Foto haberciliğin düşmanı: Postmodernizm

Abone Ol

Postmodernizim, 1980’li yılların başında modernizme karşı ortaya çıkmıştır. Postmodernizmi, özneyi nesneden, kişiyi toplumdan, sanat ürünlerini sanatsal olmayan ürünlerden ayırmak gerektiğini belirten modernizmin “karşı devrimi” olarak niteleyen akademisyenler de vardır.  

Postmodernizm, günümüz iletişim teknolojilerinin etkisiyle, büyük bir sıçrama yapan toplumsal yaşamı kapsayacak şekilde etkilemiş ve söylemlerin değişmesine neden olmuştur. Post modernizm bu değişimde en çok fotoğraftan yaralanmıştır. Yepyeni bir iletişim yöntemi ve birçok alanda uygulanabilirliği, amaçlanan faydaya ulaşmakta az çaba harcanan, ustalık gerektirmeyen “kolay” bir araç olarak görülmesi, hızlı hazmedilebilir ürün olması, direkt anlatım yapılabilir olması postmodernistlerin fotoğrafı tercih etmeleri nedenlerindendir.

Post modern fotoğrafta fotoğrafın neyi anlattığı değil nasıl kurgulandığı daha fazla önem kazanmıştır. Fotoğrafın “şahit olma, tanıklık işlevi ile değil, gerçekliğin yeniden üretilmesi ile ilgilenir. Algı oluşturma esastır. Başka bir söylemle de foto haberciliğin de karşısındadır. Hatta düşmanıdır. Postmodern fotoğraf gerçek ile kurgu arasındaki ince ve hassas sınırın aşılmasını sağlamış ve fotoğrafların yalan söyleyebileceği düşüncesini zihinlere yerleştirmiştir. Bu da haber fotoğrafı okuryazarları ile görsel haberciler arasında bir güven sorununa neden olmuştur.

Modern akım döneminde kimliğini koruyabilen fotoğraf postmodern döneminde asıl kimliğinden uzaklaşmış, hazırda bulunan görselleri kopyalayarak kendine mal etmiş ve varlığını devam ettirmiştir. Kaos yaratacak kadar fazla görsel olduğunu savunan postmodernizm, yeni görseller üretmek yerine var olanları kullanarak yenilerini oluşturmayı savunmaktadır. 

Fotoğraf resim sanatına tepki olarak keşfedilmese de zaman içerisinde kendi anlatım dilini bulmaya başladıkça, modernizmin gelişmesinde de etkili olmuştur. Modernizm, özneyi nesneden, kişiyi toplumdan, sanat ürünlerini sanatsal olmayan ürünlerden ayırırken, postmodernizm her türlü ayrıma ve sınıflandırmaya karşı çıkmakla beraber, duyguya, sezgiye, yaratıcılığa, fanteziye, sezgiye, hayal gücüne yer verir. Zıtlıkları kullanmayı sever. 

Postmodern fotoğraf, yüksek kültür ile popüler kültür ayrımını kabul etmez. Çalışma alanları içinde sanat eserlerinin yanı sıra haber fotoğrafları ve diğer fotoğraflara yeni ortamında popüler kültürü ve sanatı belirleyen yeni kriterlerin oluşmasında yönlendirici olmaktadır.

Post modernist fotoğrafın en önemli temsilcileri olarak Cindy Sherman, Sherrie Levine, Barbara Kruger, Yasumasa Morimura, Richard Prince isimleri sıralanabilir.

Fotoğraf bu süreçte yardımcı rol oynayan statüsünden çıkarak ana karakter haline gelmiştir.  Richter’e göre “Bir cinayetin resmi kimseyi ilgilendirmez, ama bir cinayet fotoğrafı herkesi cezbeder. Bunun bir biçimde resim sanatına dahil edilmesi gerek” diyerek fotoğrafın neden tercih edildiği hakkında önemli bir ipucu da vermiştir.  Çünkü fotoğrafın inandırıcılığından şüphe etmiyoruz.