ESRA ÖZAKÇA’NIN DA SAĞLIK SORUNLARI BAŞLADI
Semih Özakça’nın eşi Esra Özakça’nın, açlık grevinden itibaren 7 kilo kaybettiğini belirten Koyuncu, ‘’Semih Özakça ve Nuriye Gülmen’in tutuklanmalarından itibaren Esra Özkan Özakça da açlık grevine başlamıştır. Talebi; Semih ve Nuriye’nin tutukluluk halinin sonlandırılmasıdır. Bugün, Esra Özkan Özakça açlık grevinin 71. gününde. Bizler Ankara Tabip Odası olarak kendisine açlık grevi süresince oluşabilecek sağlık sorunlarını anlatıp belirli aralıklarla muayenesini gerçekleştirdik. Kendisi yalnızca su, şeker, tuz ve B1 vitamini almaktadır. Esra Özakça, açlık grevinin başında 56 kilo iken bugün 49 kiloya gerilemiştir. Açlık grevinin ikinci haftasında muhtemelen Yüksel Caddesi’nde kullanılan kimyasal gazlara bağlı gelişen alerjik reaksiyona bağlı cildinde döküntüler, sindirim sistemine ait sorunlar görülmüştür. Kas protein yıkımına bağlı özellikle bacak kaslarında güçsüzlük bulunmaktadır. Açlık grevinin başından beri olan ishal şikayeti nedeniyle sodyum ve potasyum değerlerinin bazal değerlerin altında olduğu görülmüştür’’ dedi.
YETKİLİLERİ DUYARLI OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ
Esra Özakça’nın da kritik günler içine girdiğini söyleyen Koyuncu, ‘’Esra Özkan Özakça’nın açlık grevi artık kritik günler içerisindedir. Biz sağlık emekçileri olarak bu genç eğitimcilerin yaşamları konusunda tüm toplum gibi kaygılanmaktayız. Tüm adalet arama yollarının kapatıldığı şu günlerde insanların hak arayışlarının açlık grevleri ile birer çığlığa dönüştüğünü görüyoruz. Bizler sağlık emekçileri olarak bu çığlık karşısında çaresizce beklemek yerine; en temel talepler karşısında duvar olanlara inat yaşam hakkının kutsallığını savunarak Semih’i, Nuriye’yi, Esra’yı yaşatmak istiyoruz. Yetkililerin bir konuyu anlamaları gerekmektedir; Açlık grevini bitirecek olan asıl şey eylemcilerin iradesini kırmak değildir. Açlık grevindekilerin taleplerini dinlemeleri; toplum vicdanına kulak vermeleri onları bu yanlıştan döndürecektir. Bizler bir kez daha Esra, Semih ve Nuriye’nin açlık grevi karşısında yetkilileri duyarlı olmaya çağırıyoruz’’ ifadelerini kullandı.
TIPTA ZORLAMANIN HİÇBİR YERİ YOKTUR
Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, tıpta zor yoktur diyerek, ‘’Bu açlık grevi, yani 42.günden sonrası kritik aşamaya gelinen bir süreç. Bugünkü açıklarımızdan bir tanesi sevgili Semih’in eşi Esra’nın 71.günü açlık grevinde. Bir tanesi de geçen hafta sonu kendi istekleri dışında, Semih ve Nuriye bulundukları yerlerden alınarak, cezaevi içindeki bir hastaneye kaldırılıp, başka bir yere götürüldüler. Tıpta zorun yeri yok. Tıpta kural olarak, bu geçerlidir. Her yerde söylediğimiz gibi, bir güven ortamında, ancak bu güven duyuyorsanız, muayene gerçekleşebilir. Onay vermiyorsanız, hiçbir işlem tıbbi pratik söz konusu olamaz. Tıpta kural olarak bunun hiçbir yeri yoktur. Bütün süreç, başından sonuna kadar, yer değiştirmeler de dahil olmak üzere bunu hatırlatmak istiyoruz. Mesele çok açık ortada. Düşünün bir insan, sorgusuz sualsiz, hukuksuz, bir şekilde işinden atılıyor. Bugün itibariyle bu insanların 266.günü, seslerini duyurmaya çalıştıkları. Ses duyurmaya çalışıyorlar, 8 aydan fazladır. Sadece işimi geri istiyorum diyorlar. İşte tekrar tekrar dillendiriyoruz, bütün çevreleriyle beraber sivil ölüme mahkum edilme girişimine bulunuluyor, bu insanlar da en azından seslerini duyurmak için en azından kendi algıları başka bir yolları kalmadıkları için, açlık grevine başlıyorlar. Kendi bedenlerine zarar vereceklerini bildikleri halde böyle bir eylem içindeler. Aslında sivil ölümdür bu. Amaçları yaşamak. Dolaysıyla sorun tıbbi bir sorun değil. Sorunun çözümü çok basit, umuyoruz en kısa zamanda sonuçlanır’’ ifadelerini kullandı.
(Zeynep Namlı)
Muhabir: TE Bilisim