Günümüz spor dünyasında saha performansı kadar, sosyal medyada varlık göstermek de sporcuların kariyerlerinin önemli bir parçası hâline geldi. Özellikle genç yaşta profesyonelliğe adım atan sporcular için bu durum, beraberinde önemli fırsatlar kadar ciddi riskler de getirmektedir.
Henüz 16-18 yaşlarında profesyonel forma giymeye başlayan birçok genç sporcu, sosyal medyada binlerce, hatta milyonlarca kişi tarafından takip edilmeye başlanıyor. Bu yoğun ilgi, genç sporculara popülerlik ve marka değeri kazandırırken, aynı zamanda ciddi bir baskı unsuru hâline de gelebiliyor.
Sosyal medyanın sunduğu olanaklar, doğru yönetildiğinde bir sporcunun kariyerini olumlu yönde etkileyebilir. Ancak ne yazık ki pek çok genç, bu mecralarda yeterli rehberlik ve bilinç olmadan hareket etmekte, bu da onları hem duygusal hem de mesleki açıdan savunmasız bırakmaktadır. Gelen yorumlar, eleştiriler ve zaman zaman hakarete varan tepkiler, özellikle gelişim çağındaki genç sporcular üzerinde yıpratıcı etkilere neden olabiliyor.
Kulüplerin, federasyonların ve ailelerin bu noktada sorumluluk üstlenmesi kaçınılmazdır. Genç sporculara, sosyal medyanın sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir sorumluluk alanı olduğu öğretilmelidir. Dijital okuryazarlık eğitimleri, medya ile ilişkiler konusunda farkındalık oluşturacak seminerler, bu bağlamda önem arz etmektedir.
Aynı zamanda toplumun da sporcuya yaklaşımı konusunda daha duyarlı olması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, her genç sporcu bir yandan büyük bir hayali gerçekleştirmenin peşindeyken, diğer yandan hayatın ve mesleğin zorluklarını öğrenmeye çalışmaktadır. Onlara bu süreçte destek olmak, hem bireysel başarılarını artırır hem de ülke sporunun geleceğini sağlam temellere oturtur.
Sosyal medya ile büyüyen bir kuşağın içinden gelen genç sporcuları, bu dijital dünyanın gerçeklerine hazırlamak hepimizin ortak görevidir. Eleştirilerde ölçülü, yorumlarda yapıcı olmak ve bu gençleri anlayışla desteklemek, sadece onları değil, sporu da büyütecektir.