İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. Sokağa çekmek isteyenlerin provokasyonları olacağını belirten Akşener, "İzin vermeyeceksiniz" dedi. Akşener, “Müteahhit onlarınsa atanamayan öğretmenler bizimdir. Bol maaşlı danışmanlar onlarınsa iş bulamayan gençlerimiz bizimdir. Tacizciler tecavüzcüler kadın katilleri onlarınsa Türkiye'nin boyun eğmeyen kadınları bizimdir. Paranın sefası onlarınsa milletimizin sefası bizimdir. Türkiye'nin iyi ve cesur insanları sorumluluğumuz büyük. Bu yolda tuzaklar olacak, düşmeyeceğiz. Provokasyonlar olacak, sakin olacağız. Sokağa çekmek isteyenler olacak, izin vermeyeceğiz, vermeyeceksiniz. Çünkü bu salonda 5 bin yıllık tarih aklı var” dedi. Akşener’in konuşmasından satır başları: DIŞ GÜÇ GELSE ANCAK BU KADAR YAPAR Mesela dış güçler, lobiler Türkiye'ye birini gönderseydi ve bu kişi bu ucube sistem sayesinde bir şekilde başa gelseydi sizce ne olurdu? Mesela Türkiye'yi zayıf düşürmek için ne gerekiyorsa onu yapardı değil mi? Mesela Türk Lirası'nın değeri düşsün diye ne gerekiyorsa yapardı değil mi? Mesela 'Burada ucuz iş gücü var' diye insanları davet ederdi değil mi? Mesela Türkiye'nin en güçlü olduğu alanları çökertmek için uğraşırdı değil mi? Bunlarla AK Parti iktidarı arasındaki benzerlikleri fark edenler bizim bu arkadaşlara her ayna tutuşumuzda yaptıkları üzere yine bağırmaya başlayacaklar. Sen Cumhurbaşkanına 'dış güç mü diyorsun' diyecekler. Ben diyorum ki bir dış güç gelse ancak bunları yapardı. Gerisi benim değil sayın Erdoğan'ın sorunu. Beceremediği halde makam mevki işgal etmek en büyük ihanettir. Buradan sesleniyorum. İstediğiniz kadar bağırın çağırın ekonomiye ettiğiniz ihanetin ispatı televizyon kanallarının sağ alt köşesinde duruyor. Sayın Erdoğan konuşuyor dolar yükseliyor, enflasyon artıyor, milletimiz fakirleşiyor. Yetkiyi aldınız görevi kötüye kullandınız. İnsanlarımız iş bulamazken siz sarayda sefa sürdünüz. Bunun bedelini ilk sandıkta ziyadesiyle ödeyeceksiniz. Bundan şüpheniz olmasın. GEL MİLLETİ YORMA Muhterem daha iki hafta önce Türkiye uçuyor, kaçıyor diyordun. Hatta ciltler dolusu ekonominin kitabını yazıyordun. Hayırdır sayın Erdoğan hesabın mı şaştı? Türkiye'nin ekonomisini işgal etmeye kalkanlar sen, beş müteahhitin ve liyakatsiz kadrolarından başkası değil. Sayın Erdoğan sen saçmaladıkça olan milletimize oluyor. Gel milletimizi daha fazla yorma, daha fazla tadımız kaçmadan getir sandığı gerisini biz ve milletimiz hallederiz. Sen yeter ki gölge etme biz başka ihsan istemiyoruz. Sayın Erdoğan ve partisinin beceriksizliği artık kabak tadı verdi. İlk yapılan yanlışa kaza, ikincisine kaza, üçüncüsüne tercih denir. Artık eminiz sayın Erdoğan milletimizi fakirleştirmeyi tercih ediyoruz. Bu ucube sistem kişisel tercihlerin, ülkenin ve çıkarlarının önüne geçmesine sebep oluyor. O yüzden bizim öncelikli isyanımız bu ucube sistemedir. ÖĞRETMENLERİ YARIN UNUTACAKLAR Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. İktidardakiler bugün öğretmenlerimizin ne kadar kıymetli olduğundan bahsedip bol miktarda hamaset yapacak. Peki öğretmenlerimizin yaşadıkları sorunları dile getirecekler mi? Öğretmenlerimizi bugün hatırlayacak, yarın da unutacaklar. Atanamadığı için intihar eden Halil öğretmenimizi, ay sonunu getiremediği için ek iş yapmak zorunda kalan daha nice öğretmenimizi unutacaklar. Ama biz unutmayacağız ve onlara da unutturmayacağız. Eğitim, bir insanın doğduğu yeri, kaderi olmaktan çıkartan bir fırsat ve kendi hayatı üzerindeki söz hakkıdır. Eğitim; bir milletin varlığını, koruyan, besleyen ve büyüten en önemli kaynağıdır. Eğitim; bir ülkenin, büyüme, çağdaşlaşma, ve muasır medeniyetler seviyesine, çıkma yolculuğunun anahtarıdır. Eğitim; dünyanın değişimindeki en stratejik güçtür. Kaliteli eğitimin çıktısı olan, nitelikli insan gücü, ülkelerin, kıyasıya bir rekabete girdiği günümüzde, milletlere stratejik üstünlük kazandıran, en önemli avantajdır. Hiçbir ülke, eğitimin yarattığı değerin üzerinde bir değer yaratamaz. İşte bu yüzden, Sokrat’ın da söylediği gibi; “Dünyada her şeye bir değer biçilebilir ama, bir öğretmenin eserine değer biçilemez” Aslında biz bunu, en yakınımızdan biliyoruz. Başöğretmenimizin, “Benim en büyük eserim” dediği, paha biçilmez Cumhuriyetimizden biliyoruz. Cumhuriyetimizin genç nesillere, genç nesillerin de, öğretmenlerimize emanet edilmesinden biliyoruz. Peki, hal böyleyken; Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerimizin mimarları olan, ana kucağından, baba ocağından sonraki, ilk durağımız olan öğretmenlerimiz için, bizler ne yapıyoruz? Koca bir hiç! İşte tam da o nedenle, Milletin Kürsüsü’nde bu hafta, atanamayan öğretmenlerimizi dinleyeceğiz. Bugün aramızda, atanamayan öğretmen bir kardeşimiz var. Ekrem Demir aramızda. Buyur Ekrem Öğretmenim, söz de, kürsü de senindir. TÜRKİYE HIZLA KALKINACAK Sözüm söz, İYİ Parti iktidarında heyecanla sınıfa gireceği günü bekleyen genç öğretmenlerimizi öğrencilerimizle buluşturacağız. Benimde sizden bir ricam var. Evlatlarımıza, Türkiye'nin aslında ne kadar zengin, güçlü, büyük potansiyele sahip bir ülke olduğunu öğreteceksiniz. Yoksulluğun ülkemizin kaderi olmadığını, hırsızlığın, arsızlığın, yolsuzluğun ne kadar kötü bir şey olduğunu öğreteceksiniz. Gelecek nesillere Atatürk'ü, yaptıklarını ve o büyük vizyonunu öğreteceksiniz. AK Parti artık ilk sandıkta atılması gereken büyük ve gereksiz bir yüktür. Bu milleti iktidarın beceriksizliğine daha fazla kurban etmeyeceğiz. İYİ Parti iktidarında Türkiye öyle hızlı kalkınacak ki kıskanacaklar Murat KARABULUT
Muhabir: TE Bilisim