UEFA Avrupa Ligi'nin 6. haftasında Fenerbahçe’nin Brann deplasmanına çıkacağı maç, yalnızca gruptaki sıralama açısından değil, takımın genel Avrupa performansı ve sezonun geri kalanına vereceği mesaj bakımından da kritik bir karşılaşma niteliği taşıyor. Sarı-lacivertliler, 5 maç sonunda topladıkları 8 puanla averajla 20. sırada yer alırken, rakip Brann aynı puanla bir basamak üstte konumlanıyor. Bu tablo, grubun alt sıralarında yer almanın ötesinde, Fenerbahçe’nin uzun yıllardır Avrupa arenasında devam eden inişli çıkışlı performansının da bir yansıması.
296. Avrupa maçına çıkmaya hazırlanan Fenerbahçe, bu sürecin biriktirdiği tecrübeye rağmen istikrarı bir türlü tam anlamıyla sağlayamadı. 116 galibiyet, 64 beraberlik ve 115 mağlubiyetle neredeyse dengeli bir tablo ortaya çıkıyor. Atılan 402 gol ile yenilen 417 gol arasındaki 15 fark ise, Fenerbahçe’nin Avrupa hikâyesinin yalnızca başarıdan ibaret olmadığını; aynı zamanda sık sık savunma zaaflarıyla, kırılganlıklarla ve istikrarsızlıkla anıldığını bir kez daha gösteriyor.
Avrupa Ligi özelinde bakıldığında da tablo benzer: 153 maçta 66 galibiyet, 40 beraberlik ve 47 mağlubiyet. Fenerbahçe, her ne kadar zaman zaman dikkat çekici zaferler elde etse de, Avrupa Ligi’nde hâlâ kendi standardını yukarı çeken bir takım görüntüsünden uzak.
Brann maçının öncesinde sarı-lacivertlilerin yaşadığı eksikler teknik ekibin işini zorlaştırıyor. Özellikle Ferencvaros maçında kırmızı kart gören Jhon Duran’ın cezalı olması, hücum hattında önemli bir alternatifi devre dışı bırakıyor. Nelson Semedo’nun sakatlığı ise savunmanın sağ tarafında bir belirsizlik yaratıyor. Avrupa maçlarının ritmi ve fiziksel mücadele düzeyi düşünüldüğünde, bu eksikler Fenerbahçe’yi maç içinde zorlayabilir.
Öte yandan gol yükünü büyük oranda çeken Kerem Aktürkoğlu’nun formu takım için moral verici. Avrupa Ligi’nde atılan 5 golün 3’üne imza atan Kerem, yalnızca skor katkısıyla değil, oyun içindeki dinamizmiyle de kritik bir rol üstlenmiş durumda.
Fenerbahçe’nin Norveç’te son kez sahneye çıkışının üzerinden 10 yıl geçti. O dönem Molde ile oynanan maçlardan biri kaybedilmiş, biri ise kazanılmıştı. Norveç futbolunun fiziksel güce dayalı yapısı, açık oyun karakteri ve yüksek tempo arayışı göz önüne alındığında Brann karşılaşmasının da benzer bir ritimde geçmesi muhtemel.
Bu açıdan bakıldığında, oyunun kontrolünü elinde tutabilen bir Fenerbahçe görüntüsü maçın kaderini belirleyecek. Aksi durumda Norveç temsilcilerinin ev sahibinin avantajıyla oyunun temposunu yukarı çekmesi mümkün.
Fenerbahçe’nin yarın oynayacağı mücadele, grup sıralaması kadar, takımın Avrupa’daki sezon hikâyesinin geleceğini de belirleyebilir. Oyun kimliğini güçlendirmek isteyen bir Fenerbahçe için Brann maçı, yalnızca 3 puan hedefi değil; aynı zamanda hem teknik ekibin hem oyuncu grubunun hem de camianın geleceğe dair özgüvenini şekillendirecek bir sınav olacak.
Maçın sonunda oluşacak tablo, sarı-lacivertlilerin Avrupa’da bu sezon için ne kadar ileriye gidebileceğini de belirleme potansiyeline sahip.