Başarı için inanmak yeterli mi?

Abone Ol

Başarı hikayeleri, her zaman ilgi çeker. Bu hikayelerin neredeyse hepsinde, öngörüsüne inanan bir karakter vardır. Aldığı cesur kararlarla bizi etkiler; inandığı şey uğruna her şeyini hiç tereddüt etmeden ortaya koyar ve sonunda başarı kaçınılmaz olur.

İşte böyle bir film: “Tetris (2023)”
Film, bir zamanlar dünyanın en popüler video oyunu Tetris’in lisans anlaşmasının yasal değişimlerini konu alıyor. Ağırlıklı olarak da 1985 yılında Tetris'i icat eden bilgisayar mühendisi Alexey Pajitnov ile oyunu kitlelere ulaştıran girişimci Henk Rogers arasında geçen hikayeyi... 

Alexey, 16 Nisan 1955 Moskova doğumlu kendi halinde bir bilgisayar mühendisi. Sovyetlerin soğuk ve katı sisteminde, belli ki varlığını hissedebilmek adına geliştirdiği Tetris’in böylesi kitlesel bir arza dönüşeceğini tahmin etmemiş. Tetris’in kısa sürede iş arkadaşlarının ilgisini çekmesi ve Henk Rogers’ın çabası; yaşadığı cam tavan sendromuna bir kafa atma cesareti veriyor...

Henk Rogers ise Tetris oyununun sahip olacağı repütasyonu öngören angaje bir girişimci. Tetris’in haklarını bir Sovyet şirketi olan ELORG’a bırakmak niyetinde değil. Bu uğurda ailesinin tüm birikimini hiç düşünmeden riske atıyor. 
Film, aralara serpiştirilen animasyonlarıyla, araba kovalama sahneleriyle ve kötülerin kaybedip iyilerin kazandığı masalsı senaryosuyla sıkıcı bir dokümantasyon filmi olmaktan çok uzak. Ayrıca Sovyetlerin soğuk ve karanlık sistem örgüsünü ve muhafazakar politikalarını tarihi gerçekler üzerinden yansıtması; iyi-kötü, sadakat-ihanet, itaat-başkaldırı gibi insani değerleri insanın psikolojik doğasıyla temellendirmesi filmin hem tarihsel hem psikolojik yönünü güçlendirmiş. 
Bize de keyifle izlemek düşüyor…

Bu arada filmde bulunmayan bir bilgiyi de paylaşmış olayım. Bir zamanlar dünyanın en popüler oyunu olarak nam salan Tetris’in ilk versiyonu; dört karenin bir araya gelmesiyle oluşan farklı şekillerin yukarıdan aşağı düşerken düzgün şekilde yerleştirilme çabası olarak ifade edilebilir. Buradan hareketle “Tetris” ismi; “dört” anlamına gelen “tetra” ile “tenis” kelimelerinin birleşiminden türetilmiş. Oyunun bağımlılık yapma nedeni klinik psikolog Vladimir Pokhilko tarafından şöyle açıklanmış: Oyunu oynarken beyin, şekilleri her yerine oturttuğunda küçük de olsa bir tatmin duygusu yaşıyor ve bu tatmin duygusu oyun süresince tekrarlanıyor. Aşağı düşen bloklar doğru yerleştirilmediğinde oluşan boşluklar ise beyni sürekli meşgul ediyor ve beyin bu boşlukları defaten tamamlamaya çalışıyor. Tamamlanan satırlar silindiği için beyin bundan hem haz alıyor hem de oyun sonsuz bir döngüye giriyor. 
Bize de keyifle oynamak düşüyor…
Keyifli haftalar…