Herbaryum sorumlusu Öğr. Gör. S. Tuğrul Körüklü
“ÇED RAPORLARI SAĞLIKLI DEĞİL”
Özellikle endemik yani özel bitki türlerinin yok olmasında ve yok olmaya yüz tutmasında ÇED raporlarından HES’lere kadar birçok konunun etkisinin olduğuna vurgu yapan Vural, “Esasında o raporlara göre olumsuz etkiden ziyaden olumlu etkileri konuşuyor olmamız lazım. ÇED raporları gerçeği yansıtmadığı için sonuç böyle oluyor. Bazı endemikler tek noktada bulunan endemik bitkiler. Fakat ÇED raporlarına bakıldığı zaman endemik bitkinin o bölgede bulunmadığını ve tehlike altında bulunan bir bitkinin olmadığı yazıyor. Halbuki biraz araştırıldığında o bölgede 8-10 tane endemik bitki olduğu tespit ediliyor, üstelik tehlike sınıfında olduğu da fark ediliyor. Yani anlaşılıyor ki tutulan rapor sağlıklı değil. İşin kötüsü bu kişilere ceza verilemiyor. Ama bu raporu yazan kişilerin belirlenip kara listeye alınmaları gerekiyor. Bir daha rapor yazmalarına izin verilmemesi gerekiyor. Ama böyle bir uygulama da yok” dedi.
“Esas konu alanların bilinçsizce kullanılıyor olması” diyen Prof. Dr. Vural, “Meral bilinçsizce sürülüyor, tarlalar bilinçsizce ekiliyor. Bilinçsiz otlatmada ise alan tamamen kaybedilebiliyor. Ama tarla sürme işi bilinçli olursa oradaki tahribat telafi edilebiliyor. Aksi takdirde o canlıların bir daha orada büyümesi mümkün değil. Bir yer tarla olarak kullanılacaksa ya da orası yerleşime açılacaksa planlama iyi yapılmalı, işini iyi yapan ekip tarafından bunun kararı verilmelidir” dedi.
‘’ANK HERBARYUMUNDA 200.000’NİN ÜZERİNDE BİTKİ ÖRNEĞİ MEVCUTTUR’’
ANK Herbaryumu hakkında bilgi aldığımız Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Herbaryumu’nun sorumlusu Öğr. Gör. S. Tuğrul Körüklü ise şunlara değindi:
‘’ANK Herbaryumunun kurucusu Hikmet Birand’a ait bitki örnekleri, yerli bilim adamlarımızın topladıkları bitki koleksiyonlarının başında gelir. Önemli koleksiyonlar: P.Sintenis, Bornmüeller, Noë ve Manissadjian’a ait örneklerdir. Kuruluşundan itibaren ilk çalışanları olan Alman bilim adamlarından, K.Krause, F.Markgraf, G.Gassner, W.Kotte’ye ait örnekler ile W.Gleisberg, Balls ve Gourlay’a ait bir koleksiyon da bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu ordusunda doktorluk yapan H.Dingler ile Bağdat Demiryolunda mühendis olarak çalışan W.Siehe’ye ait bitki örnekleri de ANK herbaryumunda bulunmaktadır. Türkiye Florasının Editörü P.H.Davis ve birlikte Anadolu’dan bitki toplayan I.Hedge ve O.Polunin’e ait çok önemli bir koleksiyon ANK Herbaryumunda muhafaza edilmektedir.’’
“Türkiye Florası yaklaşık 9753 bitki türüne sahiptir ve bu türlerin 3035’i endemik yani sadece Türkiye sınırları içerisinde yetişen bitki türleridir. ANK Herbaryumunda çoğu Türkiye Florasına ait 200.000’nin üzerinde bitki örneği mevcuttur. Herbaryumların değerleri içerdikleri tip örnekleri ile de ölçülmektedir. ‘’
Prof. Dr. Mecit Vural ile Zigana Dağ Okulu kurucusu Savaş Aydın
‘’1844 TARİHİNE KADAR DAYANAN, ÖNEMLİ KOLEKSİYONLAR BULUNMAKTADIR’’
‘’1.000 civarında tip örneği ve Türkiye Bitkilerinin % 80’ninden fazla tür içeriği ile Türkiye’deki herbaryumların en büyüğüdür. ANK herbaryumunda en eskisi 1844 tarihine dayanan, önemli koleksiyonlar bulunmaktadır. Yine ANK Herbaryumunda Uluslararası kaydı olan Karayosunu koleksiyonu, Liken koleksiyonu ve Mantar koleksiyonu bulunmaktadır.’’
