmek istiyorlar. Bu şer hayra dönecek, milletimiz sabredecektir.  Ancak kontrolümüzün dışına çıktığında mevcut durum  istenmeyen bir hal aldığında Türk Milleti olarak derhal Misak ı Milli’deki enerjiyi güven altına almalıyız.!!!Kıbrıs’ta bu anlamda onlar içinde bizim içinde stratejik öneme sahiptir.Em hassas noktalardan biridir.!!! FETÖCÜLERİN, MASONLARIN TAHVIL VE HAZINE BONOLARI UZERLERINDEN YAPMAYA CALISTIKLARI SPEKULASYONLARI ANLATMAYA CALISTIM DEVLET BUNU DUYDU VEYA DUYMADI DOLAR 3.5’LARDA GEZDIGI SURECTE ARTIŞI DURDU VE BEN BUGUN BUNUNLA ILGILI COK DOGRU BIR POLITIKA IZLENDIGINI DUSUNUYORUM. BEN O GUNDEN BERI, DOLAR CARI ACIKTAKI GERCEK DEGERINE NOMINAL DEGERINE GELSIN DIYE SÖYLÜYORUM. MILLETIMIZIN SABRI BUNU KALDIRACAKTIR. BIRAKINIZ YAPSINLAR, BIRAKINIZ GEÇSİNLER. İDDİA EDİYORUM ORTA VADEDE DAHİ DEĞİL YAKIN VADEDE KAYBEDEN ONLAR OLACAKTIR. Biz milli iradenin temsilcisi olarak Tayyip Erdoğan'a sahip çıkmak zorundayız 3.Bölüm Kısaca bugün ülkemizdeki Sağcı, Solcu, Alevi, Sünni, milli unsurlar ekonomik saldırının aslında bir savaş ilanı olduğunun farkında. İnsanların ortak çatıda bir Kuvay-I Milliye ruhu sergilediğini görüyoruz. Ancak her şey 1 yıl içerisinde olacak ve inşallah biz ekonomik, siyasi kalkışma ve ondan sonraki fiili kalkışmayı yendiğimizde gelecek yüzyıl evlatlarımızın olacak. Size, Atatürk'ün bir anısı aktarıp sözlerime son vermek isterim. İngiliz komutanı Atatürk'e Türkleri aşağılamak için bir yemekte şu sözleri söyler: Biz İngilizler şeref ve onurumuz için sizler Türklerse para ve toprak için savaşırsınız der. Atatürk, bunun üzerine tebessüm eder ve 'Evet, haklısınız her millet kendinde eksik olan şey için savaşır' der. Biz hakkımız olan toprak ve para için savaşmayı bıraktığımız gün şerefsizlerle, tefecilerle masaya oturmak zorunda kaldık. Onlarda bize muhasebecilerini gönderdiler. Biz nihayetinde Türk devlet aklına ve milli devlet aklına uyacağız. Onlar bizi işgal planı yaparken biz Misak-ı Milli'de barışı sağlayacağız.     (SERKAN DEMİRTAŞ )  

Editör: TE Bilisim