Ankaralılar için 27 Aralık tarihinin önemi çok büyüktür. Anadolu bozkırının ortasında çorak, bakımsız, kerpiç damlı, daracık sokaklarıyla küçücük bir şehir. Dünyayla tek bağlantısı demiryolu. Heyet-i Temsiliye ve Mustafa Kemal Ankara'ya geldiğinde şehrin nüfusu 20 bin civarında ve tarım ve tiftik keçisi basta olmak üzere hayvancılıkla uğraşmakta. Dikmen sırtlarında heyeti karşılayan seymen alayının olması yalnızca tören değil milli mücadeleye önderlik edenlere de bağlılık gösterisi aynı zamanda. Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara'ya geleceği haberi kulaktan kulağa yayılırken sabahtan itibaren davul-zurnalarla millete çağrılar yapıldı. Ezan ve salat okunuyordu camilerde. Ve köylerden çok sayıda atlı ve kağnı arabalarıyla binlerce Ankaralı gelmiş, 'geliyor' diyerek tellallar bağırmış, muhteşem bir atlı alayı Ulucanlar’dan Hacıbayram Camii’nin önünde toplanarak dini tören yapılmış, seymen alayını Ankara’da bulunan dervişler takip etmekte. Bu zevatın arkasında tüm esnaf ve artlarından da okul öğrencileri yürüyor. Bu manzarayı bir düşünün! Mustafa Kemal, Ankaralılar’ın milli mücadeledeki tutumunu şu sözlerle anlatır: "İstiklal Mücadelesi tarihinde Ankara adı, en aziz bir mevkii muhafaza edecektir. Üç yıl önce Sivas’tan Ankara’ya ayak bastığım zaman bir emsalini geçen gün göstermiş olduğunuz samimi tezahürat ile beni kollarınız arasına aldınız. O zaman gösterdiğiniz bu vatani cesaret sayesinde yabancı müdahalesiyle İstanbul’da kapatılmış olan Meclis-i Mebusan’ı millete layık bir istiklal ile Ankara’da açmak mümkün oldu. Binaenaleyh Ankara, hemşehrilerimizin vatanın bağımsızlığı mücadelesinde ayrı bir hisse-i şerefi vardır." Bu şerefi sonsuza kadar koruyacağız.(İHA)