Haber:Kadir GÜRHAN

Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası (Şeker-İş) 22. Olağan Genel Kurulunda konuşan Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, 20 ya da 30 yıllık geçici işçinin olmayacağını ülkeyi yönetenlerin kendilerine bu konuda söz verdiklerini söyledi. Bu konuda hala sonuç alamadıklarını söyleyen Atalay, “Sonuç almaya çalışıyoruz. Bizim görevlerimizden biri de sorunları çözmek. Bunları ülke gündemine taşıyarak çözüme kavuşturulmasını sağlamaktır. Pandemi sürecinde sendikalara ihtiyaç olduğunu daha iyi anladık, kamuoyu da bunu iyi anladı. Ama 15 milyon civarında örgütsüz işçi var. Bunlar bu hastalık sürecinde hiçbir şekilde hakkını hukukunu alamadı. İşten atıldı, işsiz kaldı. Bunlar kayıtsız çalışan işçilerdir, sanayide, lokantada, tekstilde çalışanlardır” dedi.

Şekerde özelleştirme kararlarının yeni olmadığını hatırlatan Atalay, “Bunlar gündeme geldiğimde büyük mücadeleler verildi. Özelleştirme geldi iyi mi oldu? Önümüzdeki süreçte hep birlikte göreceğiz. Silaha ihtiyacımız olduğu kadar gıdaya ihtiyacımızın olduğu bir dönemdeyiz. Pandemi döneminde bu daha çok iyi anlaşılmış durumda. Deniz de bizim, ormanda bizim. Hangi partiye oy verirseniz verin milli meselelerde yan yana birlikte olmak zorundayız” diye konuştu.

Açılış konuşması yapan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök ise, geçici işçilerin kadroya alınmasının TÜRKŞEKER’in sağlıklı işleyişi ve geleceği için olmazsa olmazlarından olduğuna dikkat çekti. Gök, “Son dönemde ise yaşanan gelişmeyle kamu şeker fabrikalarının özelleştirme kapsam ve programından çıkarılarak Türkiye Varlık Fonuna aktarıldığını biliyorsunuz. Önümüzdeki süreçte şeker sanayimize yönelik “hızla” yapısal iyileşme kararları alınmadan, hammadde garanti altına alınmadan, denetim etkin hale getirilmeden, paydaş işbirliği geliştirilmeden, TÜRKŞEKER’in sürdürülebilirliği mümkün olamayacaktır. Yatırım programlarının yeniden tesis edilmesi, yerinde istihdam politikaları uygulanması, milli bir hafızayla strateji planı yapılması, sektör geleceğimizi şekillendirecek ana meselelerdir” şeklinde konuştu.

“TEMSİL ETTİĞİMİZ İNSANLAR EKONOMİK DURUMLARI İYİ OLMAYAN AİLELERDİR”

‘Bu hastalık bu kadar yoğunken çarklar dönüyorsa bunun nedeni işçilerdir’ diyen Atalay, “Sağlık çalışanlarıdır. Onlara teşekkür ediyoruz. Aşı yapmayanlara uyarılarda bulunmalıyız onları teşvik etmeliyiz. Aşı olmadan olmaz. Kaybettiklerimiz eşimiz, dostumuz ve akrabalarımızdır. Yapmamız gerekenleri yapalım.  İşçiyiz biz. Bu ülkede 17 milyon civarında çalışan var aileleri ile birlikte 40 milyon çalışanız. Biz Türkiye’nin en büyük Sendikası ve sivil toplum örgütüyüz. Bizim temsil ettiğimiz insanlar ekonomik durumları sıkıntılı olan ailelerdir. Bizim eğitim ile ilgili gayretlerimiz devam ediyor ve edecek. İşçi çocuklarının savcı, hakim, doktor olması bizi çok sevindiriyor. Sınırlarımızda ve Afganistan’da yaşananlar içimizi acıtıyor. Türkiye’nin dört bir yanında yaşanan olaylar devam ediyor. On gün önce yangın ve sel bölgesindeydik. İnsanımızın nerede bize ihtiyacı varsa sendika olarak oradayız, orada olmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

“İŞ KAZALARININ TAMAMINA YAKINI ÖRGÜTSÜZ YERLERDE GERÇEKLEŞİYOR”

Günde 50’ye yakın işçinin yaralandığına vurgu yapan Atalay, çoğu işçinin bu şekilde sakat kaldığını belirtti. Atalay, “İş kazalarının tamamına yakını örgütsüz olan yerlerde gerçekleşiyor. Örgütlü olan işyerlerinde ellerinden gelen bütün kurallara uyulduğu için bu tarz kazalarla karşılaşılmıyor. Soma canlı örneğidir. Daha fazla kazanma bu kazayı getirdi. Devletin bunu sorması gerekir, bizim de ne kadar sorduğumuz orası da tartışılır. Tarım işçileri hala üstü açık kamyon üzerinde ulaşımını sağlıyor. Sendikamız elinden geleni yapıyor bu yeterli oluyor mu? Hayır. Tarım işçileri ile ilgili kazaları, ölümleri duymaya devam ediyoruz. Çalışma hayatındaki sorunlarımız devam ediyor” dedi.

