AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, altılı masanın kamu vaatlerine ilişkin açıklama yaptı. Masanın Türkiye finans sistemini korumasız bırakmayı vaat ettiğini ifade eden Canikli, “Ziraat Bankası ve Halk Bankası 7’li masanın öngörüsüz politikaları ile küçültülerek, etkisiz hale gelir. 7’li masanın ekonomik programında Ziraat Bankası ve Halk Bankası’nın imalat sanayine, üretime, ihracata, hizmetler sektörüne kredi veremeyecekleri öngörülmektedir. Bu vaadi ile 7’li masa, yabancı sermayeli bankaların yani küresel sermayenin sözcülüğüne ve avukatlığına soyunmuş durumdadır. Ziraat Bankası, tarım dışındaki bir alana ve çiftçilerin dışındaki hiçbir gerçek ve tüzel kişiye kredi ve finansman imkânı sunamayacak, yatırım yapamayacaktır. Hâlbuki Ziraat Bankası, bugün itibariyle tarımın ve çiftçilerin tüm kredi taleplerini karşılamakta, artan kaynaklarını başta imalat sektörü olmak üzere diğer sektörlere kullandırmaktadır. Aynı şekilde, Halk Bankası’nın faaliyetlerinin sadece esnaf ve KOBİ’lerle sınırlandırılması, Halk Bankası’nın bir banka olarak gücünü kaybetmesi ve aktiflerini yarıdan daha fazla azaltması anlamına gelmektedir. 7’li masa, yabancı sermayeli bankaların avukatlığını yapmakta o kadar ileri gidiyor ki, kamu bankalarının özellikle reel sektöre sağladıkları düşük faizli yatırım kredilerinin, rekabet ortamını bozduğunu iddia etmektedir. 7 ‘li masa, Ziraat Bankası başta olmak üzere kamu bankalarının imalat sektörü yatırımlarına sağladıkları düşük faizli kredi sağlamasından çok büyük rahatsızlık duymaktadır. Bu nedenle kamu bankalarının etkisiz hale getirilmesini ve küçültülmesini hedeflemektedirler” ifadelerine yer verildi.

Kamu Bankaları ve 7’li Masa
7’li masanın mutabakat metnindeki ekonomik programında, Ziraat Bankası ve Halk Bankası’nın küçültülmesi, faaliyet alanının daraltılması ve etkisiz hale getirilmesi vaat edildiğini belirten Canikli; “7’li masa, mutabakat metninde kamu bankaları ile ilgili olarak Ziraat Bankası’nı çiftçinin, Halk Bankası’nı esnaf ve KOBİ’lerin bankası yapacaklarını’ açıklamaktadırlar. Açıkçası 7’li masanın hedefi, Ziraat Bankası’nın bankacılık faaliyetlerini sadece tarımla ve çiftçilerle sınırlandırmaktır. Bu durumda Ziraat Bankası, tarım dışındaki bir alana ve çiftçilerin dışındaki hiçbir gerçek ve tüzel kişiye kredi ve finansman imkanı sunamayacak, yatırım yapamayacaktır. Ocak-2023 sonu itibariyle Ziraat Bankası nakdi kredilerin yüzde 26.4’ünü tarım sektörüne, yüzde 73.6’sını tarım dışı sektörlere kullandırmıştır. Ziraat Bankası, tarımın ve çiftçilerin tüm kredi taleplerini karşılamakta, artan kaynaklarını başta imalat sektörü olmak üzere diğer sektörlere kullandırmaktadır. Benzer bir tablo Halk Bankası için de geçerlidir. Halk Bankası’nın nakdi kredilerinin yüzde 46’sı esnaf ve KOBİ’ler tarafından kullanılmakta, yüzde 54’ü ise diğer sektörlerin finansman ihtiyaçları için aktarılmaktadır. Eğer, ziraat Bankası’nın faaliyetleri tarımla ve çiftçilerle sınırlandırılırsa, Ziraat Bankası yüzde 75 oranında küçülecek, etkisizleşecek ve finansal aracı kurumlar arasındaki ağırlığını kaybedecektir. Aynı şekilde, Halk Bankası’nın faaliyetlerinin sadece esnaf ve KOBİ’lerle sınırlandırılması, Halk Bankası’nın bir banka olarak zayıflaması, gücünü kaybetmesi ve aktiflerini yarıdan daha fazla azaltması anlamına gelmektedir. Ziraat Bankası ve Halk Bankası, reel sektörün yatırım hedefli finansman/kredi ihtiyacını düşük faiz oranı ile karşılayan iki Devlet Bankası’dır. On binlerce yatırımın arkasında Ziraat ve Halk Bankası’nın sağladığı finansman kolaylığı bulunmaktadır. Özellikle yüksek enflasyon döneminde enflasyon oranının çok altında bir faiz oranı ile kullandırdıkları yatırım kredileri, üretimin ve istihdamın önünü açmış, yüksek enflasyon ortamına rağmen milli gelirde bir daralma yaşanmamış, resesyon tehlikesi ortaya çıkmamıştır” ifadelerini kullandı.

