Kış Geliyor

Abone Ol

Merhaba, Ankara soğuyor ve kış geliyor. "Winter is coming" 

Bugün kışla ilgili bir anımdan bahsedeceğim. İlkokulda her yarıyıl tatilinde Mersin’e annemin teyzelerinin yanına giderdik. Orada annemin kuzenleri vardı ve onlarla zaman geçirirdim. Ben bisiklet sürmesini, bilye oynamasını ve kâğıt oynamasını onlardan öğrendim.
Küçükken Mersin hep büyüleyici gelirdi bana. Uzun uzun palmiye ağaçları her yerde portakal, mandalina ve limon ağaçları vardı. Bu egzotik hava büyülerdi beni ve hiç ayrılmak istemezdim. Ama yarıyıl tatili bitince tilki misali kürkçü dükkânı Malatya’ya dönüyorduk. Mersin’e gidiş gibi eğlenceli olmuyordu Malatya’ya dönüş yolculuğu çünkü kış mevsimi olduğu için yaklaştıkça yağmurlar, karlar yağmaya başlıyordu. Rüya bitiyor gerçek hayat başlıyordu.

Bu dönüş yolculuklarından birinde ben 11 yaşındayken hayatım en uzun ve en zorlu gününü yaşadım. Kışın soğuk ve karlı bir gündü. Yolculuğumuz sırasında kar yağışı şiddetlenmiş, fırtına da başlamıştı. Yollar, beyaz bir örtüyle kaplanmış ve trafik yavaşlamıştı. Hava şartları giderek kötüleşti ve nihayetinde trafik tamamen durdu.
İlk başlarda yolun açılacağını düşünüp arabanın içerisinde zaman geçiriyorduk. Kız kardeşim ve ben dışarıdaki kar fırtınasını izliyorduk, izlemesi çok keyifliydi sanki Edward Scissorhands - Ice Dance sahnesi gibi kar taneleri düşüyordu. Zaman ilerliyordu ve üşümeye başlamıştık.

Aracımız, diğer araçlarla birlikte yolda sıkışıp kalmıştı. İçeride beklemek yerine bir şeyler yapmanın zamanı gelmişti sanırım. Tek araba kullanmayı bilen babam olduğu için annem, ben ve kardeşim arabadan indik ve arabayı itmeye çalıştık. Tekerler buzla karışık karın içine gömüldüğü için hareket etmiyordu. Babam diğer yolda kalan insanlardan yardım istedi, annem de arabanın bagajından paspasları çıkardı. Tekerleğin altına koyarak hareket etmesini sağladık ve o saplandığı yerden arabayı kurtardık ama hiçbir şey bitmemişti. İten adamlar gitti ve biz çekirdek aile kaldık. Babamda araçtan indi hem direksiyonu kontrol edip hem de arabayı itiyordu. Babam, annem ve ben yaklaşık 2 km arabayı ittik. Kardeşim tekerlek yine karın içine gömülmesin diye elinde paspasla tüm yol boyunca çalıştı.
Sonunda Hekimhan Belediyesi yolları açmaya karar vermişti sanırım. Yaklaşık 6 saatin sonunda Hekimhan’a ulaşabildik. Hemen Hulusi Amcalara gidip ısındığımızı hatırlıyorum. Şunu net bir şekilde söyleyebilirim, kömür sobasının verdiği ısıyı başka hiçbir şey vermiyor. Donmuş bedenlerimiz canlanmıştı resmen.

Soğuk rüzgârın yüzümüze vurduğu, ellerimin renk değiştirip acıdan yandığını hatırlıyorum. Bir yandan da kar çok güzel görünüyordu o hiç aklımdan çıkmıyor.
Bu anı, ailemiz arasında bir gülümseme ve gurur kaynağı oldu. Zorlukların üstesinden gelmek için bir aile olmanın ve birlikte çalışmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış olduk. 
Aradan yıllar geçti ve hala durum aynı. Herhangi bir konuda beraber karar almayı seviyoruz ve kötü bir şey olursa üstesinden hep beraber gelmeye çalışıyoruz.

Bugünlük bu kadar görüşmek üzere hoşçakalın.