Yine Ridley Scott'ın, bilimkurgu türünde olan Alien ve Blade Runner’dan sonra, 1985’te oldukça farklı bir yöne eğilerek, izleyiciyi klasik masallardan ve doğanın derin gizeminden esinlenen bir peri masalına götürdüğü bir filmidir. Film, parlak peri toprakları görselliğiyle karanlık şeytanın mağaraları arasında geçen, çarpıcı ve sembollerle dolu iyiyle kötünün savaşının hikayesidir. Filmin oyuncu kadrosunda; Tom Cruise, Mia Sara, Tim Curry, Alice Playten, David Bennent, Cork Hubbert, Annabelle Lanyon ve Billy Barty gibi oyuncular rol almıştır. Filmin görüntü yönetmeni olan Alex Thomson, İngiliz Sinematograflar Derneğinden, en iyi görüntü yönetmenliği ödülünü kazanmıştır. Ayrıca film, o yıl Oscar'da en iyi makyaj ödülünün de sahibi olmuştur.
Filmin genel olarak konusu ise şöyledir: Dünyada dengeyi sağlayan tek boynuzlu atlar (unicorn), saf iyiliği ve doğanın düzenini temsil eder. Onların varlığı sayesinde dünya aydınlık içindedir. Ancak karanlığın efendisi olan Darkness, bu düzeni yıkmak, gecenin ve karanlığın sonsuza kadar hüküm sürmesini ister. Bunun için yapması gereken şey, tek boynuzlu atları öldürmek ve ışığı dünyadan sonsuza dek silmektir. Darkness’ın planı, genç ve meraklı bir prenses olan Lili'nin bu büyülü yaratıklarla buluşmak istemesini fırsat bilerek harekete geçer. Lili’nin, masumane de olsa yaptığı bir hata, unicornlardan birinin okla vurulup yaralanmasına yol açar ve denge bozulur. Darkness, Lili’yi kaçırır ve onu karanlığa çekmeye çalışır. Ancak tüm umutlar tükenmiş değildir. Ormanın saf çocuğu, doğayla uyum içinde yaşayan Jack, kaybolan dengeyi yeniden kurmak ve Darkness’ı alt etmek için yola çıkar. Bu yolculuğunda ona elfler, cüceler, periler gibi doğaüstü varlıklar eşlik ederler. Ama asıl savaş, Jack’in içindeki cesareti, inancı ve sevgiyi bulmasıyla mümkün olacaktır.
Filmdeki karakterlere gelecek olursak; Tom Cruise'un canlandırdığı Jack karakteri, filmin ana kahramanıdır. Ormanla ve doğayla iç içe büyümüş saf, cesur ve iyi kalpli bir gençtir. Lili’ye olan aşkı ve dünyayı kurtarma arzusu, onu bir kahramana dönüştürür. Mia Sara'nın canlandırdığı Prenses Lili karakteri de zarif, meraklı ve doğaya hayran genç bir prensestir. Tek boynuzlu atlar olan unicornlara olan ilgisi, bilmeden karanlığın gelişine yol açar. Ancak içindeki iyilik ve sevgi, Darkness’e bile meydan okuyacak güçtedir. Darkness, karanlığın ve kötülüğün sembolik olarak cisimleşmiş halidir. Devasa boynuzları, derin sesi ve ürkütücü görünüşüyle filmin görsel anlamda da en korkutucu karakteridir. Sonsuz geceyi getirmek ve masumiyeti yok etmek ister. Ancak onun içindeki boşluğu doldurmak için Lili gibi saf bir ruha da ihtiyaç duyar. Gump ise, bilge bir orman yaratığıdır. Bir çeşit elf ya da peri olarak da tanımlanabilir. Jack’in yolculuğunda ona rehberlik eder. Ayrıca Jack'in yanında cücelerden oluşan bir ekibi de vardır.
Bu film, klasik iyi ve kötü çatışmasını masalsı bir dille işleyen bir yapı üzerine kuruludur. Aydınlık ve karanlığın, iyiliğin ve masumiyetin ne kadar kolay zedelenebileceğini, ama sevgi ve inançla da tekrar inşa edilebileceğini ortaya koyar. Lili’nin hatasıyla başlayan olaylar zinciri, doğanın dengesiyle birlikte masumiyetin de nasıl tehlikeye girebileceğini gösterir. Jack’in doğayla olan bağı, insanın evrenle ve kendi özüyle olan bağlantısını sembolize etmektedir. Bütün bu anlatımlarda vurgulanmak istenen ana tema aslında, doğaya zarar verildiğinde ne kadar büyük felaketlerle karşılaşabileceğinin görsel bir dille anlatımı olmuştur. Ayrıca Jack’in tüm dünyayı kurtarma çabası, sadece kahramanlık değil, saf ve karşılıksız sevginin ne kadar güçlü bir şey olduğunu da göstermektedir.
Film için, teknik olarak da dönemin olanaklarına göre başarıyla tasarlanmıştır denilebilir. Yoğun sisler, ışık oyunları, dekorlar ve doğal mekanlar filme neredeyse rüya gibi bir hava katmıştır. Mekanlar, stüdyoda inşa edilmiş, doğal ışık efektleriyle büyülü bir atmosfer yaratılmıştır. Özellikle Darkness karakterinin makyajı ve kostümü, film tarihinin en etkileyici karakter tasarımlarından birisi olmuştur.
Filme getirilen eleştirilerden biri; herkesin seveceği türden bir film olmayışıdır. Anlatımı yavaş, diyalogları kimi zaman sadedir. Ancak alt metni ve atmosferiyle çok şey anlatması filmin olumlu bir yönüdür denilebilir. Çocuklar için fazla karanlık, yetişkinler içinse, fazla masalsı olabilir. Bu yüzden gişede büyük başarı yakalayamamış olsa da, zamanla kült bir film haline gelmiştir. Bugün, özellikle fantastik sinema sevenler için hâlâ özel bir yere sahiptir. Hem görsel olarak, hem de mitolojik ve evrensel temalarıyla sadece bir masaldan ibaret olmayıp, insanın karanlıkla olan içsel savaşının da sembolü haline gelmiştir. İyi seyirler...