7’li masanın ekonomik programında Ziraat Bankası ve Halk Bankası’nın imalat sanayiine, üretime, ihracata, hizmetler sektörüne kredi veremeyecekleri öngörüldüğünü aktaran Canikli açıklamalarında şu ifadelere verdi:
“Diğer taraftan Ziraat Bankası ve Halk Bankası, küresel ölçekli ve dış kaynaklı finansal şoklara karşı para piyasalarında bir çöküş yaşanmasını engellemişlerdir. Özellikle döviz piyasasına yönelik manipülasyonların bertaraf edilmesinde Ziraat Bankası ve Halk Bankası hayati ve kritik fonksiyon ifa etmişlerdir. Döviz piyasasında meydana gelen aşırı oynaklık ve türbülans dönemlerinde yabancı sermayeli bankalar, genellikle, sermayelerini garanti altına almak amacıyla yurt dışına döviz transfer edebilmektedirler. Bu da döviz piyasasındaki dalgalanmaların boyutunu artırabilmekte ve döviz kurlarında ani yükselişlere neden olabilmektedir. Yani, yabancı sermayeli bankalar yangına körükle gidebilmektedirler. Bu gibi dönemlerde Ziraat Bankası ve Halk Bankası, piyasanın sakinleştirilebilmesi için güçlü kaynak ve finansal imkanlarını devreye sokarak piyasaların çöküşünü engelleyebilmektedirler. Ziraat Bankası ve Halk Bankası özellikle 2018 yılından bu yana finansal şoklar ve finansal saldırılara karşı döviz piyasasına döviz likiditesi sağlayarak etkin bir şekilde mücadele etmişlerdir. 7’li masanın Ziraat Bankası ve Halk Bankası’nın para piyasalarında etkili bir aktör olmaktan çıkartılmaya çalışılması sadece neo-liberal politikaların uygulamaya konulması çabasından ibaret değildir. Ziraat Bankası’nın zayıflatılması ve yüzde 75 oranda küçültülmesi halinde yabancı sermayeli bankalar para piyasasına hakim olacaklardır. Ziraat Bankası dışarıda bırakıldığında yabancı sermayeli bankaların ağırlığı % 50’nin üzerine çıkmaktadır. Bu durumda para piyasalarındaki kurallar tamamen yabancı sermayeli bankalar tarafından belirlenir hale gelmektedir. Bu ifadeler yabancı sermaye düşmanlığı ya da aleyhtarlığı olarak algılanmamalıdır. Hiçbir ülke, en stratejik sektörlerden birisi olan finans sisteminin yabancı finans kuruluşları tarafından domine edilmesine rıza göstermez. Hatta sadece stratejik sektörler değil, hiçbir sektörde ağırlığın % 50’den fazla oranda yabancı sermayenin kontrolüne geçmesine izin verilmez. Bu tespit ABD ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere tüm gelişmiş ülkeler için geçerlidir. Bunun nedeni çok basittir. Ekonomik dalgalanma ve şokların yaşandığı dönemlerde yabancı sermayeli bankaların menfaatleri ile bulundukları ülkenin menfaatleri çatıştığında, ki çoğu zaman bu çatışma ortaya çıkar, yabancı sermayeli bankalar kendi çıkarlarının gereğini yapmakta ve ekonomik krizi büyütecek kararlar almaktadırlar. Yerli özel bankaların sermaye güçleri ve operasyon kapasitelerinin ise, yabancı sermayeli bankaların güçlü sermaye yapısına ve küresel ölçekte desteklenen operasyon kapasitelerine karşı koyma imkanı bulunmamaktadır. Böyle bir tabloda ancak gücünü Devletten alan (Ziraat Bankası gibi) kamu bankaları Ülkenin çıkarlarını koruyan işlemleri gerçekleştirebilirler. Kısacası, yabancı bankaların kontrolündeki Türkiye Finans Sistemi, rüzgarın önündeki misl-i hazan gibi savrulur-gider.”

7’li masa, yabancı sermayeli bankaların yani küresel sermayenin sözcülüğüne ve avukatlığına soyunmuş durumda olduğunu söyleyen Canikli, “7’li masa, yabancı sermayeli bankaların avukatlığını yapmakta o kadar ileri gidiyor ki, kamu bankalarının özellikle reel sektöre sağladıkları düşük faizli yatırım kredilerinin, rekabet ortamını bozduğunu iddia ediyor. Bu konuda 7’li masa, mutabakat metninin Finans Sektörü Politikaları başlığı altında aynen şu ifadeyi kullanmaktadır: ‘Kamu bankalarının sektör içinde adil rekabeti bozmalarını engelleyeceğiz. Kamu bankaları sektör içinde adil rekabeti nasıl bozmaktadır? 7’li masaya göre kamu bankaları reel sektöre, üretim ve istihdama düşük faizli kredi sağlayarak rekabeti bozmaktadır.7’li masa, Ziraat Bankası başta olmak üzere kamu bankalarının imalat sektörü yatırımlarına sağladıkları düşük faizli kredi sağlamasından çok büyük rahatsızlık duymaktadır. Bu nedenle kamu bankalarının etkisiz hale getirilmesini ve küçültülmesini hedeflemektedirler. Bu vaadi ile 7’li masa, yabancı sermayeli bankaların yani küresel sermayenin sözcülüğüne ve avukatlığına soyunmuş durumdadır.
Özellikle son 2 yıldan bu yana, kamu bankalarının üretime sağladığı düşük faizli finansman kolaylığı sayesinde Türkiye ekonomisi, küresel şoklara rağmen güçlü büyüme performansını sürdürmüş ve çok büyük istihdam kapasitesi oluşturabilmiştir.

Kamu bankaları, küresel sermayenin, para piyasaları başta olmak üzere finansal sistem üzerinde kontrolü ele geçirerek ulusal hükümetleri oyun dışına itmeyi hedefleyen politikalarının önündeki yegane engeldir. Bu anlamda kamu bankaları Türkiye ekonomisi için adeta bir koruma kalkanı ve güvenlik mekanizması oluşturmaktadırlar. 7’li masa bu güvenlik mekanizmasını ortadan kaldırmayı ve Türkiye finans sistemini korumasız bırakmayı vaat etmektedir” açıklamasında bulundu.

İHA