“PANDEMİ BİZE, SENDİKANIN GEREKLİ OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA GÖSTERDİ”

Pandemi döneminde sendikalara ihtiyacın olduğunu daha iyi anladıklarını belirten konuşmasına şu şekilde devam etti: “Kamuoyu da bunu iyi anladı. Ama 15 milyon civarında örgütsüz işçi var. Bunlar bu hastalık sürecinde hiçbir şekilde hakkını hukukunu alamadı. İşten atıldı, işsiz kaldı. Bunlar kayıtsız çalışan işçilerdir, sanayide, lokantada, tekstilde çalışanlardır. Bu örgütsüz çalışma için hiçbir siyasi parti de çalışma yürütmüyor. Bu tablo için iyi düşünmek gerekir. Gazetelerde ve tv lerde yüzde ellileri bulsak bu çalışma sorunlarının hepsini çözmüş oluruz. Biz Gazeteciler ve televizyoncular olarak örgütlenmek zorundayız. Örgütlenirsek sorunlarımızı rahatlıkla çözüme kavuşturmuş olacağız. Kıdem yoksa sendikacılık yapmanın ve orada oturmanın bir anlamı yok. Sendikalar olmasaydı, Türk iş olmasaydı, sizler olmasaydınız şu an kıdem mıdem yoktu. Bunun altında siz işçilerin emeği var. Ocak ayında 1 milyon 200 bin civarında üyemiz olur. Rahat bırakırlarsa daha çok üyeye ulaşırız. Tek istediğimiz işçi nereyi istiyorsa ve nerede mutlu ise oraya gitsin. Bunu savunduğumuz anda 25 bin işçi Türk iş bünyesine girdi. Bu sayı da daha da artar.”

“SİLAHA İHTİYACIMIZ OLDUĞU KADAR GIDAYA DA İHTİYACIMIZ VAR”

Atalay: “Şekerde özelleştirme kararları yeni değil, bunlar gündeme geldiğimde büyük mücadeleler verildi. Özelleştirme geldi iyi mi oldu? Önümüzdeki süreçte hep birlikte göreceğiz. Silaha ihtiyacımız olduğu kadar gıdaya ihtiyacımızın olduğu bir dönemdeyiz. Pandemi döneminde bu daha çok anlaşılmış durumda. Eğitime, iş ahlakına sahip yöneticilere ihtiyacımız var. Bu şekilde bir ahlaka sahip kişilerin sayıları az olsa da var.  20 ya da 30 yıl geçici işçi olmaz. Ülkeyi yönetenlerin bu mesele ile ilgili bize sözü var. Bu konuda mücadele ediyoruz sonuç aldık mı? Hayır. Sonuç almaya çalışıyoruz. Bizim görevlerimizden biri de sorunları çözmek. Bunları ülke gündemine taşıyarak çözüme kavuşturulmasını sağlamak bizim görevimiz. Deniz de bizim, ormanda bizim. Hangi partiye oy verirseniz verin milli meselelerde yan yana birlikte olmak zorundayız. Gücüm yettiği kadar meselelere çözüm bulmaya çalışıyorum”

GÖK: PANDEMİ MEVCUT GIDA VE TARIM SİSTEMİNİ DÖNÜŞTÜRMEK İÇİN BÜYÜK BİR FIRSAT İKLİMİ YARATTI

Açılış konuşmasını yapan Şeker-İş Başkanı İsa Gök şunları söyledi: “Önemli olan milli sorunlarımıza aklın, bilimin ışığında cevap aramayı bilmek, yerli çözümler üretebilmektir. Kişiler ya da siyasi görüşler değil, fikirler ve reçeteler üzerinden konuşabilmeyi öğrenmektir. Bakın pandemi mevcut gıda ve tarım sistemini dönüştürmek için büyük bir fırsat iklimi yarattı. Tüm dünyada ithal hammaddeye dayalı üretim modellerinin zafiyeti karşısında milli ve yerli üretimin ne denli önemli olduğu bu döneme damgasını vurdu. Ne var ki bu ibretlik durum Sendikamız mücadelesinin, feraseti ve haklılığını da bir kez daha ortaya koyması bakımından önemlidir. Çünkü tüm bu değerlendirmelerin en güzel örneği Şeker Sektörüdür”

“Diğer taraftan, üretim sistemimizde var olan büyük tecrübenin değerlendirilmemesi, sektör motivasyonunu ve işleyişini büsbütün baltalamaktadır. Şu bir gerçek ki kök salmış bir ağaç, köksüz yüzlerce ağaçtan daha güçlüdür. Şeker sanayinde kökten gelen, teknik bilgi ve deneyimini yeni yetişenlere aktaran çok değerli bir nesli vardır. Sanayimiz geçici işçilerinin kadroya alınması, TÜRKŞEKER’in sağlıklı işleyişi ve geleceği için olmazsa olmazlardandır.  Biliriz ki maziyi bilmeden atiye tutunmak, kökten güç almadan göğe ulaşmaya benzer. Önümüzdeki dönem bu şuurla, çalışma hayatımızın geliştirilmesi mücadelesini elden bırakmayacağız. Konfederasyonumuz öncülüğünde başta kıdem tazminatına yönelik gösterdiğimiz tavizsiz mücadelede olduğu gibi haklarımızın bir adım dahi geriye gitmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Güvencesiz istihdam, asgari ücret, kayıt dışılık, iş sağlığı ve güvenliği sorunlarına kadar her ama her konuda haklı gür sesimizi sonuna kadar duyurmaya devam edeceğiz. Evimiz gibi, yediğimiz ekmek gibi kutsal gördüğümüz işyerlerimizi koruyacak, dişimizi tırnağımıza takarak çalışmaya devam edeceğiz.  Örgütlenme çalışmalarımıza hız verecek, daha büyük bir Aile olarak el ele yürüyeceğiz”