Kim kimdir?

Cüneyt Akalın kimdir? Neden öldü?

Siyaset bilimi alanında önemli çalışmalara imza atan Prof. Dr. Cüneyt Akalın, 3 Ağustos 2025 tarihinde İstanbul’da yaşamını yitirdi. Akademik ve entelektüel çevrelerde büyük üzüntü yaratan bu kayıp, Türkiye’nin bilimsel mirasında derin bir boşluk bıraktı.

Abone Ol

Türkiye’nin yetiştirdiği en üretken sosyal bilimcilerden biri olan Prof. Dr. Cüneyt Akalın, 79 yaşında hayata veda etti. Akademik kariyeri boyunca disiplinlerarası çalışmalarıyla hem ulusal hem de uluslararası düzeyde saygınlık kazanan Akalın, aynı zamanda gazetecilik ve çevirmenlik alanlarında da önemli katkılar sundu.

1945’te İstanbul’da dünyaya gelen Akalın, Türkiye’nin yetiştirdiği önemli akademisyen ve gazetecilerden biriydi. Eğitim hayatına Galatasaray Lisesi’nde başlayan Akalın, 1965’te bu köklü kurumdan mezun oldu. Ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenim gördü ve 1969’da mezuniyetinin ardından akademik yolculuğuna adım attı. Doktorasını İstanbul Üniversitesi’nde tamamladı; ilerleyen yıllarda Galatasaray Üniversitesi, Marmara Üniversitesi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde görev yaptı. 2006 yılında doçentlik unvanını aldı.

Gazetecilik alanında da üretken bir isim olan Akalın; Hürriyet, Cumhuriyet ve Aydınlık gazetelerinde muhabirlik ve editörlük yaptı. Ulusalcı çevrelerdeki etkinliği ve Talat Paşa Komitesi üyeliğiyle bilinen Akalın, akademik çalışmalarını da bu çizgiyle bütünleştirdi. Uluslararası ilişkiler, Türk dış politikası ve siyasal tarih üzerine pek çok makale ve kitaba imza attı; İngilizce ve Fransızcadan çeviriler yaptı. “Bolivar’dan Chavez’e Latin Amerika”, “Soğuk Savaş, ABD ve Türkiye” ve “Atatürk-Mac Arthur Görüşmesinin İçyüzü” adlı eserleri, onun entelektüel mirasının en bilinen örnekleri arasında yer aldı.

Akalın’ın ölüm nedeni kamuoyuna açıklanmasa da doğal nedenlerle yaşamını yitirdiği bildirildi. Teori Dergisi, yaptığı açıklamada onun “emperyalizme ve siyonizme başkaldıran büyük insanlığın devrim birikimine ömrünü adadığını” belirterek anısını yaşatmayı vurguladı. Akademik çevreler ise, onun kaybını “bilim dünyası için büyük bir boşluk” sözleriyle değerlendirdi.