Bir çoğumuzun tuttuğu bir futbol takımı vardır. Ben bir Fenerbahçe taraftarıyım ama nerdeyse en az on yıldır takip etmem ara sıra bazı maç sonuçlarına bakarım o kadar. Spor programlarını bile izlemem. Bugün bir foto muhabiri olarak, geçtiğimiz pazartesi günü akşamı Ankara’da Ankaragücü ile ÇaykurRize Spor arasında oynanan maç sonunda anlık bir olayın fotoğraflanması ile ilgili neler düşündüğümü anlatmak istiyorum. Bu arada bir spor foto muhabiri kadar olmasa da ben de sanırım 15-20 kadar futbol müsabakası fotoğrafladım vakti zamanında.
Eğer bir maç fotoğrafı çekecekseniz maç saatinden en az 2 saat kadar önce statta yerinizi alırsınız. Yaz, kış, yağmur, kar, güneş, soğuk, fark etmez. Gider kale arkasındaki köşelerden birisinde yerinizi alır bilgisayarınızı kurar, fotoğraf makinelerinizi çıkarır, uygun lenslerinizi takarsınız. Tribünlerdeki taraftarları, ısınan futbolcuları, sahanın durumunu fotoğraflayarak başlarsınız çalışmaya. Spor foto muhabiri iseniz zaten futbolcuların durumları hakkında da detaylı bilgiye sahipsinizdir. Günün koşullarına göre bazı futbolculara daha fazla ağırlık verirsiniz. Arası iyi olanları, kötü olanları, rakip takımdaki futbolcularla olan ilişkilerini, her şeyi gözlemlemeye ve fotoğraflamaya çalışırsınız. Protokol tribünlerindekiler de ayrıca önemlidir. Oralarda kulüp başkanları, en yüksek mülki amirler, yöneticiler olur. Maçın başlamadan hemen öncede seremoniyi, tek tek futbolcuların portrelerini, teknik adamları, takımların toplu fotoğrafları gibi şeyleri çekersin.
Doksan dakikayı başlatan düdük ile motivasyonun en üst seviyeye çıkar. İlk birkaç dakika sonrasında çektiğin fotoğraflar arasından en beğendiklerini, bir taraftan seçer, işler, alt yazılarını yazar, ajansına ya da gazetene göndermeye çalışır ve diğer bir taraftan da yine maçı, protokol tribününü takip etmeye, yedek kulübesi ile teknik direktörleri takip ederken diğer taraftan soğuktan, güneşten etkilenmemeye, yağmur veya kardan kaçınmaya çalışırken yine fotoğraf çekmeye devam etmeye çalışırsın. Bunları düşünürken, yazarken bile yorulduğumu hissediyorum.
Stadına göre değişse de 25 bin, 50 bin, 100 bin insan etrafındadır. Sloganlar, uğultular, sevinenler, seçtiğin kale arkasına göre sana küfredenler, eğlenenler, keyif alanlar üzülenler, çok fazla şey, çok fazla değişken var, durum hiçbir an kontrolünüz atında olamaz, bir foto muhabiri olarak gevşemeniz, odağınızın bozulması, motivasyonunuzun bir an azalması bile düşünülemez. Soyunma odalarında, maça çıkmadan hemen önce, teknik adamlar futbolcuları nasıl motive edici konuşmalar yapıyorsa siz de her an kendinizi motive etmelisiniz. Bu kolay bir iş değil, maç içinde teknik nedenlerle ya da başka sebeplerle fotoğraf kaçırdığınız an dahi sizin moralinizin bozulmasına neden olabilir. O anı hemen saniyeler içinde geride bırakmak zorundasınız. Eğer bırakamazsanız o maç sizin için yani bir foto muhabiri için bir kabusa döner. Bir sürü eleştiri ile karşı karşıya kalır hatta bazı arkadaşlarınızın dalga geçmesiyle de uğraşmak zorunda kalırsınız. Maç sonunda çalan düdükle sizin işiniz bitmez. Futbolcuların sahadan soyunma odalarına gitmesi, maç sonundaki basın açıklamaları, takımların sahadan ayrılması gibi süreçleri de takip etmek durumundasınız. En son tüm çektiğiniz fotoğraflara son bir kez daha bakar geçmediklerinizi geçersiniz. Şimdi 2 saat maçtan önce geldiniz, yaklaşık 2 saat maç fotoğrafı çektiniz, yaklaşık 1 saat maç sonrası diyelim etti 5 saat. Bu yaklaşık 5 saat sonunda inanın pestiliniz çıkar.
Daha detaylıca yazmaya kalksak ciltlerle sığacak kadar yazı çıkar ortaya. Yazının başında belirttiğim gibi Ankaragücü ile ÇaykurRize Spor maçının sonunda yaşanan olayın fotoğraflanması konumuz. Dünya gündeminde de yankı bulun Ankaragücü kulübü başkanı Faruk Koca’nın maç sonunda karşılaşmanın hakemi Halil Umut Meler’e yumruk attığı an Anadolu Ajansı foto muhabiri Emin Sansar tarafından fotoğraflandı. Koca’nın yumruğu Meler’in suratında patladığı anı çekmişti Emin.
O an nasıl bir psikolojide olacağımı bilememekle birlikte. Olayın videosunu ilk izlediğim an içimden eyvah dedim. Ben orada olsam bu anı çekemeyebilirdim dedim. Çünkü son düdük çalmış, soyunma odalarına gitmeye başlayan futbolcuları fotoğraflamak için de yerimden ayrılmış yürüyor tribünlere de bakıyor olabilirdim. Yürürken bulunduğum yere göre hakem ile arama başka insanlar girmiş, bulunduğum açıdan hakemin önünü kapatmış olabilirlerdi. Belki o sırada fotoğraf makinemde lens değiştiriyor ve sahada olup biteni bir an göremeyebilirdim. Hakemden uzak bir nokta da olabilir, o noktayı çekecek uygun odak uzaklığına sahip bir lens makinemde takılı olmayabilirdi de. Ankaragücü kulübünün başkanı Faruk Koca’yı o yumruğu atmak için koşarken fark edemeyebilirdim. Bir foto muhabiri için gerçekten de kabus gibi bir an. Ama Anadolu Ajansı foto muhabiri Emin Sansar o anı net bir şekilde fotoğraflanmayı başarmış. Tebrik etmek gerekir.
Şu notu buraya bırakarak sonlandırayım bu yazıyı. Şiddetle hiçbir sorunumuzu çözemeyiz. Şiddet çözümün değil kaosun bir parçasıdır.