‘’BİTKİYİ UYGUN ŞARTLARDA SAKLAMAK ÇOK ÖNEMLİ’’
‘’Dünya’da 1500’lü yıllardan beri bitkiler muhafaza edilerek saklanıyor. Bu noktada bitkiyi uygun şartlarda saklamak çok önemli. Sıcaklığı iyi ayarlayıp nemi sabit tutmak gerekiyor. Çok tropikal olan bölgelerde herbaryum yapılmaz zaman içirişinde böceklenir ve küflenir. Kağıdı ve kumaşı yiyen güveler bunlara da zarar verir. Eskiden ağır zehirler kullanılırmış civa, metil alkol gibi onlara batırılmış ama bu zehirler insanlara da zarar vermeye başlamış. Günümüzde derin dondurucuda bekletiliyor bitki, tam kuruduktan sonra -30,-50 derecelerde dondurucu da üzerinde parazit ve yumurtası tamamen geçtiğinde koleksiyona giriyor. Kesinlikle bitki herhangi bir işlemden geçmeden ve bu şartlar sağlanmadan herbaryum yapmak mümkün değil.’’
‘’ANKARA’NIN HAVA KOŞULLARI HERBARYUMA UYGUN’’
‘’ Ankara, herbaryuma hava durumu bakımından uygun eminim ki aynı işlemleri Antalya’da yapsak çok sıkıntı çekeceğiz. Sıcaklığın 22-23 derece nemin de 40- 60 arasında sabitlendiği ortamlarda işimiz çok daha kolay oluyor. Hatta büyük herbaryumlar şu an yurt dışında eksi derecelerde bile muhafaza edebiliyorlar güve bulaşma riski oldukça fazla , güveye bulaşmış bitkiyi ve ortamı sonrasında temizlemek oldukça zor. Özellikle herbaryumda çalışan insanların buna iki üç kat daha dikkat etmesi gerekiyor. Bazı herbaryumlar böceklenme konusunda hala sıkıntı çekiyor. Böceklenme, ancak olduktan sonra fark edebileceğiniz bir şey. Yeni kurulan herbaryumların böyle bir sıkıntısı var. Yerine göre de değişebiliyor. Misal, herbaryum Karadeniz ve Akdeniz için zor çünkü devamlı ortamı klimatize etmeniz lazım. Müzelerde nasıl eşyalar, kıyafetler belli bir nem ve sıcaklıkta muhafaza ediliyorsa biz de bitkileri aynı bu hassasiyet ve titizlikle muhafaza ediyoruz. ‘’
‘’Günümüzde herhangi bir yerden bir bitki alış verişinde bulunduğumuzda derin dondurucu sistemiyle güvenliğini sağlamaya çalışıyoruz. Kendi sağlığımız için ekstra bir ilaç kullanmamaya çalışıyoruz eskiden de belirttiğim gibi böcekleri yok etmek için zehirli kimyasal ilaçlar kullanılırmış misal civayı kullandığınız zaman hava yoluyla da temas ettiği için insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebiliyordu bunun önüne geçmek adına derin dondurucu yöntemini kullanıp ekstra ilaç kullanmamaya bilhassa dikkat etmeye çalışıyoruz.’’
‘’KEBAN BARAJI- ERZİNCAN VE BÖLGE CİVARLARINDA YOK OLMUŞ BİTKİLERE RASTLANILDI’’
Körüklü :‘’Dünyada en eski örnek İ.Ö 550 civarında toplanmış. Misal, mısır piramidinin içinden çıkan bir bitki İngiltere’de hala saklanıyor. Düşünün 2500 yaşında olan bir bitki örneği var. Türkiye bazında konuşacak olursak ülkemizde yok olmuş bitki tespiti yapılmıştı. (Özellikle Keban Barajı- Erzincan ve bölge civarlarında.) ‘’
(Türkan ÇATAL YILDIZ – Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)
Muhabir: TE Bilisim