Parkinson hastalığının, herhangi bir yaşlılık belirtisi gibi algılandığını ve hastaların doktora gitmediğini söyleyen uzmanlar, erken teşhis ve tedavinin önemini vurguladı. 11 Nisan Dünya Parkinson Günü nedeniyle hastalığı gündeme taşıyan Nöroloji Uzmanı Dr. Metin Güzelcik, "Şimdiden tüm Parkinson hastalarımızın Parkinson Günü’nü kutluyorum. Parkinson, beyindeki hücre kaybı ile oluşan bir hastalıktır. Beynin genelde dopamin denilen maddenin salgılandığı kısımda başlıyor. Halk arasında titreme denilen bir hastalık olarak biliniyor. Ancak titreme hastalık bulgusu olmak zorunda değildir. Hatta bazen titreme olmayan hastalarda olabiliyor. Eğer titreme olmuşsa bu titreme genelde tek taraflı şekilde kol ya da bacaktan başlayabiliyor. Hastayı asıl rahatsız eden şey titreme değildir. Asıl rahatsız eden şey hareket kısıtlamasıdır. Hasta özellikle ilk süreçte çok zorlanır. Hasta tıraş olamaz, gömleğini ilikleyemez, ileri evrede adım atmakta zorluk çekmeye başlar. Bunların yanında egzersiz fizik tedavi çok önemlidir. Özellikle son zamanlarda çıkan robotik yürüme cihazları Parkinson hastalığının yavaş ilerlemesini sağlamakta. Hastaya yeniden yürümeyi öğretmektedir" dedi.

“Sevinçlerim elimden alındı, duygularım değişti”
13 yıl önce Parkinson hastası olduğunu öğrenen ve aldığı tedaviler ile daha rahatladığını söyleyen Gülafer Ersoy (64), “12-13 yıl önce sağ ayağımda sürtme şikayetiyle hastaneye başvurdum. Burada çalışan bir bayan doktor beni görür görmez ‘sen Parkinson hastasısın’ dedi. Metin beyin odasına götürdü ve gereken muayeneler yapıldı. Parkinson teşhisi konuldu. Ben beynimde bir tümör olmamasına çok sevinmiştim ama sonra Parkinson benim hayatımı çok değiştirecek diye düşünmüştüm. Gerçekten öyle oldu. Hareketlerim yavaşladı ve hayata bakışım değişti. Sevinçlerim elimden alındı, duygularım değişti. Ama fiziksel şekilde zor hareket etmek benim için daha kötüydü. Birçok şeyden vazgeçmek zorunda kaldım. Zor bir hayat ve tamamen değişiyorsunuz. Algılarınız değişiyor, sevinçleriniz kayboluyor. Hareket kısıtlamaların oluyor. Bir de donmalar başladığı zaman bazen kendimi ölmüş, ruhum bedenden dışarı çıkmış ve beni seyrediyormuş gibi geliyor. Şu an daha rahatım. Bulunduğum ortamdan da kaynaklanıyor olabilir” diye konuştu.

“Robotik yürüme cihazıyla hastayı dışarıda yürüyormuş gibi ayarlıyoruz”
Robotik yürüyüş cihazı Fiziksel Tip ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Orhan Akdeniz, “Parkinson hastalarında bradikinezi dediğimiz hareketi planlama, başlatma, devam ettirme ve sonlandırma gibi problemler oluşuyor. Bu da hastalarda denge ve yürüme bozukluğu yapmaktadır. Hastalar kısa mesafede kısa adımlarla yürüyorlar ve dengelerini sağlayamıyorlar. Biz de bu hastalara nörolojik rehabilitasyon dediğimiz bir program uyguluyoruz. Nörolojik rehabilitasyonun 2 basamağı vardır. Birincisi manuel rehabilitasyon dediğimiz fizyoterapist ile yaptığımız tedavi yöntemidir. Diğeri de robotik rehabilitasyon dediğimiz yöntemdir. Manuel rehabilitasyonda fizyoterapist arkadaşlarımız hastaların kas güçlerindeki problemleri tespit edip onları düzeltmeye çalışıyorlar. Denge egzersizleri yaptırıyorlar. Robotik rehabilitasyonda da hastalarımızı yürüyüş robotunda, hastayı dış ortamdakine benzer şekilde adım genişliği ve sıklığını ayarlayarak yürütüyoruz. Bu manuel ve robotik rehabilitasyondaki hedefimiz beyinin nöroplastisite dediğimiz daha önce kaybettiği fonksiyonlar için yeniden organize olma yeteneği canlandırıyor. Buradaki uyguladığımız tedavilerin mantığı da hastaya hedefe yönelik yoğun içerikli sık tedavilerle egzersiz yaptırıyoruz. Robotik yürüyüşte yaptığımız tedavide ise hareketi planlama, başlatma, devam ettirme ve sonlandırma ile ilgili yoğun içerikli egzersizler yapıyoruz. Bu şekilde hastamız bu fonksiyonlarını yeniden geri kazanıyorlar. Parkinson hastalarında robotik rehabilitasyon, manuel rehabilitasyona göre bir seviye daha etkilidir. Çünkü daha yoğun, daha sık tekrarlı, daha hedefe yönelik egzersizler yapıyoruz. Sonrasında hastalarımız dışarıdaki hayatlarına daha konforlu devam edebiliyorlar” şeklinde konuştu.

İHA

Editör: Nisa K.