Başkentte Aşkın Sessizliği

Abone Ol

Bir şehrin sokakları, yalnızca taş ve asfaltla örülmez; adımlarla, bakışlarla, suskunluklarla da örülür. Ankara’nın gri tonları arasında, aşkın en sessiz hali dolaşır: göz göze gelmeden geçen çiftler, aynı otobüste yan yana oturup birbirini tanımayanlar, bir kafede karşılıklı susanlar…

Aşk, bu şehirde yüksek sesle konuşmaz. Belki de başkent olmanın ciddiyeti, duygulara da sirayet eder. Ama bu sessizlik, bir eksiklik değil; derinliktir. Çünkü Ankara’da aşk, bir bakışta değil, bir alışkanlıkta büyür. Her sabah aynı durakta bekleyen kişinin varlığıyla, aynı sokaktan geçerken içten gelen bir tanışıklık hissiyle…

Bir gün, Kocatepe’nin gölgesinde yürürken, bir çiftin sessizce el ele tutuştuğunu gördüm. Ne konuşuyorlardı, ne gülüyorlardı. Ama elleri, şehrin tüm gürültüsüne karşı bir direniş gibiydi. O an anladım: Ankara’da aşk, gösterişsizdir ama köklüdür. Tıpkı bu şehrin hafızası gibi.

Belki de aşkı en çok bu şehirde öğreniyoruz: sabretmeyi, beklemeyi, anlamayı. Çünkü burada aşk, bir çiçek gibi değil; bir çınar gibi büyür. Yavaş, sessiz ama sağlam.