Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alırken, Amasya da bu tehlike haritasında önemli bir noktada konumlanıyor. Özellikle Kuzey Anadolu Fay Hattı’na olan yakınlığı nedeniyle Amasya, zaman zaman küçük ve orta ölçekli depremlerle sarsılıyor. Tarihi boyunca çeşitli depremlere tanıklık eden şehir, uzmanlar tarafından ikinci derece deprem bölgesi olarak sınıflandırılıyor.
Amasya, jeolojik yapısı ve coğrafi konumu itibarıyla Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun etkilediği illerden biridir. Bu fay hattı, Türkiye’nin en aktif ve en tehlikeli fay sistemlerinden biri olup, Batı'dan Doğu’ya kadar uzanan bir risk kuşağını ifade eder. Amasya ili, doğrudan bu fay hattı üzerinde olmasa da çok yakın bir konumda yer aldığından, büyük depremlerde etkilenme riski taşımaktadır.
Tarihsel verilere göre Amasya ve çevresinde çeşitli dönemlerde yıkıcı depremler meydana gelmiştir. Özellikle 1939 Erzincan depremi ve 1942 Niksar-Erbaa depremleri gibi büyük sarsıntılar, Amasya'da da hissedilmiş ve yapısal hasarlara neden olmuştur. Bu tarihsel sarsıntılar, bölgenin sismik aktivitesinin göz ardı edilmemesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Amasya'da meydana gelen önemli depremlerden bazıları şunlardır:
- 23 Kasım 1942 Niksar-Erbaa Depremi (7.0): Amasya ve çevresinde ciddi şekilde hissedildi, pek çok yapıda hasar meydana geldi.
- 20 Aralık 1942 Tosya Depremi (7.0): Yine bölgeyi etkileyen önemli bir depremdi.
- 1996 Amasya-Gümüşhacıköy Depremi (5.8): Merkez üssü Amasya olan ve halkta paniğe yol açan bir başka önemli depremdir.
Günümüzde AFAD ve Kandilli Rasathanesi'nin yayınladığı Türkiye Deprem Haritası’na göre Amasya, ikinci derece deprem bölgesi olarak tanımlanmaktadır. Bu durum, yapılaşma planlarında deprem yönetmeliklerine tam uyumun zorunlu olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak Amasya, doğrudan büyük bir fay hattı üzerinde yer almasa da, aktif faylara olan yakınlığı nedeniyle orta düzeyde bir deprem riski taşımaktadır. Tarihi sarsıntılar ve jeolojik yapı dikkate alındığında, bölgedeki deprem bilincinin artırılması ve yapı güvenliğinin önceliklendirilmesi büyük önem taşımaktadır.